GODZILLA II : CANAVARLAR KRALI

Warner Bros’un en yeni blockbuster adayı Godzilla: King of the Monsters, ülkemizde Godzilla II: Canavarlar Kralı adıyla 31 Mayıs 2019’da sinemaseverlerle buluşuyor. Öncelikle mümkünse filmi bir IMAX salonunda veya oldukça büyük bir perdesi olan başka bir sinema salonunda izlemenizi tavsiye ederiz. Zira söz konusu Godzilla olunca, bu heybetli yaratığı ona yaraşır boyutlara sahip bir formatta izlemek en doğrusu.  

Godzilla popüler kültürde oldukça önemli bir yere sahip bir imge ve Japon sinemasında 35’in üzerinde Gojira / Godzilla temalı film olmasına rağmen, bu canavar Hollywood sinemasına bu yazının konusu olan filmden önce sadece 3 defa konuk olmuş:

  • Godzilla, King of the Monsters! (1956) – Ishiro Honda & Terry O. Morse
  • Godzilla (1998) – Roland Emmerich
  • Godzilla (2014) – Gareth Edwards

Godzilla II: Canavarlar Kralı’nın, orijinal adıyla Godzilla: King of the Monsters’ın, isim olarak bu serinin ABD serüvenini başlatan filmin adını seçmiş olması, ilk filme göstermiş olduğu saygı açısından çok önemli. Filmin birkaç yerinde daha bu saygının izlerini görebiliyoruz ve bu tutum da bize “herhangi bir canavar filmi” değil, eski dostumuz Godzilla’yı izlediğimizi hissettirmeyi çok iyi başarıyor. Zaten tam da bu sayede, filmde bazı sahnelerde, özellikle de Godzilla’nın tüm heybetiyle sinema salonunu inlettiği anlarda, tüm o CGI’a ve başarılı görsel efektlere, ses yönetimine rağmen, kendinizi 1950’li yıllarda hissetmeniz işten bile değil. Bu yönüyle, filme hâkim olan sinema sevgisi kesinlikle bulaşıcı bir özelliğe sahip.

Godzilla, King of the Monsters! (1956)

Sinema Tarihinde Godzilla

Godzilla sinema evreninde (belki) 65 milyon yıllık bir tarihöncesi canavar olabilir, ancak popüler kültürümüzün bir parçası olması sadece 65 yıl öncesine, 1954 tarihli Japon kaiju (“tuhaf canavar”) filmine dayanıyor: Gojira. Yönetmenliğini Ishiro Honda’nın yaptığı bu ilk Godzilla’nın ardından, Japon Toho yapım şirketi günümüze dek 32 film daha çekmiş.

TOHO Yapım Şirketi Logosu

Bu arada kısa not, Japonya’da Gojira veya Gozira şeklinde telaffuz edilen Godzilla sözcüğü, Japoncada “Goril” ve “Balina” anlamlarına gelen iki sözcüğün birleştirilmesiyle oluşturulmuş. Goril göndermesi canavarın gücünü, balina kısmıysa su altında yaşamasına veya büyük kentlere korku salmaya genelde denizden / okyanustan çıkıp gelmesine dayandırılabilir. Sonuç olarak dinozor ile kertenkele arasında gidip gelen, amfibik ve antik bir canavar söz konusu.

Godzilla (1954)

Bu canavar fikrinin Japonlar’ın aklına nereden geldiği konusu biraz karışık: Kökeninde ne yazık ki Hiroşima ve Nagazaki atom bombalarının başta Japonya olmak üzere tüm Dünya’da yarattığı şok dalgası yatıyor. Radyoaktiviteden etkilenerek başkalaşım geçiren ve açığa çıkan nükleer enerjiden beslenen bir yaratık Godzilla. Hatta ilk filmdeki canavarın tasarımında bile atom bombaları sonrasında kısa bir süre daha yaşama şansı bulan insanlarda görülen yaralardan esinlenilmiş. Keloid denen bu yaralar, cildin radyoaktiviteye yoğun bir şekilde maruz kalan bölgelerinde tespit ediliyordu. Godzilla’nın ağzından ejderha gibi alev değil de nükleer ısı ışını çıkmasının sebebi de buna dayandırılıyor.

Godzilla (1954)

Canavarın tasarımıyla ilgili diğer bir tahmin de, 1953 tarihli The Beast From 20.000 Fathoms adlı Eugène Lourié filmi. Film 1951 tarihli Ray Bradburry (1920-2012) öyküsüne dayanıyordu: The Golden Apples of The Sun derlemesi içinde yayımlanan The Fog Horn. Bu kısa öyküden hareketle ilk Godzilla’dan bir yıl önce çekilen Lourié filminin animasyon ayağında görsel efekt efsanesi Ray Harryhausen çalışıyordu ve yarattığı canavar da Godzilla’ya hayli benzetilmekte.

The Beast From 20.000 Fathoms (1953)

2014 ve sonrasında Godzilla

Tekrar günümüze, 2019 tarihli Godzilla’ya geldiğimizdeyse, kökene sadık kalınsa da, bu franchise’da biraz daha farklı bir durum söz konusu. Godzilla II: Canavarlar Kralı 2014 tarihli Godzilla’nın devam filmi, ancak bunun dışında, 2017 tarihli Kong: Kafatası Adası filmiyle de bir bağı var. Bu bağı açıklamak da pek spoiler vermek olmuyor, çünkü bu serinin 2020 tarihli devam filminin ne olduğu çoktan açıklandı. İzleme sıramızı toparlayalım:

  1. Godzilla (2014) – Gareth Edwards
  2. Kong: Skull Island (2017) – Jordan Vogt-Roberts
  3. Godzilla: King of the Monsters (2019) – Michael Dougherty
  4. Godzilla vs Kong (2020) – Adam Wingard

Godzilla ve Son Dönem Canavar Filmleri

Bu noktada anime harikası Neon Genesis Evangelion serisinden, doğrudan Evangelion’dan “etkilenerek”(!) çekilen Pacific Rim’in canavarlarından, 1981 tarihli Clash of The Titans’daki Kraken’dan (yeniden çevriminden uzak durmakta fayda var), Joon Ho-Bong’un The Host’undan ve Cloverfield’daki devasa yaratıktan, elbette Godzilla’dan 21 yaş büyük King Kong’dan (1933) bahsedilebilir, ancak 2014 sonrası Godzilla franchise’ı, tüm bu filmlerin ortaya attığı canavar kavramını oldukça iddialı bir noktaya taşıyor.

Yazımızın başında “bu heybetli yaratıktan” bahsederken boyut konusuna kısaca değinmiştik. Bu bakımdan yeni nesil Godzilla, deyim yerindeyse tam anlamıyla ne ekrana, ne de beyazperdeye sığıyor. Canavarlar artık “bina kadar” değil, Fuji Dağı boyutlarında! CGI ile yaratılmış canavarların boyutları üzerinde neden mi duruyoruz, çünkü bu boyuttaki canavarları post-apokaliptik bir dünyaya yerleştirdiğimizde, insanoğlunun bu “doğa olayları” karşısındaki çaresizliği ve ortaya çıkan distopyanın vahameti çok daha ağır bir şekilde yüzümüze çarpılıyor. Yaratılan bu atmosfer de seyirciye çok önemli bir mesaj veriyor: Godzilla, kendisini ciddiye alan bir film ve daha da önemlisi Godzilla: King of the Monsters sıradan bir felaket filmi değil, birçok açıdan bir kıyamet filmi.

“Devasa perde” konusundaki ısrarımızı sürdürüyor, iyi seyirler diliyoruz.

H. Necmi Öztürk

Bir Cevap Yazın