Bir tek film üzerinden kaç tane remake yapılabilir hiç düşündünüz mü? O zaman biz cevabımızı verelim: SAYISIZ! İşte bu hafta vizyona giren Gloria Bell’in yaptığı da tam olarak bu. Aslında film, daha önce bu tip filmlere hiç maruz kalmamış olan mutlu azınlık için Amerika’nın keşfi sayılabilir ancak denklemin diğer tarafındaki izleyiciler açısından filmin durumu hiç parlak değil.

Geride bıraktığımız 38. İstanbul Film Festivali’nde ilk kez Türkiye’de izleyicilerin karşısına çıkan Gloria Bell karakterini aslında filmde de sıklıkla çalan Olivia Newton John’un A Little More Love adlı şarkısının sözleri gibi özetleyebiliriz: Hayal kırıklıkları yaşamış ancak hala elindeki umut kırıntılarının peşinde. Her şeye rağmen yine de tüm yaptıklarınız bir fayda etmez ya işte Gloria Bell de öyle bir film. İçinde çokça umutsuzluk, ayrıca sürekli güvendiği insanların onu arkasından vurmasına dair sahneler var. Aslında Gloria Bell bu anlamda tam da halktan biri. Yani sokakta ona rastlayabilirsiniz. Gerek filmin senaryosu gerekse filmde kullanılan şarkıların sözleri bunu göstermekte hayli başarılı.

İçimizden Biri Ancak Her Yaştan Kesime Hitap Etmiyor
Gloria Bell çok tanıdığımız bir karakter olmasına rağmen filmin her yaştan kesime hitap ettiğini düşünmüyoruz. Elbette anneannelerinizi, teyzelerinizi ya da annelerinizi alıp bu filme götürün de demiyoruz ama eminiz ki 20 ila 30 yaş aralığındaki hiçbir kesim bu filmde tam olarak aradığını bulamayacaktır. Öncelikle filmin dokusu, filmde kullanılan müzikler her şey bahsettiğimiz yaş kesimine oldukça uzak bir anlayışta.

Film müzikleri 80’ler ruhunu taşıyor ancak her anlamda “yaşlı” bir 80’ler ruhu var. Biliyorsunuz ki bugünlerde Stranger Things’den tutun American Horror Story’ye kadar birçok dizi ve hatta filmde 80’ler ruhunun yaşatıldığını görüyoruz ancak inanın saydığımız örnekler ve o örneklere göre aklınıza gelen diğer emsallerin 80’ler ruhu çok daha dinamik ve genç. İşte bu açıdan Gloria Bell filminin biraz kamburu çıkmış gibi.

Yönetmen Sebastián Lelio’nun filmografisine baktığımızda sinemaya aktardığı hikayelerin hepsinde belli bir ağırlık vardır; tam olarak “yavaşlık” anlamında değil ancak onun filmlerini izlerken omuzlarınızda bir ağırlık hissedersiniz. Gloria Bell’de bu ağırlık çok daha fazla hissediliyor. İnsan merak etmiyor değil tabii Julianne Moore gibi önemli bir isim bu filmde olmasaydı Gloria Bell merak edilebilir miydi ya da büyük salonlarda oynayabilir miydi? Bu konu biraz tartışmalı.
Yeni Hiçbir Şey Yok
Sevgi arayan yalnız bir kadının arayışını konu alan Gloria Bell, sizi seyir boyunca bazen güldürebilir ancak bunlar kısa süreli mutluluklar olacaktır; tıpkı Gloria’nınki gibi. Ne demiş Laura Branigan? “Para için mi evleneceksin, yoksa bir aşığını mı seçeceksin?” Gloria Bell’in peşinde olduğu olay aslında tam olarak bu. Biraz da kendi kimliğini bir yerlerde unutmuş ve onun arayışında olan Gloria bu arayışa bir destek, bir yoldaş talep etmekten de geri durmuyor.

Filmle ilgili kararı size bırakıyoruz: Sadece vakit geçirmek için mi gitmeli bu filme, yoksa gittiğiniz sinemadaki seans saati size uygun olan tek film olduğu için mi?