Sinema dünyasında pek çok yönetmen, yapımcı, senarist bir şekilde kendisine yer buluyor sinemanın bir yerlerinde, ancak bunlardan çok azı adlarını tek filmin başlığı altına çimentoyla kazıyabiliyor. İtalyan yönetmen Federico Fellini işte bu “çok az” diye nitelendirdiğimiz kategoriye giriyor. Sadece Satyricon değil diğer filmleriyle de oldukça ön plana çıkan yönetmen, hemen her filminde neler olacağını tam olarak izleyicilere yansıtmayan ketum yönetmenlerden.

Antik Romalı yazar Gaius Petronius’un eserinden ilham alan Fellini, bir röportajında bu eseri okul yıllarının ilk döneminde okuduğunu ve daha ileri yaşlarında aynı eseri tekrar okuyarak bu yapıtın filmini yapmaya karar verdiğini söylüyor. Ve bugün de ilginç bir şekilde Satyricon denilince, aklımıza önce Petronius’un Satyricon’u, ardından da (iki eser arasında iki bin yıl olsa da) Fellini’nin Satyricon’u geliyor.

Öte yandan Fellini bu filmiyle, olabilecek en özgün şekilde kendi Satyricon’unu yaratmış ve yeni bir eser üretmiştir. Satyricon, kesinlikle “felliniesque” bir deneyim yaşatırken, sinema tarihinin benzersiz bir vizyonuna tanık olmamızı sağlıyor. Latin hicvinin ustalarından Petronius’un sıra dışı öyküsü Satyricon, kadim bir dünyanın izlerini bizimle paylaşıyor; tehlikeli, gerçeküstü, şiddet dolu ve tuhaf maceralar serisi. Eser, Fellini’nin çarpık objektifinden süzülürken, Satyricon’daki Antik Roma, gerçek dünyayla pek az benzerlik taşıyor.

Yönetmen asıl hikâyeyi yansıtmak yerine hikâyeden beslenerek çarpıcı, gerçeküstü bir izlenim yaratıyor; çılgın, doymak bilmeyen hayatı kendi karanlık paralel evrenine sokuyor. Kıyamet (büyük çöküş) sonrası Roma bir çeşit cesur, erotik varoluşlarla doludur: Bu tuhaf, huysuz ve acınası atmosfer filmde cesur renkleri sıkıcı renklerle buluşturup, onları kusursuz üretim tasarımı haline getiriyor. Misal filmde ateşli, turuncu bir gökyüzü, birçok sahneyi bastıran uçsuz bucaksız kompozisyon ile ortaya çıkıyor. Fellini, Satyricon ile bize görkemli bir estetik sunuyor; özenle çerçevelenmiş geniş çekimlerin ve güçlü yakın çekimlerin karışımı, hafifçe dengelenmiş ve bu elbette kasıtlı bir tercih.

Fellini genellikle ekrandaki eşsiz görüntülerin odaktan ayrılmaması için kasıtlı olarak profesyonel olmayan aktörleri kullanıyor. Böylelikle oyuncu kadrosunun yüzleri ve bedenleri kamera için sıklıkla odak noktası olabiliyor ve bu durum da ortaya masum olduğu kadar güzel ve tuhaf bir karnaval çıkarıyor. Fellini, Satyricon’da da bu duruşunu korumuş. Filmde birkaç dikkat çekici dizilim, başta öne çıkan bir dizi çekim açısıyla görsel bakımdan heyecan doğuran görüntüler sağlıyor. Hikâye, görünüşte hiç bitmeyen bir cinsel haz içinde hareket ederken, kamera sürekli açık kapı geçişlerini izleyerek, karnaval kaçışlarının atlıkarınca halini almasına zemin oluşturuyor ve kamera, çerçevenin sabit hareketi sayesinde hikâyeyi ezici hale getiriyor.

Bu şekilde Fellini’nin sunduğu görseller cinsellik, sınıf mücadelesi, vahşet ve sanatla hicivsel temalara ayrılıyor; çılgınca bir ziyafet, köleleştirme, birbirine zıt savaşlar, cinsel iktidarsızlık yansımaları umutsuz bir arayışın toplamına işaret ediyor. Kompozisyonun parçası olan sayısız şiddet ve şehvet ise mizahi açıdan bunların arasında yerini alıyor. Bunlarla birlikte filmin düzensiz anlatım yapısı, yönetmenin gerçekçi yanını ortaya çıkarıyor. Fellini, Satyricon’da geleneksel film yapımcılığının kalıcı izlerini bir kenara bırakarak, delilik derecesinde tuhaf ve fantastik görüntülere olan eğilimini tamamen kucaklıyor. Bunlar Antik Roma’yı sinematik harikalar diyarına dönüştüren bir rüya belgeseli kıvamında. Satyricon gerçek anlamda güçlü bir görsel deneyim sunuyor.

Blu-ray Versiyonu
Film, ev sineması sektöründe, İngiliz Eureka! film şirketinin The Masters of Cinema serisinden çıktı. İçinde Federico Fellini, Sabrina Marques ve Pasquale Iannone tarafından yazılmış makaleleri içeren bir kitapçık bulunmakta. 35 mm kamera negatifinin 4k taramasıyla 2.35:1 ve 1080p’lik bu versiyon, kusursuzluğa çok yakın. Üstelik yönetmenin hayal gören / gördüren imgelerini kusursuz bir şekilde koruyan son derece çarpıcı bir ölçüt. Film eski olduğu için göz ardı edilebilir lekeler ve izole edilmiş örnekler, kısa süren dikey sunuyla fantastik bir dokunuş yaratmış. Filmde kullanılan detaylar çok etkileyici; çerçevenin her katını ince dokunuşlar oluşturmakta ve filmin tümüyle abartılı set tasarımlarını, kostümlerini ve tuhaf olarak unutulmaz yüzlerini vurguluyor.

Ayrıca filmde renklerin karanlık ve sönük tonları (Roma hamamlarında bulunan renkler gibi) koyu kırmızı, portakal ve pembe renk sıçramalarıyla karıştırarak Antik Roma’nın eşsiz dünyevi vizyonunu ete kemiğe kavuşturur. Filmde kontrast alanda beyaz ve derin siyah renklerin dengesi yerli yerinde. Neyse ki, tüm bunları takiben görüntüde ve işleyişte sinir bozucu dijital işleme belirtileri yok. Ödüllü görüntü yönetmeni Giuseppe Rotunno ile Fellini’nin Satyricon’u usta bir şekilde Blu-ray’de saygın ve etkileyici bir görüntü sunmakta.
Ses Kalitesi
Filmin ses sistemi içerisinde orijinal dilinin yanında İngilizce seslendirme özelliği de bulunmakta. Filmde diyaloglar kaliteli, temiz ve açık. Bununla birlikte filmdeki tüm konuşmalar post prodüksiyon aşamasında kaydedilmiş. Fellini filmin başından itibaren diyalogların aktörün dudaklarıyla senkronize edilmesi amacıyla yola çıkmış. O dönemde bu pek de yaygın bir şey değil. Filmde kopuk sesler kasıtlı ve uygun bir şekilde yerleştirilerek filme rüya benzeri bir hava getirilmiş. Binaların çökmesi, yer yer partivari bir havanın bir anda ortaya çıkması, anlatımı anakronik etkilerle karşılıyor. Canlı ve yetkin ses tasarımı gerçekten felliniesque bir atmosfer yaratıyor ve bu karışım filmin olağandışı havasını harika biçimde koruyor.

Son
Fellini, Satyricon ile gerçeküstü bir hiciv sunarken tuhaf imgelemlerle dolu, rüya gibi bir dünya gezisi ortaya koyuyor. Görsel açıdan çarpıcı, sinemasal düzlemde ise büyük / grandiose olan bu geleneksel anlatı, seyir sonrası fellini artçı şokları yaşatma garantili. Filmin alışılmadık öykü anlatımı ve erotik içeriği herkes için uygun olmayacaktır. Ancak bu benzersiz filmin, alışılmadık bir deneyimin kapılarını araladığı da yadsınamaz.