NAPOLEON – Önyargıların Beğenileri Biçimlendirdiği Bir Yapım

Uzun zamandır merakla beklenen ve bu yılın Kasım ayında tüm dünyada aşağı yukarı aynı tarihlerde gösterime giren Napoleon (2023), bu yazının yayınlanmasını izleyen birkaç gün içinde, 30 Kasım’da 86 yaşını devirecek olan usta İngiliz yönetmen Ridley Scott’ın 28. uzun metraj (sinema) filmi. Bu filmin “merakla beklenmesinin” sebepleri arasında yönetmenin ünü, oyuncular arasında Joaquin Phoenix ile … Okumaya devam et NAPOLEON – Önyargıların Beğenileri Biçimlendirdiği Bir Yapım

BASTARDEN – Uğruna Yaşamaya Değecek Herşey ve Herkes Adına

Yıl 2002 veya 2003 olsa gerek, babamla İstanbul Film Festivali’nde bir 19:00 seansına zar zor yetişmiş, salonda yerimizi almış filmin başlamasını bekliyorduk. Birden anons geçmeye başladılar: “Gösterilecek film elimize ulaşmadı, yerine başka bir film gösterilecektir”. Tadımız kaçmıştı ama salondan çıkmak yerine kalmayı tercih etmiştik, karşımıza çıkan film ise, bugün dahi halen en sevdiğim İtalyan komedilerinden … Okumaya devam et BASTARDEN – Uğruna Yaşamaya Değecek Herşey ve Herkes Adına

PRISCILLA – Sahne Işıklarından ve Müzik Sesinden Uzakta Bir Elvis

Sofia Coppola doğar doğmaz filmlerde rol almaya başladı dersek hiç abartmış olmayız çünkü 1971 doğumlu yönetmen, ilk Godfather (1972) filminde bile yer almıştı, tabii ki “beşikteki bebek” rolünde. Sonrasında birçok filmde irili ufaklı roller alsa da, oldukça geniş bir sinefil kitlesine ulaşmasını, 1990 yapımı The Godfather Part III sağladı, hala izlememiş olanlar olabilir, meşhur sahneden … Okumaya devam et PRISCILLA – Sahne Işıklarından ve Müzik Sesinden Uzakta Bir Elvis

ANATOMY OF A FALL – Sinema Yapmak ya da Yapmamak

Bu yıl 76. Cannes Film Festivali’nden Altın Palmiye ile dönen, Fransa’da ve gösterildiği festivallerde büyük beğeni toplayan Anatomie d’une chute (Bir Düşüşün Anatomisi, 2023) aldığı ödüller kadar (belki daha fazla), yönetmen Justine Triet’nin Cannes’daki kabul konuşmasında “filminin devletten hiç destek almadığını” ve “devletin geç emeklilik karşıtlarına tamamen ilgisiz kaldığını” söylemesiyle gündeme oturdu. Yönetmen Triet’nin ödül … Okumaya devam et ANATOMY OF A FALL – Sinema Yapmak ya da Yapmamak

VIVRE SA VIE – Varoluşçuluk ve Determinizm Gerilimi Arasında Kleinfrankenheim Sorgulaması

Vivre sa vie: Film en douze tableaux (Hayatını Yaşamak, 1962) eserini belli bir bakış açısıyla ele alıp, onu değerlendirmeye koyulmak bir oyun hamurunun ele avuca sığmayan şekliyle uğraşmaya benzer. Düşüncelerin, sözcüklerin kifayetsiz kalabileceği ve bizleri ulaşılması güç boyutlara fırlatan -şiddetini tam da bu merkezden alan- bir Godard yapıtıdır. Anna Karina’nın canlandırdığı Nana Kleinfrankenheim adındaki genç … Okumaya devam et VIVRE SA VIE – Varoluşçuluk ve Determinizm Gerilimi Arasında Kleinfrankenheim Sorgulaması

OPPENHEIMER ya da Tarihe Tek Taraftan Bakmanın Dayanılmaz Hafifliği

Bu yılın (en azından şimdilik) Barbie (Gerwig) ile birlikte en çok konuşulan iki filminden biri, elbette Nolan’ın henüz çekim aşamasındayken bile “muhteşem bir film oldu” diyerek oldukça direkt bir şekilde reklamını yapmaya başladığı Oppenheimer (2023). Söz konusu yönetmen Christopher Nolan olunca, beklentiler oldukça yükseldi ve yönetmenin en az 5-6 filmini en ince ayrıntısına kadar bilen … Okumaya devam et OPPENHEIMER ya da Tarihe Tek Taraftan Bakmanın Dayanılmaz Hafifliği

SUZUME: Doğal Afetlerden Kierkegaard Felsefesine Uzanan Büyüleyici Görsellik

Ülkemizde geçtiğimiz Cuma günü genel gösterime giren Suzume (Suzume no Tojimari, 2022) usta yönetmen Makoto Shinkai’nin, 45 dakikalık The Garden of Words’ünü de sayarsak 7. uzun metraj animesi. Makoto’nun (yazımızda Batı tarzı isim sıralaması kullansak da, Japonca’da yönetmenin soyadı Makoto’dur) mesleği için “yönetmen” dedik ancak kendisi aynı zamanda bir manga, animasyon ve seslendirme sanatçısı, görüntü … Okumaya devam et SUZUME: Doğal Afetlerden Kierkegaard Felsefesine Uzanan Büyüleyici Görsellik

76. CANNES Film Festivali’nden (2023) İlk İzlenimler ve Festival Tarihine Bakış

Bu yıl 76.’sı düzenlenen Cannes Film Festivali, yıllardan beri uzaktan da olsa hayranlıkla takip etmeye çalıştığımız, sadece Avrupa’nın değil tüm dünyanın en köklü festivallerinden biri. “Köklü” sözcüğünü şu örnekle açıklayalım; 1939 yılında İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi nedeniyle (festivalin açılış günü tam da 1 Eylül olarak tasarlanmıştı, Almanya’nın Polonya’ya girdiği tarih) düzenlenemeyen ilk festivalin onursal … Okumaya devam et 76. CANNES Film Festivali’nden (2023) İlk İzlenimler ve Festival Tarihine Bakış

EVIL DEAD RISE: Bu Sefer Gülmek Bir Seçenek Değil

1981 yılında, ilk Evil Dead yirmili yaşlarının başındaki bir Sam Raimi tarafından çekilip gösterime girdiğinde (en başta filmin adı Book of the Dead / Ölüler Kitabı idi), sinema seyircileri tarafından olmasa da VHS yeraltı kültürü tarafından o kadar beğenilmiş ve farklı, yenilikçi bulunmuştu ki, korku türü içinde kısa sürede 50.000’in üzerinde satan ilk VHS filmlerden … Okumaya devam et EVIL DEAD RISE: Bu Sefer Gülmek Bir Seçenek Değil

Nobel Edebiyat Ödülü Sahibi ANNIE ERNAUX, 42. İstanbul Film Festivali’nin Konuğu olarak İstanbul’daydı

Yazdığı romanların içerikleri ve otobiyografik eserleri üzerinden sıklıkla Simone de Beauvoir ile karşılaştırılan, 2022 yılında da Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi olan ünlü Fransız yazar Annie Ernaux, 42. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin konuğu olarak 13-15 Nisan 2023 tarihleri arasında İstanbul’daydı. Annie Ernaux festival kapsamında yer alan, oğlu David Ernaux-Briot ile yönettiği Les Années Super 8 (Super-8 … Okumaya devam et Nobel Edebiyat Ödülü Sahibi ANNIE ERNAUX, 42. İstanbul Film Festivali’nin Konuğu olarak İstanbul’daydı