Levan Akin tarafından yazılan ve yönetilen And Then We Danced (Ve Sonra Dans Ettik, 2019), ilk gösterimini 72. Cannes Film Festivali’nin Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünde gerçekleştirir. LGBTIQ+ sinema tarihine bakıldığında son dönemlerde hızlanan küreselleşme ile bu türdeki yapımların sıklığı artmıştır. Anaakım sinemanın gözde eşcinsel filmi olan Brokeback Mountain (2005) sayesinde LGBTIQ+ sineması daha da görünür hale gelmiştir. Call Me By Your Name gibi kendini kanon yapımlar içerisinde andıran bir Avrupa filminden sonra And Then We Danced bir Gürcü filmi olarak ulusunun düşünce yapısını derinden sarsarak eşcinsel sinemasının kanonları arasında yerini almaya çalışır. Bir tırtılın kozasında dans ederek metamorfozunu tamamlamasına benzer bir hikaye ile işlenen filmin odağı, Lezginka olarak bilinen Gürcü dansıdır. Film bu dans ile açılır.

Lezginka dansında kadınlar bir “bakire saflığında” şehvetten uzak, erkekler ise son derece eril ve sert olmalıdır ancak hikayenin ana karakteri olan Merab’a (Levan Gelbakhiani) dans hocası Aleko (Kakha Gogidze) bu dans için fazla yumuşak olduğunu söyler. Lezginka Gürcü ulusunun ruhunu temsil eder ve güçlü hareketler ile sahneye koyulmalıdır. Bu ulus ruhundan uzak olan Merab’ın dansı da ulus ruhçuları tarafından onay görmez hatta rahatsız edici bulunur. Çocukluğundan beri dans ettiği partneri Mary (Ana Javakishvili) ise söz konusu kişiler tarafından şehvetli olarak nitelendirilir ve bu dansı icra ederken daha temiz olması yönünde uyarılır. Gözlerinin yer yer aşağıda olması, yani karşı cinsle göz teması kurmaktan kaçınan bir bakirenin saflığında dans etmesi beklenir. Merab ve Mary modern toplumun içinde yetişen iki genç oldukları için bu düşünceler onlara göre aşırıya kaçar.

Yedek dansçı olarak gelen Irakli (Bachi Valishvili) ile Merab’ın hem dans hem de tinsel yaşamı tepetaklak olur. Aleko onlardan karşılıklı olarak iki erkeğin dans ettiği bir Gürcü dansını yapmalarını istediğinde ortada büyüyen sexual tension / cinsel gerilim zirvededir ve ulusun ruhunu yansıtması beklenen dans artık Irakli ile Merab’ın ruhunu yansıtan bir dans haline gelir.

Kendini ve Irakli’ye olan duygularını keşfedip berraklaştırmaya çalışırken Merab dansında ustalaşır ve dansını daha başka bir şeye dönüştürmeye başlar. Bu dönüşümü de tanıştığı yeni insanlar ve bulunduğu yeni bağlamlar sayesinde gerçekleştirir. Babası her ne kadar onun bir dansçı olarak geleceğinin olmadığı görüşünde olsa da Merab kendi geleceğini kendi yaratma ve yok etme özgürlüğünü son anına kadar kullanır.

Irakli’nin Batum’da bir sevgilisi olduğu halde Merab ile yakınlaşır. Merab bu yakınlığı ve ilişkiyi devam ettirme taraftarıyken, aralarında olan kısa süreli bir ayrılıktan sonra tekrar buluştuklarında Irakli’nin sevgilisi ile nişanlandığını öğrenir. Irakli aralarındaki ilişkinin bilinmesini istemez ve halkın beklediği şekilde davranarak halkın yazılı olmayan kanunlarına boyun eğerek Merab ile arasındaki ilişkiyi bitirir.

Daha öncesinde sevgisinin bir nişanesi olarak Irakli’den habersiz olarak aldığı küpesini ona geri verir ve çünkü artık ihtiyacı kalmamıştır. Bu küpe bir anlamda ilişkilerinin temsilidir ve Merab bundan istemeden de olsa sıyrılmıştır. Dans konusunda Merab’dan daha yetenekli ve üstün bir konumdayken konu duygular ve yaşama gelince Irakli, Merab kadar cesur değildir ve bu bağlamda Irakli, dansından da uzaklaşır. Yedek dansçı konumunda, Merab’ın rakibi durumundayken artık Merab’ın ne yakınlık kurduğu bir erkek ne de rakibidir. Her konum açısından Merab, Irakli’yi kaybetmiş ama kendini kazanmıştır.

Seçmelere yaralı olan bileği ile girdiğinde Lezginka dansını dönüştürdüğü daha başka bir şeyi jürilerin önünde sergiler. Performansı sırasında bileğinden akan kanıyla ruhu bir bakıma dışarı sızar ve dönüştürdüğü dansını icra etmeye başlar. Kendi kanını tanımış ve metamorfoz sürecini tamamlamıştır Merab. Eleştirildiği yumuşaklık ile dansını harmanlayan Merab başkalarının düşüncelerinden korkmamakta ve dansını kimliğinden bir parça olarak sunmaktadır. Kendi dansının sonunda üzerinden çıkardığı Gürcü dansında giyilen kostümü de halkın beklediği kılıfı çıkardığı anlamına gelir. Kozasından sıyrılan Merab kendi dansını kendi hayatında etmek için Gürcü dansını bırakır. Bir kelebeğin ömrüne karşı kanat çırpması kadar devrimci bir hareketle dönüştüğü şeyden memnundur.

And Then We Danced, konusu ve işlenişi dahilinde LGBTIQ+ sinemasına yeni bir soluk katar ve bu soluk başka solukların da nefesi haline gelecektir. Bir hikaye ister İtalya’da ister Gürcistan’da geçsin aşk her coğrafyada aşktır ve öyle de kalacaktır.
