Yazlık ev. Üzerine biraz düşününce aslında birçok soruya gebe bir tabir. Başına “yazlık” sıfatını getirdiğimize göre, tam anlamıyla bir evden bekleneni vermiyor mu yani? Pejoratif bir anlam mı katıyor ev gibi kutsal bir mekâna? Çocukluğumda babamın bana yazlık evleri gösterip “buralar da hep sayfiye yeri işte” derken sesindeki o garip ton hala kulaklarımda. Ve yılın sadece üç ayı ilgilenilen evler olarak yazlık evler ne tuhaf izlenimler, kaçamak hisler bırakır insanda?

Yazlık evler üzerine düşünmemi sağlayan, Balıkesir / Gömeç’e bağlı, Artur Tatil Sitesi bünyesinde neredeyse 40 yıldan beri faaliyet gösteren Işık Sineması. Evet Dial M For Movie olarak Balıkesir’deyiz ve bu Açıkhava Sineması, 5 yaşımdan 15 yaşıma kadar her yaz gittiğim Artur Tatil Sitesi’nde yer alması nedeniyle, doğal olarak çocukluk anılarımı epey canlandırdı. Hatta ve hatta, hayatımda sinemada izlediğim ilk filmi burada izlemiştim ben! Filmin adı “Vahşet” gibi bir şeydi sanırım ve pencerelerle kaplı uzun bir koridorda, bir adam koşarak ilerledikçe o camların tek tek patladığını hatırlıyorum hayal meyal. Filme yaşım tutmuyordu kısacası, ama işte anne-babamın espri anlayışı diyelim.
Artur veya Arkent Tatil Sitesi (birisi size “yıllardır hep Arkent’e gideriz biz yahu” derse inanmayın, müdavimleri bilir, buraya Artur deriz) 🙂 1968 yılında kurulmuş, “yazlıkçılar için” değil, insanlar için her şeyin düşünüldüğü, bununla beraber doğallığını da koruyan, huzurlu, her anlamda muhteşem bir tatil sitesi. Ama buraya “site” demek de pek doğru değil aslında, çünkü 2.165.000 m2’lik yüzölçümüyle, içine pekâlâ 120 adet “tatil sitesinin” sığabileceği bir mekân. Internet sitesinde de belirtildiği gibi, Avrupa’nın en büyük ikinci sitesi.

Gelelim Işık Sineması’na. 1980’li yılların sonlarında sinemayı işleten aileye kocaman film bobinlerini taşımalarında yardım ettiğim günleri hep gururla ve özlemle hatırlarım mesela. Yine fazlasıyla kişisel oldu, ben konuya gireyim. Birkaç kez el değiştirse de genel çizgisini, en önemlisi de sinema sevgisini hiç kaybetmeyen sinemanın bence (naçizane) en önemli, en büyüleyici özelliği, kocaman bir Açıkhava Sineması olması.
Eskiden (kabaca 1986-1995 arası) mavi ahşap sandalyelerde izlerdik her hafta değişen filmleri, bazıları eski, bazıları da vizyon filmleriydi, filmden sıkılırsak perdenin arkasındaki ormana, projeksiyonun görmemize izin verdiği tek tük yıldıza bakardık, çekirdek çitlerdik film boyunca. Evet, film boyunca. 🙂
Günümüzde daha profesyonel bir işletme elbette ama eski günlere selam eder nitelikte, beyaz sandalyelerin iki yanında mavi sandalyelerin de korunmuş olması mutluluk verici. Bir de tabii eskiye göre inanılmaz bir gelişim gösteren film yelpazesi. Dediğim gibi eskiden eski – yeni filmler karışık giderken, mesela bu haftanın film programına bir bakar mısınız?

- 3 Haziran Pazartesi: The Professor and the Madman, ardından Climax
- 5 Haziran Çarşamba: John Wick 3 – Parabellum
- 6 Haziran Perşembe: Bohemian Rhapsody
- 7 Haziran Cuma: X-Men Dark Phoenix (tüm dünyayla aynı anda) !
Dolayısıyla artık Işık Sineması’nın müdavimleri güncel filmlere çok daha kolay ve hızlı ulaşabiliyor. Eskiye göre değişmeyen tek şey ise, işletmecilerin güler yüzü ve her daim canlı olan sinema sevgileri. Ayvalık’a 20 dakika mesafedeki bu güzel tatil sitesini ziyaret edip Işık Sineması’nın, bu Açıkhava sinemasının büyüleyici ortamını bir soluyun deriz. Şimdiden keyifli seyirler. Yanınızda hırka getirmeyi unutmayın!
