Kış sezonunun kapısı aralanırken dizi sezonu da artık kendini daha belirgin bir şekilde göstermeye başladı. Ekim ayında, şimdiden çoğu kişinin beklediği ve sinopsisi ile göz doldurmaya hazır toplam 10 yeni dizi, birbirinden farklı hikayelerini bizlerle paylaşıyor olacak. Bizim listemizde bu yeni diziler haricinde ekstradan 2 dizi daha var: Bunlar bir dönemin fırtına gibi esen bugün ise isimlerini büyük bir nostalji ile andığımız ve final sezonu yapacak olan The Walking Dead ve Supernatural dizileri. Televizyon tarihinde oldukça önemli bir yere sahip olan bu iki diziyi, yayın hayatlarına yeni başlayacak olan diğer 10 dizinin yanına koymak yıllar içinde gelişen “dizi” kavramı üzerine oluşan kontrastlar açısından önemliydi. Listemizde Netflix, Showtime, AMC, CW, HBO ve Amazon Prime Video yapımları yer almakta, ülkemizde yayınları açık olmayan ve ulaşılması zor olan HULU ve Disney+ gibi yayınların Ekim ayı dizi seçkilerine yer vermedik. Listemiz dizilerin yayınlanması planlanan tarihlere göre kronolojik olarak sıralanmıştır. Şimdiden herkese bol seyirli ve sinemasal beklentileri doyurabilen bir Ekim ayı dileriz.
Emily in Paris (2 Ekim – Netflix)

Amerika’da yaşayan Emily, Paris’ten gelen beklenmedik bir iş fırsatıyla kariyerini ve hayatını büyük oranda değiştirecek bir serüvene çıkar. Bu serüven boyunca Emily’nin kariyeri, kurduğu arkadaşlıkları ve aşk hayatıyla ilgili birçok yansıma görürüz. Bunun yanı sıra Emily’nin daha önce hiç bulunmadığı bir şehirde yaşamını sürdürürken karşılaştığı zorluklara da tanık oluruz. Sinopsisini okuduğumuzda komedi ve dram tarzında bize bilindik bir hikâye çizen Emily, her koşulda izleyicilerin Ekim ayı dizileri arasında yüksek tansiyonla beklediği bir dizi. Bunun en büyük sebeplerinden biri de Emily in Paris’i daha önce Sex and the City ve Beverly Hills gibi önemli televizyon dizilerinin yaratıcısı olan Darren Star’ın yaratmış olması. Ayrıca dizinin başrollerinde Lily Collins, Frédéric Anscombre, Samuel Arnold ve Lucas Bravo var.
The Good Lord Bird (4 Ekim – Showtime)

Amerikalı yazar James McBride’ın Ulusal Kitap Ödülü’ne (National Book Award) layık görülen aynı adlı romanından uyarlanan The Good Lord Bird, Kanayan / Kanlı Kansas (Bleeding Kansas) döneminde geçiyor. “Free-Stater” gibi birçok kölelik karşıtı (ve ne yazık ki kölelik yanlısı) hareketi içinde barındıran bu dönem, Amerikan iç savaşının da patlamasına öncülük ettiği için tarihsel anlamda dikkat çekicidir. Mini dizi olarak televizyon dünyasında kendine yer edinen The Good Lord Bird’ün yaratıcısı Ethan Hawke. Dizinin aynı zamanda başrol oyuncusu da olan Hawke’a ise Joshua Caleb Johnson, Beau Knapp ve Hubert Point-Du Jour eşlik ediyor.
The Walking Dead Final Sezonu (5 Ekim – AMC)

İlk sezonu tam 10 yıl önce Kasım ayında yayınlanmaya başlayan The Walking Dead, bu sene final sezonu yapacak nostaljik diziler arasında yer alıyor. Kendi türü için büyük başarı yakalayan ve hikayesiyle bir matruşka bebeği kıvamında dönem dönem spin off’lar çıkartan dizinin finalinden sonra yine bir spin off yayınlanacağı konusunda da söylentiler dolaşıyor.
The Haunting of Bly Manor (9 Ekim – Netflix)

Netflix’in gerilim ve dram türünde en dikkat çekici ve gerek yüksek temposuyla gerekse de kullanılan kamera teknikleriyle her bölümüyle adeta izleyiciye sinema tadında bir deneyim sunan The Haunting of Hill House’dan bağımsız hikayeler barındıran The Haunting of Bly Manor, Ekim ayı dizileri arasında yine en dikkat çeken yapımlar arasında yer alıyor. Dizinin yaratıcısı Mike Flanagan’ın edebiyat ile arası oldukça iyi olacak ki yarattığı bu dizinin hikayesi de bir başka yazar Henry James’in 1898 tarihli novellası The Turn of the Screw’e ait. Hatırlarsanız yönetmenin Netflix için hazırladığı bir önceki dizisi The Haunting of Hill House da Shirley Jackson’ın aynı adlı romanının uyarlamasıydı. Toplamda 6 bölüm olarak tasarlanan bu dizi, şimdiden gotik hikayesi ile gerilim ve korku severlerin göz bebeği olmuş durumda.
Supernatural Final Sezonu (8 Ekim – CW)

Listemizde final sezonu ile içimizde bir burukluk yaratan bir başka dizi ise Supernatural. İlk sezonu 2005 yılında yayınlanmış olan diziyi ilk günden bugüne kadar takip edenlerin sayısı oldukça fazla. The Walking Dead ve Supernatural’ın Ekim ayında final sezonlarıyla ekranlara geliyor olması, bir televizyon döneminin de kapanması demek. Tam anlamıyla “gözümüzün önünde” büyüyen iki diziyi televizyon dünyasından uğurlamak biraz üzecek. Ekim ayı yepyeni dizileri beraberinde getirirken bu bağlamda koca bir devri de kapatıyor.
Someone Has to Die (16 Ekim – Netflix)

Mini dizi olarak televizyon hayatına başlayan Someone Has to Die (Alguien tiene que morir) bir İspanyol gerilim dizisi. Hem entrikası hem de bir nevi Agatha Christie tarzında göndermeleriyle dikkat çekiyor. Son dönemlerde İspanyol yapımı gerilim ve dram dizi ve filmlerinin ne kadar kendine has ve bu bağlamda yaratıcı olduklarını görüyoruz. Bu açıdan Someone Has to Die da “bir başka İspanyol gerilimi” tabirini “izlenmeye değer” ile eş anlamlı kılıyor.
La Révolution (16 Ekim – Netflix)

Hepsi Fransız yapımı olan Vampires, Mortel, Marianne ve Osmosis dizilerinden sonra 18. yüzyıl Fransa’sını ve tabii ki Devrim’i konu alan La Révolution, kamerasını Fransız Krallığı’na çeviriyor. Toplamda 8 bölümden oluşan dizi, dönemin “gizemli” sayılabilecek üstü kapalı cinayetlerine ve olaylarına eğiliyor. Sinopsisinde giyotinin mucidi Joseph-Ignace Guillotin’e sıklıkla referans verildiği anlaşılıyor. Ayrıca o dönem burjuvazi ile halkın bir olup aristokrat kesime isyan etmesine de parmak basan yapım, daha önce Fransız Devrimi üzerine çekilen yapımları düşündüğümüzde, yaklaşık 250 yıllık bir tarihsel olayın bu sefer nasıl ele alındığı konusunda merak uyandırıyor.
Barbarians (23 Ekim – Netflix)

Netflix’in Ekim ayında tarih türünde öne çıkardığı diğer bir dizi ise Barbarians. “Roma’nın en büyük yenilgisi” olarak kabul edilen Teutoburg Ormanı Savaşı’nı ele alan dizinin, savaşın her iki taraf için de nasıl sonuçlandığını tarih ışığında yansıttığı belirtiliyor. Destansı ve bir o kadar da kanlı olması beklenen Barbarians, anlatı boyunca üç farklı karakterin bakış açısıyla aynı hikâyeyi seyirciye sunuyor. Dizinin yaratıcıları Barbara Eder ve Steve Saint Leger, dizinin ana hatlarını tarihsel kayıtlar ve birçok tarih uzmanına başvurarak oluşturduklarını söylüyorlar. Bu, tarih türünde çekilen film ve diziler için her zaman sıkıntılı bir konu olsa da Barbarians iddialı açıklamalarıyla merak uyandırıyor.
The Queen’s Gambit (23 Ekim – Netflix)

Soğuk Savaş (Cold War) döneminde bir satranç dehasını konu alan The Queen’s Gambit’in başrolünde ise Anya Taylor-Joy yer alıyor. Walter Tevis’in 1983 tarihinde yayınlanan aynı adlı kitabından uyarlama olan dizi, hem anlatının içinde bulunduğu dönem açısından hem de tarihte kadınların yeri düzleminde bir bakış açısı da sunuyor.
The Undoing (25 Ekim – HBO)

İçinde yoğun dram temaları barındıran The Undoing’in başrollerinde Nicole Kidman ve Hugh Grant yer alıyor. İçinde birçok zincirleme trajik olay barındıran bu dizi, kişisel hayatlar ile çocukların hayatlarına dair bir kıyaslama da sunuyor. Kidman’ın son zamanlarda yer aldığı yapımlara bakacak olursak aslında The Undoing bize hikayesiyle ilgili ipuçları sunuyor. Dizinin yaratıcısı olan David E. Kelley’nin HBO için bir önceki çalışması olan Big Little Lies, yine The Undoing’in hikayesini değerlendirmek açısından önemli.
Utopia (30 Ekim – Amazon Prime Video)

Daha önce Sharp Objects (2018), Widows (2018) ve Gone Girl (2014) gibi yapımların yaratıcısı olan Gillian Flynn, bu sefer orijinali İngiliz yapımı olan Utopia ile karşımızda. Sinopsisine göre dizideki tüm olaylar yeraltının karanlık dünyasında gençlerin bulduğu bir çizgi roman ile başlar. Dizinin başrollerinde ise John Cusack, Ashleigh LaThrop, Dan Byrd ve Christopher Denham gibi isimler yer alıyor. Dizinin İngiliz versiyonun yaratıcısı olan Dennis Kelly, dizinin bu versiyonunun senaryo yazarları arasında. Şu günlerde The Third Day dizisi ile gündemde olan Dennis Kelly’yi Utopia ile yeniden görmek heyecan verici.
Truth Seekers (30 Ekim – Amazon Prime Video)

Toplam 8 bölümden oluşan, hem komedi hem de gerilim türündeki Truth Seekers, Gus (Nick Frost) ve Dave (Simon Pegg) adında iki paranormal araştırmacıyı merkezine alıyor. Ölümcül bir hal alan doğaüstü deneyler ve insan ırkını tehdit eden komploları ortaya çıkarmaya çalışan ikili, anlatı düzleminde dizinin ana hikayesinin de hatlarını çiziyor. Sinopsisi 1984 yapımı Ghostbusters filmini hatırlatsa da, mizahi alt tabanı güçlü olan bir apokaliptik evren yaratma konusunda Ghostbusters’a yaklaşabilecek mi, hep birlikte göreceğiz.
