1920’lerin başından 1950’li yılların sonuna dek devam eden bir akım olarak nitelenen Film Noir aslında tam olarak bir “tür / genre” değil, daha çok 1930’lar ve 1940’lar boyunca, özellikle Amerikan toplumuna hakim olan bir insanlık durumunun, bir anlamda zeitgeist‘ının (dönemin ruhu) Hollywood sinemasına yansımasıdır. Film Noir‘ın “genre” olarak anılmasıyla ilgili sözü yazarımız Ece Mercan Yüksel‘e verelim: Film Noir’ın bir genre olarak kabul edilmediğini, esasen bir “sensibility” yani dönemsel bir duyarlılık, bir akım olduğunu da yanlış anlaşılmaları engellemek adına dile getirmek gerek. Film Noir, dönemin şartlarıyla pek çok unsurun bir araya gelmesi sonucu oluşan, yalnızca o döneme ait bir “tür”dür. Bu sebepten kendisinden bir “genre” olarak söz etmek pek de doğru olmaz. (Double Indemnity, dipnot)

Bu açıklamayı ekleme nedenimiz, Dial M for Movie olarak kaleme aldığımız noir filmleri bulabileceğiniz bu sayfada, biraz daha aşağıda yer alan “Noir etrafında / Neo Noir” sekmesi. Bu başlık altında yer alan filmler tam anlamıyla “noir türüne” ait değiller çünkü dediğimiz gibi noir hem korku, gerilim, komedi vs. gibi bir tür değil, hem de 1950’lerin sonunda artık sonlanan bir insanlık durumunun ifadesi. Dolayısıyla 1960’lardan sonra çekilen filmlere “neo-noir”dan ziyade, “noir izlerini taşıyan filmler” demek daha doğru gibi. Terminoloji tartışmasını sonlandırıp sizleri aşağıdaki noir veya noir etrafında dolanan filmlerin eleştirileriyle baş başa bırakalım. Keyifli okumalar!