DRACULA (1931) – Bela Lugosi’nin Korku Sinemasına Hediyesi

İlk bakışta doğal olarak sadece Bela Lugosi’yi Dracula rolünde çok beğendiğim için bu tür bir başlık attığım düşünülebilir, kendisini oyuncu olarak çok beğendiğim doğru olsa da, başlığın altında farklı bir neden yatıyor: Dracula’nın hem çekim hazırlıkları yapılırken, hem de çekimler sırasında, Bela Lugosi dışında kimsenin filmi ciddiye almamış olması. Oyuncuların bir kısmı, hatta yönetmen Tod … Okumaya devam et DRACULA (1931) – Bela Lugosi’nin Korku Sinemasına Hediyesi

THE HUNGER: Ölümsüzlük Hazin Şey, Yıldızların Altında

Scott kardeşlerin (Frank, Ridley, Tony) en küçüğü Tony Scott’ın (1944-2012) ilk uzun metrajı olan 1983 tarihli The Hunger (Açlık), ABD’li yazar Whitley Strieber’in 1981’de yayımlanan aynı adlı romanına dayanıyor. Artık bir mitoloji haline gelmiş olan vampir teması etrafında şekillenen romanlar günümüzde “yeni” olarak algılanmıyor elbette ancak İngiliz Edebiyatı’nda “herşeyi” başlatan eserlerden kısaca bahsetmekte yarar var, … Okumaya devam et THE HUNGER: Ölümsüzlük Hazin Şey, Yıldızların Altında

We Need to Talk About CARL THEODOR DREYER (Books on Dreyer by Dale & Jean Drum and Jan Wahl)

The history of cinema has certainly great directors, great minds and geniuses in almost every decade. But some of them, even among this “happy few”, create their own halo of greatness and come even forward as a force of nature. Master of The House, The Passion of Joan of Arc, Vampyr, Ordet or Day of … Okumaya devam et We Need to Talk About CARL THEODOR DREYER (Books on Dreyer by Dale & Jean Drum and Jan Wahl)

Korkunun ve Korku Sinemasının Psikolojik ve Sinematografik Bağlamda Sistematik Dinamikleri

Korku yüzyıllar boyunca öteki sayılan ve duygusal tepkiler arasında en fazla kaçınılan, tinin tene aktarımının en üst boyutlarda gerçekleştiği, ötekileştirilen ve varlığı yadsınan, doğuştan gelen duygu dizilerinden birisidir. Beynin normal algı sıralamasının yolunu seçmek yerine kendi yolunu oluşturan korkunun böylesi bir varlıksızlaştırılma durumuna düşmesi kaçınılmaz bir sonuçtur. Direkt olarak talamustan amigdalaya taşınan bu his hipotalamusu … Okumaya devam et Korkunun ve Korku Sinemasının Psikolojik ve Sinematografik Bağlamda Sistematik Dinamikleri

Dial M for Movie – Temmuz 2020 Seçkisi

Temmuz ayının neredeyse sonuna geldiğimizin farkındayız, ancak bugünden itibaren her ay Dial M for Movie yazarları olarak sizlere 10 filmlik birer seçki hazırlamaya karar verdik. Film önermenin ne kadar problematik bir konu olduğunun bilincindeyiz. Büyük ihtimalle film önerisini en iyi, birbirini çok iyi tanıyan, uzun yıllardır birlikte olan kişiler birbirine yapabilir, dolayısıyla bu açıdan her … Okumaya devam et Dial M for Movie – Temmuz 2020 Seçkisi

Universal Monsters Yeniden Çevrimleri ve Tröst Haline Getirilen Çocukluk Hayallerimiz

Universal Pictures’ın yaklaşık yedi yıldır ağzında gevelediği “Universal canavarlarını yeniden gündeme getireceğiz, bu evreni yeniden canlandıracağız” lakırdılarını açıkçası pek kimse ciddiye almıyordu. Ben de almıyordum zira ortaya çıkan “yeniden çevrimler” belli: Dracula Untold (2014), The Mummy (2017) ve The Invisible Man (2020). Özellikle Tom Cruise’lu, kanımca ne olduğunu oyuncuların bile açıklayamayacağı, sinema benzeri garabetten (Mumya) … Okumaya devam et Universal Monsters Yeniden Çevrimleri ve Tröst Haline Getirilen Çocukluk Hayallerimiz

VAMPYR: Carl Theodor DREYER’den Karanlık bir Başyapıt

Sinema tarihinde bazı filmler için haklı tanımlamalar yapılır, “ilk sesli film” (The Jazz Singer) veya “cadılığı konu edinen ilk film” (Häxan) gibi. Danimarkalı usta yönetmen Carl Theodor Dreyer’in Vampyr (1932) filmi hakkında ise, tüm sınıflandırma kriterlerini aşıyor dersek abartmış olmayız. Hitchcock’un “üst üste iki defa izlenmeyi hak eden tek film” olarak nitelediği, Buñuel’in ise “en … Okumaya devam et VAMPYR: Carl Theodor DREYER’den Karanlık bir Başyapıt