PEARL : Kayıp Hayallerden Dikilen Çürümüş Bedenler

X (2022) öncülüğünde yeni bir gerilim serisi başlatan Ti West, Pearl (2022) filminden hareketle kırmızı rengin tonlarına odaklanmış plan çekimleriyle korkunun nostaljik olarak hissedildiği halini yeniden tasarlamış. Hayaller uğruna belirsizliği ifşa etmeye yemin etmiş karakterleri X filmi serisi boyunca ayakta tutan West, prodüksiyon açısından bünyesine aldığı hemen her objeyi de bu düzlemde beslemiş. Filmin başlangıcından itibaren kurgusunun biçimi ile izleyiciyi büyülemeye hazır olan Pearl, biçimsel yanının özerkliği ile sadece içerik ve karakter odaklı bir film olmaktan çıkmış. Aynı zamanda estetik potansiyelini de aurasında korumaya devam etmiş. Bu şekilde Pearl’de, filmin ana karakteri olan Pearl’ün (Mia Goth) saplantı haline getirdiği her objenin, arzunun doğrudan nesneye dönüşmüş halini yakalamak mümkün kılınmış. Film boyunca dekor çerçevesinde kullanılan tüm eşyaların tekdüzeliği, baskı altına alınmış tedirginlik duygusunu beslerken potansiyel olarak sapkın olanın hayallerine kendini serbest bırakmış.

Mia Goth

Masum Olanın Öznel Olmayan Şiddeti

Jeepers Creepers serisinden fırlamış mısır tarlası geçişleri, Texas Chainsaw serisinin esintilerini taşıyan mekân ve kıyafet tasarımları tam olarak uzun zamandır beklenilen gerilimin tadını afiyetle hazır hale getiriyor. Maniac (1963), In Fabric (2018) ve The Stylist (2020) gibi filmlerde nesnenin, sahibi olan özneyi ele geçirmesi gibi unsurlar Pearl’de yüzeysel olarak da olsa öne çıkan ayrıntılardan. Özellikle elbise kullanımının biçimsel olarak karakter üzerinde belli bir üst karakter yaratması ve onun bilinçaltında beslediği diğer benliği uyandırması ile nesne kullanımı film boyunca işlevsel bir tuş olarak karşımıza çıkıyor.

Tandi Wright

Pearl’ün (Mia Goth) ayna olarak kullandığı diğer insanların gözleri, sapkınlığı her zaman ikiye katlayan bir eylem bütünü yaratırken bu anlamda yalnızca onun tarafından kullanılan nesnelerin salt birer nesne olmadığını görüyoruz. Bu da Pearl’ü her zaman kendisi olmaya çağıran ve onu bu varoluşsal uçurumun kenarına sürükleyen bir itki oluyor. Filmin senaryo koltuğuna Mia Goth ile oturan Ti West, bu anlamda filmin ana karakterini, kendisini hiçbir zaman bir başkası olarak sunmaya zorlamıyor. Öte yandan etrafını çevreleyen her ne varsa onun kendisi olabilmesi için yardımcı araçlar olarak karşısına çıkıyor. Bir yandan duygu Pearl üzerinden nesnelleşirken, diğer yandan kurtlanmış domuz, ekmek ve kırmızı elbise gibi unsurlar tamamen nesnel değil. Böylece Pearl, kendine yeni bir beden kazandıran karakter olarak üzerine sinen havayı filmin sonuna kadar en derin hallerde sergiliyor.

O halde Bu Fazlalığın, Bu Artının Doğası Nedir?

Korkunun doğasına ilişkin X filminde bir giriş hazırlayan Ti West, Pearl ile karakterleri ait olmadıkları ilişkiler evrenine davet ediyor. Bireyin kimliğini tamamen sorgulamaya dayanan ritmi ile film yer yer Black Swan (2010), American Horror Story: Freak Show (2014) ve The Novice (2021) yapımlarını akla getiriyor. Kaderi tamamen beklentilerin ve ulaşılamaz arzuların kanatlarında olan bireyin, kabuğundan çıkma uğraşları, kontrolünü en rahat haliyle kaybetmiş olan Pearl’ün bedeninde buluyor. Obsesif olunan hayalin, temelde sinema makinisti (David Corenswet) ve Mitzy (Emma Jenkins-Purro) karakterleri aracılığıyla tetiklenmesi ve kendi içinde istismar edilmesi tutkunun nihayetinde beslenilen değil daha çok sömürülen yanına işaret ediyor. Bu durumun dışavurumu ise Pearl’ün eve getirdiği nesneler üzerinden tasvir ediliyor. İlk etapta makinistin verdiği bir pelikül parçası, daha sonra korkuluktan ödünç alınan şapka, annenin kıyafetleri gibi basit, arzu temelli noktaları hedef gösteren bağlantılar, her zaman asıl olunanın dışına çıkma istencinin bastırarak patlatılmasını konu alıyor.

Mia Goth

Savunmasız Atmosferin Bağımsız Tadı

Gücünü biçimciliğinden alan Pearl, korku-gerilim yapımları aracılığıyla hepimizin tanınırlığını bildiğimiz bir estetiği yapısına yediriyor. Bu dışavurumu ile bizi özlenen nostaljik türün yansımalarıyla karşı karşıya getirirken diğer yandan aldığı referansları da asla gizlemiyor oluşuyla seyir keyfini rahatlatıyor. Örnek aldığı ve inci gibi işlediği Psycho (1960) ile The Shining (1980) filmlerine benzer gerilim alt tabanı, klasik Amerikan korku türüne yazlık bir hava katıyor. Pearl karakterinin içsel dağınıklığı beden içinde bir kulübe yaratırken filmdeki hikâyenin geçtiği mekânın terk edilmiş havasındaki göl kenarı kulübe yapıları ise filmin atmosferine kara mizah perdesini çekiyor. Alışılmadık duygusal oyunların kurbanı olan her bir karakter derin bir dramın parçacıkları halinde etrafa saçılıyor. Buna film boyunca adının sürekli geçtiği ancak kendisini faal olarak çok kısa görebildiğimiz Howard (Alistair Sewell) karakteri de dahil. Hem obje hem de karakter açısından kullanılan bu keskin geçişler filme tüm bilinir temalar arasında güçlü bir öznellik yüklüyor. Hayalin asla gerçekleştirilemeyecek olması durumu hemen her bireyin bilinçaltında kaygı olarak kendini gösterdiği noktada Pearl’ün bu denli herkesin ortak yanını yansıtan bir gerilim kompozisyonu çizmesi izleyiciye anlamsal olarak dokunan önemli noktalardan.

Ego’nun Bağımsız Envanteri

Çekimleri Covid dönemine rastlayan filmin kompozisyon kurgusunda İspanyol gribi nedeniyle benzer izolasyon karşılaşmalarını görebiliyoruz. Bu da Ti West’in dönemler arası kullanmış olduğu rastlantısal kimlik bunalımına bir örnek. Bu şekilde Pearl’ün içsel karmaşasının problematiğine yaklaşmış oluyoruz. Aynı zamanda dönemsel eleştiri kategorisinde de yer alan bu sosyal durum, evrensel bir mücadelenin de altını çiziyor. Ruth’un (Tandi Wright) zaman zaman Almanca konuşması ise Ti West’in mekânsal sıkıştırma eylemine zihinsel bir sıkıştırma alanı daha eklemesi olarak açıklanabilir. En az The Wizard of Oz (1939) filmindeki Dorothy Gale (Judy Garland) gibi çizilmiş olan Pearl karakteri, bu anlamda filmde melodram etkisi de yaratıyor.

Mia Goth

Technicolor stiliyle West, arayışında olunan Amerikan rüyası arzusunu doğrudan yansıtarak doyuran bir atmosfer yaratmış. Soyut bir paranoyanın etkisi altında kalan Pearl’ün üzerine ise somut bir kıyafet atarak referans aldığı nostaljik etkiyi yer yer kırabilmiş. Bir şeyin hayalini kurmak bir başka hayalin hüsrana dönüşmesinde büyük rol oynarken Ti West, insanlığın en bilinen yarasıyla oynayıp ona şekil vermiş. Mia Goth’un film boyunca sahip çıkmış olduğu karakter, trajik bir hüsranın kölesi olarak en kusursuz haliyle sergilenmiş. Trajik bir bilincin akışı Goth’un ellerinde hüzünlü bir arya olarak karşımıza çıkıyor. Bugünlerde X serisine MaXXXine adlı filmi ile devam eden Ti West’in kamerasının odağında yine Mia Goth yer alıyor. Tematik olarak zengin bir alt tabanı olan bu seri, kült olma yoluna çoktan girmiş görünüyor ve kozmosunu da sağlam temellere inşa ediyor.

Burcu Meltem Tohum

PEARL : Kayıp Hayallerden Dikilen Çürümüş Bedenler” için bir yorum

  1. Cok iyi film. Harika bir gerilim korku. Oyunculuk ve Göruntüler, aksesuarlar vs. Gayet iyi.

Mustafa Arslan için bir cevap yazınCevabı iptal et