Sinemaya adanmış bağımsız bir internet sitesi olarak yukarıdaki başlık bizim için çok önemli, özellikle ikinci yarısı. IFFR‘yi 2021’de ilk kez online olarak takip etmeye başladığımızda festivali kendi mekanında ziyaret edebilecek miyiz diye düşünmüş, pek de umutlu bakmamıştık bu ihtimale. Ne var ki IFFR, iki yıllık çevrimiçi festival sürecinden sonra 2023’te seyircileri ve basın mensuplarını tekrar fiziksel ortamda karşılamaya hazır olduğunu duyurduktan sonra, biz de tabiri caizse gözümüzü kararttık. Sonuç olarak şu an akreditasyonumuz cebimizde, Rotterdam‘dayız ve kronolojik açıdan Sundance ile birlikte 2023’ün ilk iki festivalinden biri olması bakımından büyük önem arz eden bu sinema coşkusunu olabildiğince sizlerle paylaşmaya çalışacağız.

Hem Rotterdam‘ın genelinde, hem de IFFR‘nin devasa etkinlik binasında müthiş bir festival hareketliliği mevcut. Bina girişinde size yardımcı olmaya hazır birçok masa ve tabii ki festivalin hediyelik eşya standı sizi karşılıyor, bu sene broşürler ve bu yazıdan da gördüğünüz gibi festivalin afişi çok eğlenceli olmuş, meşhur kaplan / Tiger kavramını ve logosunu hem karikatürü andıran bir üslupta, hem de karikatürize etmeden, saygınlığını koruyarak çizmiş merkezi Hollanda’da bulunan 75b Grafik Stüdyosu (web). Bu afişle ve versiyonlarıyla Rotterdam’ın birçok bölgesinde karşılaşmak mümkün. Geçtiğimiz yılın ortalarında IFFR‘de büyük çaplı bir ekip değişimi yaşanmıştı, duayen festival direktörü Vanja Kaludjercic ekipten ayrılan bazı çalışanlar tarafından eleştirilmişti ancak bu seneki film seçkisine baktığımızda gerek çeşitlilik gerekse her anlamda fırsat eşitliği düzlemlerinde çok iyi bir sınav verilmiş gibi görünüyor.

Festival ekibi yine çok renkli ve ufuk açıcı, devasa (yaklaşık 450 film) bir seçkiyle karşımızda: The Whale (Aronofsky), Where The Wind Blows (Yung), Superposition (Lyngbye), Saint Omer (Diop), Showing Up (Reichardt), No Bears (Panahi), The Eternal Daughter (Hogg), Godland (Palmason), EO (Skolimowski) gibi merakla beklenen filmler Limelight kategorisi altında gösterime giriyor. Geçen yılın en çok konuşulan filmlerinden Aftersun da festivalde gösterimde. Ayrıca Türkiye’den çok ses getiren Kurak Günler yine festivalin Limelight bölümünde yerini almış durumda. Festivale yine ülkemizden Fırat Özeler “Kavur” ile, Melisa Önel ise “Aniden” adlı filmleriyle katılıyorlar.

Bunlar dışında ünlü anime üstadı Mamoru Oshii‘den I Can’t Stop Biting You adlı bir vampir komedi-güzellemesi, Endonezya’nın süper kahraman filmi Sri Asih, 2018’de IFFR seyircisini Night is Short, Walk On, Girl animesiyle büyüleyen Yuasa Masaaki‘nin en yeni animesi Inu-Oh, 88 yaşındaki üstad Jan Svankmajer‘den Kunstkamera ve Çin, Filipinler, Fransa, İran, Brezilya, Hollanda, ABD, Hong Kong, Lübnan, İsveç, Hindistan, Sri Lanka gibi çok çeşitli ülkelerden keşfedilmeyi bekleyen daha onlarca cevher IFFR programında yerini almış bulunuyor. Festivalin açılış filmi ise ünlü Norveçli ressamın hayatını beyazperdeye taşıyan Munch. Yapımın yönetmen koltuğunda, yine Norveç doğumlu usta bir isim, yönetmen Henrik Martin Dahlsbakken bulunuyor.

Festivalde ayrıca Yuasa Masaaki‘ye ayrılmış özel bir bölüm de bulunuyor, Japon yönetmenin yaklaşık 5’er saatlik Keep Your Hands Off Eizouken! ve The Tatami Galaxy adlı animeleri de dahil olmak üzere toplamda 11 filmini izlemek, üstüne de yönetmenle yapılacak söyleşiye katılmak mümkün. Festival broşürüne yazdığı giriş yazısında direktör Vanja Kaludjercic, IFFR sayesinde tüm Rotterdam’ın filmler, söyleşiler, enstalasyonlar ve özel performanslar sayesinde tam bir festival atmosferine büründüğünden, izleyicilerle tekrar yüz yüze, salonlarda buluşmanın keyfinden bahsediyor. Bu saptamalara katılmamak pek mümkün değil. Biz de izleme maratonumuza The Whale ve Superposition ile başladık, Munch ve daha niceleri ile devam edeceğiz. Önümüzdeki günlerde festival filmleri hakkında kaleme alacağımız eleştiri yazılarını sitemizde bulabilirsiniz. Herkese bol filmli, bol festivalli bir 2023 dileyerek şimdilik noktalayalım.
