AMERICAN HORROR STORIES: Kurgusal Dijital Bir Fantezi (Bölüm 4)

Serinin en zayıf halkası olmaya aday bir bölüm olan The Naughty List, yarının gerçeğini yansıtmaya çalışırken elini kapının arasında sıkıştırmış bir anlatı. Oyuncu ya da röntgenci kavramları üzerinden sıklıkla yapılan yapım ve serilerin arasına yerleştirebileceğimiz bu bölümde ultra korkutucu bir seçim yapmamıza gerek kalmıyor. Öte yandan bu bölüm bir spin-off serisine ait olarak American Horror Story’nin sezonlar arası giderek düşüşe geçen kalitesinin harika bir temsili niteliğinde. Sadece sosyal medyanın fantezi dünyasından yararlanmak yetmemiş, aynı zamanda Santa Claus efsanesine de selam vermek isteyen bu The Naughty List’de klasik bir Noel dehşetiyle karşılaşmak da mümkün olmuyor.

Danny Trejo’nun bu bakışı, 4. bölümle ilgili fikrimizi çok iyi özetliyor.

Öte yandan Danny Trejo kartını da kullanan bölüm, her açıdan başlangıçtan beri batmakta olan gemisini kurtaramıyor. Serinin hemen bir önceki bölümünün de (Drive In) yazarları arasında yer alan Manny Coto ve bölümü yöneten Max Winkler, zamanın dijital tuhaflıklarına kendi dilleriyle satirik bir dokunuş getirmeye çalışırken anlatmak istediklerinden, özellikle de estetikten çok uzakta bir bölüm ortaya çıkartmışlar.

Herkes Kendi İçeriğinin Yapımcısı

1960 yapımı Peeping Tom, bugünün teknolojisinden beslenmemiş olsa da The Naughty List onun gibi aynı düzlemde izleme ve izlenme eylemlerine dayalı bir tema sunmaya çalışmış. Gerçekliğin sadece ekranın çizgileri içerisinde olduğu ve yaşanan olayların izleyen açısından herhangi bir sorumluluk yaratmadığı medya ortamları günümüzde kendi ağırlıklarını belirli değişkenler içinde gösterirken The Naughty List, bir anlamda daha önceden gösterilmiş olanı izleyiciye özet geçiyor.

Bölüm, popüler oldukları için kendilerini küçük düşürmekten asla kaçınmayan Bro House üyelerini, ekranların seyircileri canlı birer beden olarak içeri aldığı, bunun sonucu olarak da izleyicilerin dünyaya karşı tamamen sessiz moda geçtikleri mesajlarını vermede bir nevi yem olarak kullanıyor. Gerçekleşmesi olanaklı olan dehşet olaylar ancak gerçekleşmeye yakın oldukları bir noktada dikkat çekici bir hal almaya başlıyor, böylece oyun devam ediyor. Süreklilik kendine tutunacak bir yer bulunca tekrara düşmekten kaçınamaz. Bölümdeki Bro House üyeleri de bu şekilde kendi hikâyelerinin sonuna doğru sıralarını bekler.

Dijital İnsanlığı Öldürdüğünde Hâlâ Benim Röntgencim Olacak mısın?

Konu bir çığlığı resmetmek ya da onu göstermek, izleyene onu hissettirmek olunca illaki çığlığın resmini yapmamız, onu renkli boyalarla boyamamız gerekmez. Naughty List, çığlığı kendi röntgencisine aktaramadığı anda yetersizliğinin farkına varıp bir çığlığın da önüne geçmeye çalışıyor. Böylelikle daha önceden resmetmeye çalıştığı çığlık da yarıda kesiliyor ve tamamlanmadan öylece kalıyor. Oldukça biçimsiz bir dinamiğin peşine takılan bu bölüm sosyal medyaya dair ne kadar klişe varsa onları kullanmak amacıyla yerinden doğruluyor ancak doğrulduğu andan birkaç saniye önceki halini de doğrulduğu yerde unutuyor. Ortada dönüştürecek bir olaylar zinciri olmayınca yazın ortasında Santa Clause temsilinin absürtlüğünü bile bir kenara bırakıp eylemi kuvvete bağımlı kılıyor.

Her ne kadar bölümdeki Santa Clause temsili günümüzün iklim değişimine dair bir gönderme taşıyor da olsa anlatının görsel estetikten uzaktaki hali izleyiciyi bu tip göndermeler üzerine düşünmekten alıkoyuyor. Söz konusu olan satirik anlatım ise her zaman renklerinden ayrı, bağımsız kalmış bir şekilde kendi çıkaracağı çığlığın peşinden koşuyor. Yine de 38 dakikalık bir anlatım bunun için yeterli olamıyor ve geriye ne bir çığlık ne de başlangıçtaki röntgencilerden bir iz kalıyor. Ryan Murphy ve Brad Falchuk ikilisinin spin-off serisindeki en başarısız bölümü Naughty List, dudakları ve dili olan ağızsız bir yüze benziyor.

Burcu Meltem Tohum

AMERICAN HORROR STORIES Tüm Bölümler (6 inceleme yazısı)

Bir Cevap Yazın