DUNE: PART TWO – Anti-Feminist Bir Ürün Olarak Animasını Yiyen Mehdi

Frank Herbert’ın Dune (1965) romanının ikinci bölümü olan Dune: Part Two (2024) sinematografik olarak birinci bölüm başarısının üzerine çıksa da hikaye anlatıcılığı kısmında parçalı bir performans gösteriyor. Uyarlamanın hem yönetmeni hem de senaristleri arasında yer alan Denis Villeneuve seyircinin Dune evreni ve hikayesi hakkında arka plan bilgisine sahip olduğu fikri ile anlatımını gerçekleştirir. Sinema üslubuna … Okumaya devam et DUNE: PART TWO – Anti-Feminist Bir Ürün Olarak Animasını Yiyen Mehdi

ALL of US STRANGERS – Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar, yeryüzünde sizin kadar yalnızım

2023 yılının ses getiren yapımlarından olan All of Us Strangers Japon yazar Taichi Yamada’nın Strangers (1987) eserinin ikinci uyarlamasıdır. Eserin ilk uyarlaması Japon sinemasında yer alan The Discarnates (1988) filmidir. İlk uyarlamada heteroseksüel bir çiftin varlığı izlenirken, yönetmenliğini Andrew Haigh'in yaptığı ikinci uyarlama olan All of Us Strangers, queer bir çiftle hikayenin temeline de ekleme … Okumaya devam et ALL of US STRANGERS – Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar, yeryüzünde sizin kadar yalnızım

ANAYURT OTELİ: Yurdunun Anasının Rahmine Uzanan Zayıf Eril

Yusuf Atılgan’ın bireyi toplumsal tarih ile yarattığı kitaplarından biri olan Anayurt Oteli 1986’da Ömer Kavur tarafından senaryolaştırılır ve bir süre sonra filme çekilir. Türkiye sineması 80’lerde siyasal toplumcu sinemadan 12 Eylül Darbesi sonucunda ayrılırken, bireyin işlendiği edebiyat uyarlamaları ile kendini göstermeye başlar. Anayurt Oteli (1987) ise bu türün ilk ve en önemli yapımlarından birisidir. Türkiye … Okumaya devam et ANAYURT OTELİ: Yurdunun Anasının Rahmine Uzanan Zayıf Eril

PAST LIVES: Sevgi de Yetmiyormuş Çok Eskiden [Başka Evrenlerde] Rastlaşsak Bile

Celine Song’un 2023 yapımı ilk uzun metrajlı denemesi Past Lives (Geçmiş Hayatlar) bu sene Sundance Film Festivali’nde dünya prömiyerini gerçekleştirdi. Yarı-otobiyografik diyebileceğimiz Past Lives ilk bakışta romantik bir dram hikayesi tarzında kendini gösterse de kökleri göç, amor fati, in-yeon, geçmiş-şimdi-gelecek döngüsüne kadar uzanan son derece şiirsel bir sinematografiye sahip, üç kola ayrılan dingin bir akarsu. … Okumaya devam et PAST LIVES: Sevgi de Yetmiyormuş Çok Eskiden [Başka Evrenlerde] Rastlaşsak Bile

RAW: Diş Etlerini Kanatan Eril Ete Duyulan Dayanılmaz Dişil Arzu

Julia Ducournau’nun 2016 yapımı Yeni Fransız Aşırılığı’ndan (New French Extremism) grotesk bir body horror ve bodily revulsion (bedensel tiksinti) örneği olan Raw (Grave / Çiğ) izleyicinin damağında metalik bir büyüme hikayesi tadı bırakırken bu büyüme hikayesinin nesnelerinin etlerini ise öznelerin dişleri arasına dolduruyor. Yamyamlık, vampir hikayelerinde olduğu gibi seksüel temaların metaforu olarak kullanılsa da Raw’da … Okumaya devam et RAW: Diş Etlerini Kanatan Eril Ete Duyulan Dayanılmaz Dişil Arzu

BARBIE: Her Şey Olabilen Ken’ler ve Hiçbir Şey Olmayı Seçebilen Barbie’lerin Feminist Peri Masalı

Ruth Handler’ın doğurduğu, kapitalizmin ve patriyarkanın yaralayıp yararlandığı belki de ilk feminist idollerden biri olan Barbara Millicent Roberts’ı yani nam-ı değer Barbie’yi Greta Gerwig ve Noah Baumbach sarıp sarmalar. Pembe renginden ve femmephobia’dan muzdarip herkesin korkulu rüyası olan bu film sanılanın aksine tipik bir “chick flick” değil aksine zeitgeist yapıda kendini parlatan ve kendinden çokça … Okumaya devam et BARBIE: Her Şey Olabilen Ken’ler ve Hiçbir Şey Olmayı Seçebilen Barbie’lerin Feminist Peri Masalı

Agalma’nın Anti-Mimesis Anlatısı Üzerinde Kurulan Kimlik/sizleşme İnşaları: A MAN (Aru Otoko)

42. İstanbul Film Festivali’nde izleyici karşısına çıkan filmlerden birisi de Keiichiro Hirano’nun aynı isimli romanından uyarlanan ve dünya prömiyerini 79. Venedik Film Festivali’nde yapan, yönetmen koltuğunda Kei Ishikawa’nın oturduğu A Man (“Aru Otoko” veya Bir Adam, 2022) filmiydi. Oldukça ağır fakat sağlam adımlarla ilerleyen yapım izleyicilere bir görsel hikaye anlatıcılığı deneyimi yaşatıyor. Sakince ve sabırla … Okumaya devam et Agalma’nın Anti-Mimesis Anlatısı Üzerinde Kurulan Kimlik/sizleşme İnşaları: A MAN (Aru Otoko)

RULE 34: Bir Savaş Alanı Olarak Yatak Odasında Feminizm ve Irkçılık

42. İstanbul Film Festivali kapsamında gösterilen ve dikkat çeken filmlerden bir tanesi de bu yıl Rule 34 (34. Madde, 2022) filmi oldu. Yönetmenliğini Julia Murat’ın yaptığı ve ismini internet fenomeni olan kural 34’den alan bu yapım kadınları taciz davalarında savunan siyahi bir avukat olan Simone’un (Sol Miranda) özel hayatında kendi cinselliğini keşfetmesi, internet aracılığı ile … Okumaya devam et RULE 34: Bir Savaş Alanı Olarak Yatak Odasında Feminizm ve Irkçılık

SUSPIRIA (2018) – Anne Oluşun, Dişi Oluşun Altını Oyamayışı Üzerine

İtalyan korku sinemasının ve giallo’nun babası olarak anılan Dario Argento’nun 1977 tarihli aynı isimli filminden esinlenilmiş 2018 yapımı Suspiria’nın yönetmen koltuğunda Luca Guadagnino otururken kalemini ise David Kajganich tutuyor. Argento’nun Suspiria’sına göre daha karanlık ve düşük ışık tekniklerinin kullanıldığı, 1977 senesinin peri masalı korku hikayesinin olgunlaşmış ve karamsarlaşmış ve BDSM, queer, sapphic, feminizm ve okült … Okumaya devam et SUSPIRIA (2018) – Anne Oluşun, Dişi Oluşun Altını Oyamayışı Üzerine

DECISION TO LEAVE: Femme Fatale ve Homme Fragile Dolanıklığının Metafiziksel Ayrılma Kararı

Güney Kore’nin felsefeci yönetmeni Park Chan-wook’un son filmi Decision to Leave (Ayrılma Kararı, 2022) modern bir noir-romantik olarak karşımıza çıkıyor. Film eleştirmeni olarak kariyerine devam etmek isterken Alfred Hitchcock’un Vertigo (1958) filmini izlemesiyle yönetmen olma düşüncesinde kendini bulan Chan-wook son filminde de bu yol değiştirici filmin izlerini kazıyarak bizlere gösterir. Klişe denilebilecek bir dedektiflik hikayesinin … Okumaya devam et DECISION TO LEAVE: Femme Fatale ve Homme Fragile Dolanıklığının Metafiziksel Ayrılma Kararı