SERVANT (Sezon 3, Bölüm 1: Donkey) – Ucuz Gerçekliği Belirsizlik Uğruna Pahalıya Satmak

Gerçekliğe dair tüm öğelerin anlamsızlaştığı ve bir o kadar da ucuzladığı, satılmayacak duruma geldiği noktada kesinliğe düşkün bir anlam arayışı, kişiyi belirsizlik içindeki kurulu düzenden atmaya muktedirdir. Öte yandan içine iyice yerleştiğimiz kurulu düzen bizi bulunduğumuz noktadan göklere çıkarmaz, aksine iyice dibe çeker. Bu hafta üçüncü sezonunun ilk bölümü ile hayranlarıyla buluşan ve dördüncü sezonunun da onayını alan, Apple TV+ platformunda yayınlanan Servant, izleyiciyi artık tam anlamıyla kurulu bir düzenin içine, oradan çıkılamayacak denli sert bir şekilde bırakıyor. Saydamlıkta nüvelenen mesajı asla basit değil, tam tersine mesajının açıklığı onu daha da derinleştirmekte. İkinci sezonun sonunda Jericho’nun da ete kemiğe bürünmesiyle birlikte artık Turner çatısı altında resmi olarak aile olma yolunda büyük bir adım atılmış oldu. Üçüncü sezonun Donkey (Eşek) adlı ilk bölümündeyse bu adımın giderek büyüdüğünü ve Turner’ların duruma tamamen adapte olduğunu görüyoruz. Karakterler arasındaki bu hızlı adaptasyon ve bulundukları yeri sıkı sıkıya kucaklama biçimleri, bölümün en rahatsız edici yanlarından birini oluşturuyor. Tam olarak bilinmeyen bir gerçeklikte, Turner çatısı altında en büyük gücü elinde tutan Jericho, gücünü evi içten içe çürüterek kazanırken Leanne Grayson (Nell Tiger Free) ise bu marine edilmiş gerçekliği ucuzluğundan sıyıran bir karakter olarak üçüncü sezonu zarafetle sırtlıyor.

Nell Tiger Free

Sahte Bir Peygamber Olarak Leanne (?)

Hemen her bölümünde birçok alt mesaj barındıran Servant, üçüncü sezonuna başlarken de bu özelliğinden hiçbir şey kaybetmiyor. Önceki sezonlarda Leanne’ın içinde bulunduğu külte karşı sırtını dönmesini takiben, ait olduğunu sandığı yerde açılan boşluk onu giderek sahte bir peygambere dönüştürüyordu. Bölümün adı olan Donkey ise bu tezi oldukça destekleyen bir konumda. Eski Ahit’te dördüncü kitapta, Sayılar Kitabı’nın 22-24. bölümlerinde yer alan Balaam ve onun eşeği ile olan hikâyesi, Servant’ın bu bölümünün en önemli ipucunu oluşturur. Serinin başlangıcından bu yana Leanne karakterinin Turner ailesine tam olarak ne yapmak istediğine dair soru işaretleri etrafta dolanırken, Donkey adlı bölüm bu bilinmezlik kapısını – gizemi pek aydınlatmadan – bir bakıma aralamış oldu.

Rupert Grint, Toby Kebbell, Lauren Ambrose

Bu noktada, kutsal kitaplarda aktarılana göre İsrail halkını lanetlemek için yola çıkan Balaam, Leanne karakterinde vücut buluyor denebilir. Lanetlenecek olan kesim ise elbette Turner ailesi. İlk sezon tam anlamıyla bu arada kalmışlık kargaşası ile beslenirken Balaam suretindeki Leanne, bir şekilde bu yolda kendisine mesaj ulaştıran meleği fark etmiş olacak ki ikinci sezon itibariyle rotası değişmiş gibi. Öte yandan kutsal kitaplara göre Balaam, sadece binek olarak kullandığı eşeği aracılığıyla, o da kısa bir süre bu meleği görebilir. Meleğin mesajı ise çok basittir: İsrail halkını lanetlememesi. Böylece Leanne’ın Jericho aracılığıyla lanetlemek istediği Turner ailesi kendini farkında olmadan yine aynı aracı ile kurtuluşa götürüyor. Bu bölümde Leanne’ın replikleri de yine Balaam hikâyesini destekler nitelikte.  

Rol çalan bir Jericho.

Balaam Anlatısı

Bölümün tam ortasında karşımıza çıkan Balaam ile Melek tablosu [1] ve Leanne’ın bu tabloya olan yaklaşımı, çok anlamlılığı bir yere kadar öteleyen, yol gösterici bir işaret. Kutsadığı kişinin kutsanması ve lanetlediği kişinin lanetlenmesiyle ünlü olan Balaam’ın bu sezon içerisinde ortaya çıkması ve aslında akıldaki birtakım soru işaretlerini besler nitelikte yarı-cevaplar sunması artık Leanne karakterini daha iyi anlamamıza yardımcı olur. Ancak bölümün özellikle ilk yarısında Leanne’ın kutsama pratiklerinde yaşanan birtakım sıkıntılar Balaam’ın burada hangi noktada durduğuna dair de şaşırtmalar içeriyor. Neyse ki bölümün ilk yarısından sonra “kutsama” yolunda çıkan serüven “lanetleme” ile buluşunca Balaam’ın varlığı Leanne’in bedeninde kendini tekrar hissettiriyor. Buna ek olarak hikâyede Balaam’ın itaatsiz olarak çizilmesi ve bu sezona gelinceye kadar Leanne’ın her iki tarafta da uyum sağlama konusunda sıkıntı çekmesi yine onu Balaam ile özdeşleştiren en önemli yönlerden biri.

Solda Rembrandt‘ın eseri, sağda yukarıdan aşağı: Gustav Jaeger, Nurember Chronicle’dan bir desen, en altta da John Linnell‘in Balaam temalı tablosu. Dizideki tablo, yazının sonundaki görselde göreceğiniz üzere bunlardan farklı bir çalışma.

Öte yandan daha önce de bahsettiğimiz gibi, Servant’ın önümüze koyduğu ipuçlarına son derece dikkatli yaklaşmak gerek, zira her ne kadar yukarıda anlattığımız metaforlar teorisi akla yatkın olsa da, Balaam ile Melek anlatısı pekala farklı bir şekilde de yorumlanabilir: Bölümün adı “Donkey” olduğu ve bölüm doğrudan Leanne ile açıldığı için, Leanne Balaam’ı değil, hikayedeki eşeği de temsil ediyor olabilir. Zira kutsal kitaplarda eşeğin söz dinlemediği, Balaam’ın istediği yönde ilerlemediği için Balaam tarafından kırbaçlandığı veya sopayla cezalandırıldığı anlatılır, bunun sebebi aslında doğru yolu gösteren meleği en başta sadece eşeğin görebiliyor olmasıdır. Donkey bölümünde de Leanne duş alırken kameranın sırtındaki kırbaç izlerine yakın çekim yapması, bu anlatıyı desteklemiş olabilir.

Leanne’in ayakkabılarına yapılan ilk yakın çekimin ardından Leanne’in girdiği odada, duvardaki tablo hoş bir dokunuş olmuş.

Bu ikinci teorimize göre Balaam, Leanne’in uzak durmaya çalıştığı tarikata denk geliyor gibi. Çünkü tarikat, görünüşte Jericho’yu ve Turner ailesini lanetlemek istemekte, tıpkı Balaam gibi. Zira Balaam’ın lanetlemek üzere yola çıkıp sonrasında kutsamaktan başka bir şey yapamadığı yedi yerden bir tanesinin adı da Jericho’dur (Türkçe: Eriha). Tarikat Leanne’i de eşek yani aracı olarak kullanır ve Turner ailesine sızmasını salık verir, ne var ki Leanne, “Turner’ların sevgisi” veya “gerçek Tanrısal inancın” metaforu olarak meleği görerek söz dinlemez, bu yolda ilerlemez hale gelir, tıpkı hikayedeki eşek gibi. Bu noktada Shyamalan’ın Balaam göndergesi üzerinden tıpkı İncil’deki anlatıda olduğu gibi tarikat, Turner’ları kutsamaktan başka bir şey yapamaz hale gelecek mi orası oldukça karmaşık. Yine de Servant’ın “işleri daha da karıştırmak için” bazı ipuçlarını usulca bırakması, sinema okumalarını zenginleştiren ve keyifli hale getiren yegane öğelerden.

Kameranın ön plana aldığı ayrıntılardan bir demet.

Esas öğretisi “sahte peygamberlerden kaçının” şeklinde özetlenebilecek olan hikayeyi temsil eden Balaam ile Melek tablosunu Leanne’ın odasında gördüğümüz anda, tablonun hemen üzerindeki bir deliğin içinden çıkan (canlı) kelebeğin varlığıyla mesajın Leanne’a ulaşma ihtimali bir ilerlemeye işaretken, sonraki sahnelerde Leanne’in bölüm başından beri kendini korumak amacıyla elinde tuttuğu hançerin ortadan kaybolması onu yine ara bir noktada bırakıyor, bu hançerin tablodaki meleğin elinde tuttuğu kılıcı andırması da Leanne’in Turner’lar evindeki gücünü her açıdan sorgulatır nitelikte. Leanne’in Josephine‘i öldürmüş olması güçler arası bazı dengeleri bu açıdan eşitleyemeyecek denli bozduğunu gösteriyor.

Düpedüz Ölümün İçine Batıyorum, Hayat Beni Terk Ediyor

Görünen o ki bu sezon boyunca daha önce tanışmış olduğumuz tarikatın varlığı kendini ağırdan hissettirecek. Ancak tarikatın kimin peşine düştüğü konusu henüz pek net gözükmüyor. İlk bölüm dahilinde anlaşılan o ki atmosfere yayılan mesajlardan en çok etkilenen Leanne. Öyle ki yemeğini yerken kendisine eşlik edecek olanın sadece bodrum katında bir türlü kapanmayan açıklık (çukur/delik) olması bu konuda bize rehberlik edebilir. Leanne, bodrum katındaki bu varoluşa kendini o kadar hararetli bir şekilde kaptırıyor ki orada açılan boşlukla beraber ölümün enginliğine bandırılıp duruyor, bu da onu ciddi anlamda hayatın kendisinden dışlıyor. Leanne’in içinde artık yaşamın kendisine değil, daha çok kendi varoluşuna dair sorunsallar ortaya çıkıyor. Gördüğüne körü körüne inanmak için etrafındaki muhtemel işaretlere delicesine koşan bu karakter, kalbindeki yağmuru bir türlü dindiremiyor. Zamanında amacı hiç dokunulmamış olana ulaşmakken, şimdi onu belki de hiç çağırmayan seslere dayanan, kulakları sağır edecek denli yüksek seste bir müziğin kurbanı.

Tanık Olamadığımız Bir Hitchcock Rüyası

Bodrum katındaki çukur aracılığıyla Leanne’in günlüğünün sayfalarına yapmış olduğu karalamalar Julian Pearce’in (Rupert Grint) başına patlarken kuşkusuz bölüm bize anında Alfred Hitchcock’un 1963 yapımı The Birds (Kuşlar) adlı filmini hatırlatıyor. Tam olarak içine katılıp tanık olamadığımız bu olayın sonuçları sadece bir görüntülü telefon görüşmesi esnasında gözlerimize yansıyor. Bu Hitchcock rüyasını tadamamış olsak da onun bakışı ve sesini Leanne aracılığıyla içimize çektiğimizi söyleyebiliriz. Bölüm boyunca geçmişten geleceğe, her şeye dair kayıtsız bir performans sergileyen Dorothy Turner (Lauren Ambrose), Sean Turner (Toby Kebbell) ve Julian Pearce, kayıtsızlıklarını iyice destekleyen replikleriyle de Leanne’e karşı öncekinin tam tersi yönde bir tutum sergilemekteler. Bu da bölümde ikili bakış açısını tekrar devreye sokan bir durumu doğuruyor. Diğer bir deyişle, mesajın/işaretin apaçık gözükmesiyle onun üzerine sonradan eklenen mesajların (işaretlerin) boy göstermesi olgusu. Öte yandan Leanne’ın kendisine sunulan testleri sürekli olarak deneme durumunda kalması yine fazlasıyla net bir işaret.

Leanne’in günlüğü.

Pergelin Ucundayız

Bölümün yönetmen koltuğunda oturan M. Night Shyamalan, kendine özgü minimalist kamera açılarıyla izleyiciyi detaylarda kaybolmaya davet ediyor. Simetriler kullanarak birinin kameranın ucunda durarak olaylara uzaktan eşlik etmesini sağlarken hemen yüksek bir yere yerleştirmiş olduğu nesneler aracılığıyla estetik kadrajlar yakalıyor. Böylece bir karakterin ayakkabısının ucundan, çekmecesinde gösterilmeye en uzak olan şeylere kadar, onlara daha yakın oluyoruz. Turner’ların evi de anlatı boyunca önemli bir nesne görevi görürken, evi en uç noktasından en yakın noktasına değin kullanıyor. Bu da kuşkusuz bölüme içerik dışında da büyük bir derinlik kazandırıyor.

Servant’ı sadece olay örgüsü temelli bir dizi olarak değerlendirmek bu anlamda çok yanlış olur. Buna karşın serinin içerik bağlamında her bölümde sunduğu hikâyeler derinin üzerine yer etmiş kabuğu kaşır nitelikte dersek hiç abartmış olmayız. Bu açıdan dizi içerik bakımından zengin ve kronolojisine uygun, şaşmadan ilerlerken görsel düzeyin izleyiciyi çıkardığı nokta da yine oldukça zengin bir optik yanılsama derinliği sunuyor. Serinin yaratıcı koltuğunda oturan Tony Basgallop, aynı zamanda Donkey adlı bölümün yazar koltuğunda. Karakterlerin her birinin repliklerinin bölüm boyunca akışa uygun alt mesajlar içerdiği gerçeği göz önüne alınınca, Basgallop’un resmetmek istediği çalışmanın mesajı yerine ulaşıyor diyebiliriz.

Serinin prodüksiyon ekibinde yer alan ve aynı zamanda M. Night Shyamalan’ın son filmi Old’da da çalışan Naaman Marshall’ın inşasında eli olduğu Turner evi özellikle Donkey adlı bu bölümde izleyiciye Wes Craven’ın 1991 yapımı The People Under the Stairs filmini hatırlatıyor. Kentsel rüya ve kâbus arasında ince bir ipin üzerinde olan Turner’ların evi anlatımsal olarak dikçizgisel bir uzama hizmet ediyor. Donkey adlı bölüm aracılığıyla şimdiye kadar elimizde olan verilerle beraber ikinci bölümün adının da Hive (Arı Kovanı) olduğu düşünülecek olursa, evin bize olduğu kadar, sakinlerine de sunacağı sürprizlere maruz kalacağımız aşikar. Büyük ihtimalle tüm bu yeni göndermeler; ince detayları ve estetik derinlikleriyle karşımıza çıkmaya, düşünsel evrenimize musallat olmaya devam edecek. Bu durum bizi dairesel bir konstrüksiyonun içine alırken onun varlığına dair kanıtların peşine tıpkı eşek üzerindeki Balaam gibi düşeceğiz.

Burcu Meltem Tohum


[1] Servant’da bizi karşılayan Balaam ile Melek tablosunun hangi ressama ait olduğu bilgisini paylaşmadık, çünkü anladığımız kadarıyla tanınmış bir ressama ait bir eser değil söz konusu olan. En azından Rembrandt, John Linnell veya Gustav Jaeger’in “Balaam” konulu tablolarından biri olmadığı kesin. Shyamalan ve ekibi, meşhur tabloların farklı bir yorumunu dizinin görsel yelpazesine dahil etmişler.

İlgili okumalar (yeni sayfada açılır):

SERVANT ilk sezon incelemesi (Burcu Meltem Tohum)

SERVANT 2. Sezon: 10 Bölüm, 10 Yazı (Burcu Meltem Tohum)

SERVANT 3. Sezon: 10 Bölüm, 10 Yazı (Burcu Meltem Tohum)

Bir Cevap Yazın