MIDSOMMAR: Kan Pıhtısından Bir Peri Masalı

Sinema sektörünün kamerası burnunda deli dahilerinden Ari Aster‘in 2019 yapımı, ikinci uzun metrajlı filmi Midsommar, gündüz düşleri kılığında karşımıza çıkan bir kabus. Açılış sahnesinde dikkat çeken epizodik bir anlatım diline sahip çizimin genel konusu aslında filmin kısa bir görsel özeti niteliğindedir. Filmi detaylandırarak incelemeden önce bu çizimi açıklamak yararlı olacaktır. Beş epizoda ayrılmış tablonun her epizodu tarot destesinin bir veya birkaç kartına denk gelebilecek şekilde resmedilmiştir. 

1) DEATH (Ölüm)

Bu kartta yer alan kafatası, ölümü yansıtır. Yeni bir deneyime yer açmak için kurulu düzenin sonlanışını temsil eder. Dani, annesi, babası ve kız kardeşiyle göbek bağı ile bağlıdır fakat ölümün bu eterik bağı kestiği görülür. Bu bölümün mevsimi kıştır ve Dani’nin ailesini kaybetmesi de kış mevsimine denk gelmektedir. Tarot kartındaki iskelet formundaki ölüm tablonun bu epizodunda da aynı formda karşımıza çıkar. 

2) NINE OF SWORDS (Kılıç Dokuzlusu)

Tarot destesinin belki de en umut dolu kartı olan bu kart kaygı, umutsuzluk ve travma kavramlarını içinde barındırmasına rağmen dokuz rakamı doruk noktalarını sembolize ettiğinden dolayı karanlığın ardındaki gündoğumunu yansıtır. Paganizm ve çeşitli ökült inanışlarda da dokuz rakamı kutsal kabul edilir. Bu epizodda Dani ağlarken ve arkasında Christian onu teselli etmeye çalışırken görülür. Pelle ise bir ağacın tepesinde onları izleyip resim çizmektedir. Filmle paralel bir düzlemde ilerleyen bu tabloda da olaylar karanlık bir atmosferde başlar fakat daha sonrasında güneş hiç batmaz. 

3) SIX OF SWORDS (Kılıç Altılısı)

Kılıç altılısı seyahat, devinim, yenilenme, arkada bırakma, zorluklardan kurtulma, huzur ve uyuma ulaşmayı temsil eden bir karttır. Dani, Christian, ellerinde kitaplarıyla Josh, soytarı şapkasıyla Mark ve flüt çalarak onları arkasından getiren Pelle görülür. Bu görüntü ile Hårgalåten şarkısına yapılan bir gönderme söz konusudur. Hårgalåten efsanesi ise şöyledir; şeytan bir gün Hårga köyüne gelir ve keman çalmaya başlar. Bu şarkıyı duyan gençler ölünceye kadar dans etmeye başlarlar. Tıpkı Maypole çevresinde dans eden kızlar gibi. 1518 Dancing Mania efsanesi de Hårgalåten efsanesi ile benzerlik gösterir. Folk mitler her toplumda farklı anlatımlar fakat aynı konularla ortaya çıkarlar ve bu durum da mitlerin, çeşitli folk anlatıların evrensel olduğunu gözler önüne serer. 

4) QUEEN OF PENTACLES (Tılsımların Kraliçesi)

Gökyüzünde görülen May Queen tahtı tılsımların kraliçesi kartı ile bağlantılıdır çünkü bu kart kraliçenin doğaya olan tutkunu simgeler. Yunan mitolojisinde Hera, Roma mitolojisinde Juno ve Nors mitolojisinde Frigga ile ilişkisi olan bir figürdür. Çünkü bu üç tanrıça kraliçe olarak görülür.

THE WHEEL OF FORTUNE (Kader Çarkı)

Dani ve arkadaşlarının içinden geçtiği büyük güneş kursuna benzeyen sembol bu kartı temsil eder. Kader çarkı kartı, değişim, döngü, kader ve kaçınılmazlık ile ilişkilidir. Kontrol dışı deneyimlerin habercisidir. Görünüşü itibariyle ouroboros sembolüne benzer. Ouroboros sembolünün Nors mitolojisinde karşılığı Jörmungandr veya Midgårdsormen (Midgard Serpent) anlamındaki deniz yılanıdır. Ragnarok’ta Thor ile savaşır ve Thor tarafından öldürülür. Öldürülmeden önce Thor’u zehirler ve Thor 9 adım attıktan sonra ölür. Dokuz rakamının önemi Nors mitolojisinde evrenin dokuz katı olduğu inancından gelir.

Ouroboros kelimesi Eski Yunanca οὐροϐóρος, Latince uroborus kelimelerinden gelir. Bu kelimelerin anlamı “kuyruğunu öldüren” şeklindedir. Doğanın ebedi döngüsünü temsil eden Ouroboros sembolü Carl G. Jung tarafından “insan psişesine arketipik bir anlamlılık yükler” biçiminde yorumlanır. Diğer taraftan bu kartın anlamı Ovidius’un şu sözleri ile örtüşür; “Şans her zaman güçlüdür, yeter ki bir oltanız olsun, en bereketsiz gölde bir balık olacaktır.”

Yunan mitolojisinden Moiralar ve Τύχη, Roma mitolojisinde Fortuna ve Nors mitolojisinde Nornlar bu kart ile ilişkilidir. Kültür olarak farklı milletlerin mitolojilerine hizmet etseler de hepsi aynı bağlamda görevlere sahip tanrısal varlıklardır. Zodyak’ın dört değişmez işaretinin sembolik figürleri bu kartın dört köşesinde görülür.

  • Boğa – İlkbahar
  • Aslan – Yaz
  • Anka / Kartal – Sonbahar
  • Melek – Kış 

Hårga topluluğuna göre de yaşam çarkı mevsimler gibi dört epizoda ayrılmıştır:

  • ϖ 18 yaşına kadar: İlkbahar
  • ϖ 18 – 36: Yaz
  • ϖ 36 – 54: Sonbahar
  • ϖ 54 – 72: Kış

Tablonun bu bölümünde görülen hayvanlar ise keçi ile ayıdır. Keçi sürüleri İskandinav tarih öncesi dönemlerde değerli bir geçim kaynağıdır. Hayatta kalma mücadelesinde bu hayvanların büyük bir değeri vardır. Süt, et, yün ve vücudun tamamı türlü amaçlar için kullanılabilir haldedir. Aynı zamanda bu hayvanlar ritüel sembolüdür. Koyun ve keçiler daha sonra sırasıyla iyi ve kötünün birer metaforu haline gelir. Kurbanlık kuzuya veya – Hårga topluluğunda olduğu gibi – şeytana (keçi) dönüşür. Ayı ise gücün temsilidir. Antik Yunan döneminde olduğu gibi Nors mitolojisinde de güçlü kahramanlar öldürdükleri hayvanın postunu üzerlerine giyerler. Ayı postunu üzerine giyen güçlü savaşçı veya kahramanlara ise Berserk adı verilir. Christian yakılmadan önce ayı postu içine yerleştirilmesi de onu eril gücü bakımından Berserk ilan etmelerinden dolayı gerçekleşir.

THE TOWER (Kule)

Ättestupa sırasında aşağıya atlayan iki yaşlı görülür. Ättestupa, intihar uçurumlarına verilen bir isimdir. İnsanlar yaşlanıp ölmeyi beklemek yerine ruhları henüz kötüleşmeden hayatlarına son verirler. Ölenlerin isimleri yeni doğan bebeklere verilir. Bu da yaşam döngüsünü (ouroboros) temsil eder. Bu ritüelleri simgeleyen tarot kartı ani değişim, yıkım ve dramı haber eder. Kuleden aşağı düşenler, yorgun düşüncelerin yarattığı zindandan çıkarak özgürlüğe kavuşmayı simgeler. Kule bütünüyle eril bir yapıdır (fallus). Nors tarot destesindeki bu kartta Bifrost görülür. Dünyalar arası yolculukta kullanılan gökkuşağı görünümündeki bir köprüdür. İntihar eden yaşlıların dünyalar arası yolculuklarını buradan anlayabiliriz.

5) THE SUN (Güneş)

Tablonun bu son epizodunda görülen güneş şeytansı bir surata sahiptir ve Maypole çevresinde dans eden kızları izlemektedir. Canlılığın distopik ve ürkütücü tarafını gösteren en iyi temsilidir. Güneşin bağlantılı olduğu tarot kartı canlılık, başarı ve eğlenceyi simgelediği gibi karttaki ayçiçekleri de tapınmayı simgeler.

THREE OF CUPS (Kupa Üçlüsü)

Kızlar Maypole etrafında dans etmektedirler. Aralarında dans eden ve enstrüman çalan insan iskeletleri görülür. Bu iskeletlerin aslında ölenlerin ruhlarını temsil ettikleri anlaşılır. Tensel olarak var olmasalar da yaşayanların eğlencelerine tinsel olarak özgür bir biçimde katılırlar. Maypole dansını temsil eden tarot kartının anlamı arkadaşlık, topluluk, eğlence ve kutlamadır. Yaşamdaki dönüm noktalarına özgü kutlamaların ve ruhsal yenilenmenin habercisidir. Bu kartın çiziminde dans eden genç kadınlar görülür. Maypole çevresinde dans eden kadınlar ile paralel bir durum söz konusudur.

Maypole çevresinde yapılan dans köken olarak Paganların doğurganlık tanrı ve tanrıçalarını onurlandırmak için gerçekleştirdikleri bir ritüeldir. Fallik bir yapı olan direğin baş kısmı rahim ve yumurtalıkları temsil eder. Filmde yer almayan fakat asıl gelenekte gerçekleşen direkten sarkan kurdelelerin dans edenlerin bellerine bağlanması ise bir bakıma tanrı ve tanrıçalar ile aralarındaki göbek bağını simgeler. Fallus ve rahimin buluşması ile göbek bağlarına sahip dans eden sadık paganların doğumu gerçekleşir. Midsommar filminde yumurtalıkları simgeleyen dairelerin içlerinde birer rune (rün) vardır.

TEIWAZ ()

Maypole direği görünüşü itibariyle Tanrı Tyr ile bağlantılı olan Teiwaz rününe benzemektedir. Bu rün erkeksi doğa, adalet, otorite, kurban ve yasa kavramları ile ilişkilidir. Fallik bir yapının bağlantı kurduğu rün yine kendisi gibi eril bir anlam taşımaktadır.

RAIDO ()

Yolculuk ve hayat dansı kavramlarını içeren bu rün yumurtalıkları temsil eden dairelerden birinin içine yerleştirilmiştir. Maypole çevresinde yapılan ritüel dansı, hayat dansı anlamını taşıyan rün ile ilişkilendirilmiştir. Hayat dansına ek olarak yolculuk kavramı da bu dans yapılırken yaşadıkları içsel ve evrenler arası yolculuğa bir göndermedir.

FEHU ()

Filmin çoğu sekansında görülen bu rün Tanrıça Freyr ve Freyja ile bağlantılıdır ve rün, umut, mutluluk, güç, bolluk kavramlarını barındırır. Freyr; yağmuru, güneşin ışığını ve tarım ürünlerini yönetirken kardeşi Freyja ise aşk tanrıçası olarak bilinirdi. Yani iki kardeşten birisi doğanın doğurganlığı ve bereketi ile ilgilenirken diğeri insanların doğurganlığı ile ilgilenirdi. Bu yüzden de bu rünün bağlantılı olduğu tanrı ve tanrıça bu iki kardeş olarak seçilmiştir. Doğa ve insanın doğurganlığı ayrı ayrı düşünülmemiştir. Rün aynı zamanda bereketin simgesi olan süt ile de bağlantılıdır.

  • Nourishment (Besin): İneğin sütü
  • Well-being (Refah): Uygun beslenmenin sonucu
  • Fertility (Bereketlilik / Doğurganlık): Çocuk doğurma – Süt üretimi

Yukarıda da bahsettiğim gibi İskandinav halkı için doğurganlık ve bereket yalnızca insan özelinde gerçekleşmez. Midsommar filminde de sık sık bu rün ile karşılaşmamızın sebeplerinden birisi de Christian karakterinin Hårga köyünde bulunma amacının, sütünü üretmesi ve tohumlarını topluluktan olan bir genç kıza verecek olmasıdır. Genel hikayenin içine sızan bu durum Fehu rününün kullanımını daha net açıklamaktadır.

YGGDRASIL Dallarında Dokuz Diyarın Gezgini: Dört Geyik

Yggdrasil, İskandinav mitolojisinde tüm diyarların içinde birbirleri ile bağlantılı olduğu ve tüm bu diyarları koruyan devasa dişbudak ağacının ismidir. Mitolojiye göre Tanrı Odin dokuz gün ve gece boyunca bu ağacın dallarına asılıp rünlerin sırlarını öğrenmiştir. Ağacın dalları arasında dört geyik dolaşır ve ağacın tomurcuklarını yer. Aynı zamanda bu geyikler dört rüzgarı temsil eder. Filmde yer alan duvar resimlerinden birisinde ağaç dallarına asılmış kanlar içinde dört geyik görülür. Bu dört geyik ve dört rüzgar Hårga köyüne Pelle’nin peşinde gelen kurbanlardan başkası değildir. Her geyik yani her rüzgar bir karakter ile bağlantılıdır. Rüzgarlar ikiye, ardından kendi içlerinde tekrar ikiye ayrılırlar.

Josh, sakin ve diğerlerine kıyasla daha sessiz ve gözlemci olduğu için Dainn rüzgarını; Mark, bilinçsizce ve umursamazca hareket ettiği için Dvalinn rüzgarını; Dani, May Queen seçildiği ve histeri krizleri şeklinde gelen ağlama ataklarının sesliliği nedeniyle Duneyrr rüzgarını; Christian ise ayı postu içine yerleştirildiğinde katatonik bir halde olsa da duvar çizimlerinde acı çekerek bağıran ayı tasvirinin öznesi olduğundan Durapror rüzgarını temsil eder.

Birer Arketip Olarak Karakterler ve Nesneler Üzerinden Rünler

PELLE – FEHU ()

Pelle’nin tuniğine işlenen bu rün, başkalarını, kendimizi ve koşullarımızı kontrol etme yeteneğini sembolize eder. Açılış sekansında görülen tabloda Pelle’nin diğerlerini flüt çalarak Hårga köyüne getirmesi ve Dani’nin köyde kalmasını sağlaması bu sembolün somut olarak filmde karşımıza çıktığı anlardandır.

SIV – ANSUZ  ()

May Queen’i seçen ve Hårga‘nın anaerkil (matriarchal) düzeninin en yüksek rütbelisi olan Siv’in üzerindeki tunikte görülen Ansuz rünü, liderlik, önsezi ve tanrılar ile ataları temsil eder. Topluluğun lideri olan Siv, önsezileri ile Dani’nin May Queen olacağını anlar ve onunla gerek kendisi gerek çevresindekiler, daha özel bir biçimde ilgilenirler.

JOSH – HAGALAZ ()

Josh, Rubi Radr kitabını almadan önce ayakkabısının üzerinde bir markanın logosu şeklinde Hagalaz rünü ters olarak görülür. Rünlerin ters olarak görülmesi anlamlarını da aynı şekilde karanlık olarak göreceğimizi haber verir. Bir sonraki sahnede olacaklar için bir ipucu niteliği taşır. Ters olarak gördüğümüz bu rün, zorluk, acı, hastalık, kayıp gibi olumsuz olguları temsil eder.

CHRISTIAN – TEIWAZ / ALGIZ (/ )

Christian, Maja ile yaşadığı cinsel ritüelden önce tuniğinin işlemesinde bu rünler görünür. Teiwaz rünü daha önce Maypole direğinin fallik yapısından söz ederken Tanrı Tyr ile bağlantısından ve erkekliği temsil ettiğinden bahsetmiştik. İlk defa gördüğümüz bir rün olan Algiz ise saklı tehlike ve uyarıyı temsil eder. Başkalarının o kişiyi kullanacağını, ahlaksız ve yanlış olduğunu düşündüğü kişilerle ilişki kuracağını öngörür. Christian’ın yanlış olduğunu düşündüğü Maja ile cinsel olarak birlikte olması ve bu birliktelikten sonra kurban edilmesi rünün öngörüsünü doğrulayan olaylar dizisidir.

DANI – RAIDO / DAGAZ (/ )

Bu iki rün, Dani üzerinden filmin ve Dani’nin hikayesinin birer özeti olarak görülebilir. Dani özelinde ters olarak görülen Raido rünü, ölüm, uyumsuzluk ve sanrıyı temsil ederken Dagaz rünü ise düz anlamı olan saflığın zıt anlamını temsil eder. Gün ışığı sembolü haline gelen Dagaz rünü, Gün ortasının ya da yaz ortasının (midsummer) habercisidir. Metaforik olarak karanlık bir dönemden gün ışığına dönüşü simgeler.

YELLOW HOUSE (SARI EV) – DOUBLE SOWULO (ÇİFT SOWULO) ()

Zafer, başarı ve tanrının gazabını haber eden bu rün meşaleler ile kurbanların yakıldığı sarı evin duvarlarında karşımıza çıkar. Tarot kartlarından Güneş kartı ile bağlantılı olan bu ründen, meşalelerin aslında güneşi simgelediğini anlarız. Kurbanların kendilerini tanrılarına sunarak sahte bir zafer yanılgısı içerisine düştükleri de görülür.

YEMEK MASASI – OTHILLA ()

Filmin ilk sekanslarında aerial shot ile düz açıyla görülen masa ilerleyen sekanslarda olayların rengini kaybetmesi ile beraber ters açı aerial shot ile karşımıza çıkar. Hikayenin değişime uğraması ile kamera tekniğindeki paralel değişim masanın temsil ettiği rünü de değişime uğratarak bambaşka anlamlar çıkarmamızı sağlar. “Miras”, “komün düzeni” rünün düz görünüm anlamları iken; “kölelik, karma, evsizlik” gibi kavramlar rünün ters görünüm anlamlarıdır. Miras kavramı filmde elbette maddi açıdan değil, Ättestupa ritüeli sonrası kendini kurban edenlerin isimlerinin yeni doğanlara verilmesi gibi manevi bir açıdan ele alınmıştır.

ÄTTESTUPA’nın Yıllanmış Kan ile Yıkanan ve Yıkılan Taşı

Kendilerini kurban etmeden önce avuçlarını keserek kanlarını kutsal gördükleri rünlerin üzerlerine oyulmuş taşa süren yaşlıların intihar etmeden önce bu taş ile bir çeşit büyü yapmalarının bir sebebi vardır. Taş üzerine oyulmuş rünlerin anlamları hem gerçekleştirecekleri Ättestupa ritüeli hem de filmin hikayesi üzerine ipuçları taşır.

Dokuz rakamının kutsallığı sebebiyle taş, 9×9 karelaj sistemi ile bölünerek rünler oyulmuştur. Rünlerin karşılıkları ise;

  • GEBO ( ) : Armağan
  • RAIDO ( ) : Yer değiştirme, yolculuk (Dani)
  • TEIWAZ ( ) : Onur, kendini kurban etme (Christian)
  • PERTH ( ) : Okültizm, gizem (Josh)
  • ALGIZ ( ) : Gizli tehlike, ilahi kayıp (Mark)

Rünlerin karşıladıkları anlamlardan dolayı her bir rün bir karakteri temsil eder. Dani‘nin ruhsal yolculuğu, Christian‘ın ayı postu içinde kurban edilmesi, Josh‘ın gizem peşinde iz sürerken hayatından olması ve Mark‘ın Hårga topluluğunun kutsal atalarının ağacına işemesi yani ilahi bir kayıp yaşaması tüm bu rünleri açıklar nitelikteki olaylardır. Tüm bunların yanında kendini kurban edecek olan yaşlı kadının kanını Raido ve Teiwaz rünlerine sürmesinin nedenleri, hayatının sona ereceğini, evrenler arası yolculuğunun başlayacağını bilmesi ve onurlu bir şekilde kendini tanrı ve tanrıçalarına kurban olarak sunması şeklinde düşünülebilir. 

Dokuz Evrenin Duvarlarındakı Resimler

İsveçli ressam Ragnar Persson öteki dünyaya ait çalışmalar yaratırken ayrıntılı çizim teknikleri kullanır. Bu yüzden de Midsommar filminin içeriğindeki duvar resimlerinin çizeri kendisi olmuştur. Midsommar‘da tuhaf, kanlı, rahatsız edici ve ritüelistik çizimlere imza atar. Film İsveç’te geçer ve görünüş itibariyle “sun-drenched” (bol güneş alan / güneşli) sıfatına uyduğundan dolayı resimler de bu atmosferi yansıtır. Ek olarak çizimler folk-horror türüne de yakınlaşır. Ari Aster‘in ilk filmi olan Hereditary‘de görülen dollhouse / bebek evi sembolik bir anlam taşımaktadır ve benzer bir sembolik anlamı Midsommar filminde de duvar resimleri taşır. Fakat Hereditary filmi ne kadar art-house türüne ait görünüyorsa Midsommar filmi de bir o kadar folk-horror türüne ait görünür. 

Maypole çevresinde dans eden kızların çizimi, May Queen topluluğunun doğurganlığı, yenileme ve iyi talih getirme görevinin, doğanın elementlerini uyandırmasının temsilidir. Dans eden kızların yüzleri huzursuz bir ruh hali yansıtacak şekilde çizilmiştir. Elbiselerinin arkasındaki sonsuzluk sembolü ise bu ritüellerin tensel veya tinsel olarak sonsuza dek süreceğini göstermektedir. 

Ättestupa ritüelinde kendilerini kurban eden insanların olduğu çizimde Rosemåling kurbitsleri göze çarpar. Kurbitsler İsveç kültüründeki folklorik bir sanat dalıdır. Doğanın doğurganlığını temsil ederler. Rosemåling sanatçıları genellikle yaz aylarında çiftçi olarak çalışırlar. Norveç lehçelerinde “rose” farklı anlamlara gelir ve bu sözcükte geçen “rose” kelimesinin “rosut” sözcüğüden geldiği düşünülebilir. “Rosut” kelimesinin anlamı, farklı renklerde benekleri olan bir ineği ifade eder. Filmde sıkça kullanılan ve görülen ineklere ve doğurganlığa bir göndermedir.

Gözleri bağlı ve meşale taşıyanların görüldüğü çizim filmde doğrudan gösterilmeyen fakat Ättestupa‘dan önce gerçekleşen bir ritüeli temsil eder. Bu ritüelde meşaleleri taşıyanlar ateş hala yanarken geriye dönerlerse bu iyiye işaret olarak algılanırdı. Özellikle yılın geri kalanında umut verici işlerin olacağı anlamına gelirdi. Bu insanların gözlerinin bağlı olması ve kan aktığının görülmesi ise eski zamanlarda münzevilerin gözlerini oyduklarına olan inancın bir göstergesidir. Eski Yunan yazınından bir karakter olan Oedipus‘un gözlerini oyması ve sonrasında bilgeliğe ulaşması örnek olarak gösterilebilir. 

Meşale taşıyan çıplak dokuz kadın çizimindeki ritüel de filmde yoktur fakat insan sayısına ve meşalelere bakılarak filmin son sekansındaki katartik olay ile bağlantı kurulabilir. Arkada görülen yanan güneş ise yanan sarı evi temsil eder. Christian ve Maja‘nın gerçekleştirdiği cinsel birleşme / doğurganlık ritüelinin çiziminde yanlarında duran kadınlar filmdeki kadınlara oranla daha az sayıda ve giyiniklerdir. Christian ile Maja‘nın üzerinde görülen sembol ise yaşam döngüsünü temsil etme ihtimali yüksek bir semboldür. Ateşli sonu gösteren yanan ayı çizimindeki ayı, ataların ruhu olarak kabul edilir. Berserkler Odin‘e yakınlaşmak için ayı postu giyerler. Filmde görülen sonda Dani‘nin gülüşünün aksine ayının ifadesi daha acılıdır. 

SON SÖZ

Aster‘in Midsommar’ı, ilk filmi Hereditary‘de olduğu gibi kafa travmaları ile süslü, gallows humour (darağacı mizahı / kara mizah) ile bezeli, 3-strip technicolor ile aydınlık bir korku filmi. Yaşanan durumlar ile kullanılan mekanların rengi arasında kurulan diyalektik ve renk cümbüşü hezeyanları en güzel peri masalını kan dolu bir fıçıda yıllandırmış etkisi yaratırken çirkin estetiğinin temsilcisi post-mortal fotoğraf sanatçısı Joel Peter Witkin ile de eterik bir bağ kuruluyor.

Zihnimize eski bir Viking idam şekli olan Blood Eagle (Kan Kartalı) biçimi aldırırken Lazarus refleksinden de mahrum bırakmayan Midsommar filmini anlatmak, anlamaktan daha zor. Kutsalın, daha ilerisinde de kutsalın varlığının sorgulanması Aster‘in her zaman izleyiciyi rahatsız ederek sorgulamaya zorunlu tuttuğu kavramlar. Sorgunun bittiği nokta ise Ättestupa tepesinden canlı olarak inebilenlerin buluştuğu yer. 

Berfin Tutucu

Bir Cevap Yazın