JOKER, Joaquin Phoenix ve Victor Hugo

Tina Fey bir ödül töreninde Joaquin Phoenix için “yakın gelecekte yaşıyor” demişti. Espri güzel çünkü gerçekten de Phoenix’in “orada olmayan” (You Were Never Really Here filminin başlığı oyuncuya nasıl da uyuyor) bir hali var genel olarak. Sanki başka bir boyutta yaşıyor da bizler kendi boyutumuzda sadece oyuncunun yansımasıyla idare ediyoruz, beyazperdede izlediğimiz anlar hariç tabii.

Geçmişte iyi – kötü birçok rolü olsa da genel olarak oldukça etkileyici ve eksantrik rollere imza atmış, nev-i şahsına münhasır bir oyuncu Joaquin Phoenix. Gladiator’deki rolüyle değil de, daha çok Walk The Line, The Master, Her ve You Were Never Really Here gibi filmlerdeki olağanüstü oyunculuklarıyla değerlendirilmeli. Bu ve daha birçok açıdan Joker karakterini canlandıran kişinin Phoenix olması son derece umut verici bir durum.

DC Comics’in Joker’i son zamanlarda çok işlendi, işlenmeye devam da ediyor. Öncesinde tabii ki birçok film var ama Joker karakterinin ciddiye alınmasının Christopher Nolan ve erken yaşta kaybettiğimiz Heath Ledger ile başladığını söyleyebiliriz. Başlangıç Nolan oldu çünkü kanımca bütün Batman franchise’ını ciddiye alan ve onu çizgi roman dünyasından çekip çıkartarak gerçek dünyaya yerleştiren ilk yönetmen.

Karakterleri karikatürize etmek bir yana, onların ayaklarının yere sağlam basmasını sağlayarak ortaya muhteşem bir film çıkarttı: The Dark Knight. Üçleme elbette güzel ama başyapıt, serinin ikinci filmi. Aynı şeyi Terminator 2 için de söyleyebiliriz, gerçek anlamda bir üçlemenin parçası olup olmadığı tartışılır durumda olsa da.

The Dark Knight’da Joker karakterini canlandıran Heath Ledger da hem beyazperdede hem de gönüllerde devleşti, karakter kült statüsüne yükseldi. Sonrasında Suicide Squad ile Joker’in “delilik oranı” birkaç level artırılmaya çalışıldı, ortada yine değerli performanslar vardı. Peki Joker karakterinin kökeninin tam anlamıyla DC Comics’e dayanmadığını biliyor muydunuz?

Victor HUGO ve Joker

Benzerlikler zaten su götürmez ama, sonrasında Batman – Joker karakter yaratıcıları Bob Kane ve Jerry Robinson (DC Comics) da karakterin görünüşünü Hugo’nun romanının sinema versiyonundan, özellikle de söz konusu filmde başrolü oynayan Conrad Veidt’dan aldıklarını açıkladılar.

Hugo’nun L’Homme qui rit (Gülen Adam – 1869) adlı romanında, Gwynplaine adlı, karanlık geçmişe sahip bir yetimin hikayesi anlatılır. Doğuştan yüzünde sorun olan Gwynplaine, kas çekilmesi sebebiyle sürekli gülüyormuş gibi görünür, dişleri her zaman açıktadır. Halbuki elbette sürekli gülmek bir yana, son derece acılarla dolu bir yaşam sürmektedir. Yüzündeki özel sorun nedeniyle bir sirke satılır, sonrasında ailesinin kim olduğunu öğrenir ama onları bulmak için daha fazla zorlukla baş etmesi gerekecektir, vs. Romanın sonunu açık etmeyelim, tavsiye etmekle yetinelim.

DC Comics’te çalışan Kane ve Robinson’ın bu romandan etkilenmelerini sağlayan elbette sinema uyarlaması oldu; 1928 tarihli Paul Leni filmi, The Man Who Laughs. Başrolde ise başarılı oyuncu Conrad Veidt bulunuyor. Joker’in ilk kez DC Comics’te ortaya çıktığı görselden benzerlikleri yakalamak mümkün.

Bu yılın Ekim ayında gösterime girecek olan Joker filmiyle ilgili elimizdeki en güvenilir kaynak şimdilik fragman. Ve oldukça iyi görünüyor ama filmdeki şiddet oranıyla ilgili hiçbir ipucu vermemeye özen göstermiş olmaları da gözden kaçacak gibi değil doğrusu. Öte yandan fragmanda çok az şey göstermek son derece doğru bir tercih.

Filmin başrolünde Phoenix’in olması, ayrıca Robert De Niro’nun da bir rol üstlenmesi harika ama yönetmen konusunda nasıl hissedeceğimizi bilemiyoruz, izleyip görmemiz gerekecek. Yönetmen Todd Phillips ve en öne çıkan filmleri de Hangover serisi. Dolayısıyla yönetmen açısından pek umutlu değiliz. Tabii tüm bu etmenler yine de filmi heyecanla beklememize engel değil. Şimdiden iyi seyirler.

H. Necmi Öztürk

Bir Cevap Yazın