“DVD dönemi bitti yerine Blu-ray geçti”, “günümüzde sinemanın nabzını dijital platformlar tutuyor”, veya “sinema sinemada izlenir”, artık ne dersek diyelim, Avrupa ve ABD’de DVD – Blu-ray piyasası son derece aktif. Elbette sermaye pastasında en büyük dilime sahip değil ama en azından saygı gören, üretken ve yenilikçi bir piyasa. İster koleksiyonculara ister genel kitleye hitap etsin, ev sineması kış döneminde biraz daha aktif. Yayımlanan tüm filmleri takip etmek zor demeyeceğim, neredeyse imkânsız bir görev, o nedenle biz de dikkatimizi çeken filmler arasından bir seçki yapmakla yetindik.
İlk durağımız İngiltere’nin Criterion’u olarak adlandırabileceğimiz (aslında içerik / ekstralar açısından Criterion’dan çok daha ileride) Eureka Video ve tabii ki onun Amiral Gemisi, usta yönetmenlerin filmlerine, bizzat restore ederek yer verdikleri (adı üstünde) Masters of Cinema serisi.
Der Golem
Alman dışavurumculuğunun en önemli temsilcilerinden Der Golem ile başlayalım. Hem bizi en çok heyecanlandıran edisyon olması, hem de daha birkaç gün önce, 18 Kasım’da piyasaya çıkması nedeniyle, 2020 yılında, yani bir ay içinde tam 100 yaşına basacak olan bu önemli klasik eser, ilgiyi fazlasıyla hak ediyor.

Carl Boese ile Paul Wegener’in ortaklaşa yönettiği film, aslında Wegener’in üçüncü “Golem” denemesi. İlk ikisini 1915 ve 1917 yıllarında çeken yönetmen, sonuçtan memnun olmadığı için 1920’de bir üçüncüyü çekmeye soyunur ve böylece üzerinden tam 100 yıl geçmesine rağmen hala büyük keyifle izlenen ve beğenilen bir başyapıt ortaya koymayı başarır.
16. yüzyılda, Prag’da geçen öykü, bölgede yaşayan Musevileri kıyımdan kurtarsın diye kilden kocaman bir canavar yapan bir hahamın başından geçenleri anlatıyor. Golem denilen bu güçlü dev Musevileri koruyor ancak başkaları tarafından kişisel amaçlar için kullanıldığında, zarar ve yıkımdan başka bir sonuç çıkmıyor ortaya.

Yapıtın esinlenildiği kitabın / senaryonun yazarından da kısaca bahsetmemiz gerek; Henrik Galeen. Kendisi aynı zamanda F.W. Murnau’nun 1921 tarihli başyapıtı Nosferatu’nun, ayrıca The Man Who Cheated Life (1926) ile A Daughter of Destiny (1928) filmlerinin de senaryolarını kaleme almış son derece başarılı bir yazar.
Filmde aşağıdaki görseldeki gibi, daha sonraları Frankenstein (1931) ve hatta Con-Air (1997) gibi filmlerde bile taklidini görebileceğimiz sahnelerin müsebbibi de yine Henrik Galeen. Tabii kendisi bu sahneyi Shelley’nin başyapıtı olan 1818 tarihli Frankenstein’dan mı aldı orasını bilemeyiz.

Eureka Video’nun Masters of Cinema – MoC serisinden #213 sırt numarasıyla yayınladığı versiyon, ekstra özellikler ve restorasyon açısından çok başarılı görünüyor, görüntü kalitesini Blu-ray elimize ulaştığında değerlendirecek ve sizlerle paylaşacağız.
Ekstraları biraz kısaltarak İngilizce bıraktık, zira ne yazık ki diskin hiçbir yerinde Türkçe altyazı bulunmuyor.
- Presented in 1080p from a 4K dig. restoration of the original negatives
- Original German inter-titles with optional English subtitles
- Option of THREE scores by Stephen Horne, Wudec and A. Shkurtaj
- Brand new and exclusive audio commentary by Scott Harrison
- Brand new and exclusive video essay by critic David Cairns
- Brand new and exclusive video essay by filmmaker Jon Spira
- The Golem [60 mins] The US version of the film, also fully restored
- A collector’s booklet featuring new writing on the film by S. Harrison
- A video piece highlighting the differences between the domestic and export negatives
Satın alınabilecek mecralar:

Aslında gümrüğe takılması durumunda gümrük işlerini bile sizden aldığı cüzi bir ücret karşılığında hallettiği için bu ürünü Amazon’dan almanızı önerirdik ancak 18 Kasım’da piyasaya çıkan Blu-ray’e herkes saldırdığı için şu an Amazon “şimdi alın, bir veya iki ay içinde gönderelim” diyor. Yurtdışı DVD piyasası hareketli derken bunu kast etmiştik biraz da, 1920 yapımı bir filmin DVD’si çıkıyor ve Amazon’da 5 günde tükeniyor.
Fritz Lang – MoC
Eureka Video ve Masters of Cinema demişken bu firmadaki Fritz Lang hareketliliğinden de bahsetmek gerek. Daha doğrusu sinemanın köşe taşlarından Metropolis’in (1927) yaratıcısı üstad Lang’ın ABD’de çektiği filmlerin Eureka tarafından teker teker yayınlanması meselesinden.

Human Desire (1954), The Woman in The Window (1944) ve Ocak 2020’de yayınlanacak olan Cloak and Dagger (1946). Bu üç film de kesinlikle birer film noir güzellemesi ve doğal olarak Fritz Lang gibi bir ustanın elinden çıkmış, Eisenstein’ın terimiyle yüksek film duyumuna sahip üretimler. Ancak sanatsal yönlerinden çok, macera yönleri ağır basıyor ve yapıları gereği, ağır ilerleyen filmler. Kara film tutkunu değilseniz kolay bir seyir sunmuyorlar. Öte yandan bir Fritz Lang completist’i için elbette bu filmlerin MoC versiyonlarını kaçırmamak gerek.

Carlotta Films – Ozu & Donnie Darko
Fransız Carlotta şirketi ise geçtiğimiz günlerde iki önemli set çıkardı: Üstad Yasujiro Ozu’nun 20 filminden oluşan büyük bir set, bir de Donnie Darko (2001) filmine özel bir set. Ozu seti özellikle önemli çünkü sinemayı ve Dünya’nın dört bir yanındaki önemli yönetmenleri derinden etkilemiş olan bu Japon yönetmene adanmış o kadar az set var ki. Çoğu da sadece 3-4 Ozu filminden ibaret.

Ozu ile ilgili en önemli efsanelerden bir tanesi, 1950’lerde, sinema öğrencilerinin ve eleştirmenlerin, Ozu’nun filmlerindeki büyüklüğü, ustalığı ve yeniliği, insanlarda uyandırdığı yücelik duygusunun sebebini anlamak için filmlerinin başına oturup her bir sahneyi ölçmüş olmaları. Oldukça komik aslında, bazı araştırmacılar, Ozu’nun büyüklüğünün, filmlerindeki her bir sahnenin süresinin birbirine eşit olmasından kaynaklandığını düşünecek kadar ileri gitmişlerdi. Zaten ölçümlerde tam bir eşitsizlik çıktı, elbette böyle biçimsel bir olgunun, içerikle ilgili olumlu bir getirisinin olabileceğini düşünmek, abesle iştigal.

Efsaneleri bir tarafa bırakalım, yönetmenin sadece Japon sinemasında değil, Dünya sinemasında da son derece önemli bir noktada olmasının sebebi, elbette kendisinden başkası değil. Aldığı eğitimin yanısıra sinema diliyle konuşması ve düşünmesi, kültürel birikimi ve en önemlisi, olağanüstü bir sanatçı olması.

Söylediğimiz gibi Ozu’nun Carlotta öncesinde 2000’lerin ortasında çıkmış bir seti vardı ama hemen tükenmişti, sonrasında ise en yakın tarihli DVD edisyonları BFI’ın tek tek çıkarttığı filmler. Dolayısıyla Ozu’nun 20 filmine birden güzel ve zengin içerikli bir set içinde ulaşmak oldukça çekici.

Carlotta firmasının, kısa sürede tükenmesi muhtemel diğer edisyonu da Donnie Darko özel seti. Setin içinde 200 sayfalık bir kitap ve dünya kadar ekstra var ancak ne yazık ki tüm bunlar Fransızca. Filmi çok seviyorsanız bu bir engel değil elbette, sonuçta oldukça güzel ve limitli bir set. Filmi izlediğimde pek etkilenmemiştim, dolayısıyla film üzerine fazla bir şey söyleyemeyeceğim, sevenlerinin bu seti kaçırmaması gerektiği dışında.

BFI (British Film Institute)
BFI da yine bu kış dönemini son derece üretken geçiriyor, 10’a yakın yeni yayını, bir o kadar da ön siparişe açtığı ürünü var. Biz şimdilik sadece üç filmle ilgileneceğiz. Ön sipariş DVD’lerine belki başka bir yazıda değiniriz. BFI İngiltere’nin önde gelen saygın sinema firmalarından elbette, ev sineması alanında da çok ileride. Yayınladığı filmler de genellikle hep sinema tarihinde önemli yere sahip, usta yönetmenlerin elinden çıkmış yapımlar. Yukarıda söylediğimiz gibi Ozu filmleri tek tek alınacaksa mutlaka BFI yayınları tercih edilmeli.
Bahsedeceğimiz ilk film Milos Forman’a ait, meşhur müzikal Hair (1979). Müzikal izlemeyi sevmeyen biriyseniz izlemenizi şiddetle öneririz çünkü müzikallere bakışınızı değiştirebilecek güce sahip, inanılmaz orijinal bir yapım. BFI filmi elden geçirerek restore etmiş ve doğal olarak bu mini-DVD seti tam anlamıyla ekstra içerik patlaması yaşıyor.

İkinci sırada başka bir usta yönetmen var; John Huston ve artık efsaneleşmiş filmi Moulin Rouge (1952). Başrolünde boyunu aynalarla kısa gösterdikleri José Ferrer’in yanısıra Zsa Zsa Gabor ve Suzanne Flon gibi dönemin öne çıkan oyuncuları yer alıyor. Filmin bir başka (en azından benim için) önemi de, ressam Henri de Toulouse-Lautrec’in hayatını konu edinmesi. Gerek oyunculuklar, gerekse ressamın hayatıyla paralellik oluşturan karanlık atmosferi nedeniyle kesinlikle izlenmesi gereken bir başyapıt.

Son olarak BFI’ın “Flipside” olarak adlandırdığı, yani gölgede kalmış, zamanında hak ettiği yeri bulamamış veya hor görülmüş bazı film ve belgesellere yer verdiği DVD serisinin son üyesi var: Legend of The Witches & Secret Rites. 1970’lerin başından, unutulmuş iki film. Yönetmen koltuğunda Malcolm Leigh’in oturduğu Legend of The Witches (1970) aslında bir belgesel, yarım asır öncesinin İngiltere’sinde hemen X yani +18 olarak derecelendirilen ve pek izlenmeyen yapım, restore edilmiş haliyle BFI arşivlerinden evimize konuk oluyor. Belgeselde bu tür inanışlara sahip kişilerin tarikatlarına, nam-ı diğer cadılar meclisine yeni üye alımı için yapılan ayinlerden tutun da modern dünya cadılarının uğraşlarına kadar yüzeye çıkmamış birçok bilgi ve belgeye yer veriliyor. DVD elimize ulaştığında daha ayrıntılı bir tanıtım yapabilmeyi umuyoruz.

Derek Ford imzalı Secret Rites (1971) ise kurguyla belgeseli karıştıran bir yapıya sahip. Aklımıza This is Spinal Tap (1984) gibi kendisini ciddiye almayan, uydurma belgeselleri yani mockumentary’leri getiren yapım, 47 dakikalık kısa süresine rağmen oldukça ilgi çekici gözüküyor. Bekleyip göreceğiz.
Satın alma seçeneklerinin en başına BFI’ın kendi sitesini koyalım, zira bu yoldan satın alırsanız BFI’ın yapacağı restorasyonlara, araştırmalara, özel gösterimlere vs. maddi ve manevi destekte bulunmuş oluyorsunuz. Ayrıca sitedeki sinemayla ilgili güzelliklere / hediyeliklere de bakmayı ihmal etmeyin deriz.

- British Film Institute – BFI Shop
- Hair – Amazon UK
- Moulin Rouge – Amazon UK
- Legend of The Witches & Secret Rites – Amazon UK
Arrow Video
Yazımızın son ayağını ise ev sineması sektöründe son derece önemli bir yere sahip olan Arrow Video oluşturuyor, şirketin sanat cephesine daha yakın duran Arrow Academy uzantısını da unutmadan tabii.

Arrow için ne denebilir ki, çoğunlukla B-movie türüne yakın dursalar da, 1980’ler ve daha öncesinin gizli cevherlerini keşfetmek isteyenler için Arrow Video kesinlikle biçilmiş kaftan. Son dönemlerde Mario Bava ve Hideo Nakata gibi yönetmenlerin filmleri için de çok kısa sürede “sold out” olan setler çıkarttıkları için artık sadece 1980’ler ve öncesi Amerikan filmleriyle değil, çok daha geniş bir yelpazeyle ilgileniyor ve üretim yapıyorlar diyebiliriz.
Son dönemde çıkarttıkları ve çıkacak olan özel DVD setlerini (Amazon linkleriyle birlikte) kısaca hatırlayalım:
- Macabre Visions: The Films of Mario Bava
- The Hills Have Eyes Part 2
- Nightbreed
- An American Werewolf in London
- Robocop
- The Vengeance Trilogy (Çıkış tarihi: 9 Aralık 2019)

Mario Bava setini sitemizde daha önce tanıtmıştık, gerçekten zor bulunur filmlerden oluşan değerli bir set ve bu durumun farkına herkes varmış olmalı ki, an itibariyle set satış dışı. Karaborsaya düşen set, orijinal çıkış fiyatının neredeyse üç katına denk gelen 120 sterlin civarına satılmaya çalışılıyor. Seti satın almak bu saatten sonra imkânsız gibi ama yine de bilgi edinmek isterseniz setle ilgili haber yazımıza buyurun.

The Hills Have Eyes Part 2 (1984) daha çok set özelliğiyle öne çıkıyor. Yani filmler elbette bu türü sevenler için harika ama daha da dikkat çekici olan, Arrow Video’nun, yönetmen Wes Craven’ın hem The Hills Have Eyes (1977) filmini, hem de devam filmini aynı şekilde, ayrı birer set olarak yayınlamayı seçmiş olması. Normalde tek set içinde iki film de bulunurdu. Her neyse, dediğimiz gibi türün sevenleri için iyi haber. İçinde posteri, tonla ekstra özelliği, kitapçığı ve özel kutusuyla sadece 20 sterlin.

Nightbreed (1990) filmini de daha önce sitemizde tanıtmıştık, set elimize birkaç gün önce geçti, izler izlemez değerlendirmesini yapacağız. Diğer önemli bir set de An American Werewolf in London (1981). Açıkçası ilk başlarda bu set pek ilgimizi çekmiyordu ancak fragmanına baktıktan sonra sinema kütüphanemizi karıştırınca film hakkında oldukça ilginç bilgilere ulaştık, örneğin Akademi Ödülleri kapsamında makyaj ile ilgili belirgin bir branş bulunmazken, bu filmden sonra, sırf bu filme “en iyi makyaj efekti” ödülünü verebilmek adına böyle bir kategori oluşturulmuş. Birçok açıdan kült statüdeki bu filmi de henüz izlememiş olsak da, öneriyoruz. Seti dayanamayıp aldık, en kısa zamanda izleyeceğiz.

Robocop (1987) benim şahsen çok hayranı olduğum bir kavram, bir sinema olayı değil ama yine de sevenleri için bu duyuruyu yapmayı borç biliyoruz, özellikle de setin çıkış tarihi tam olarak bu yazının sitede yayınlanacağı tarih olan 25 Kasım 2019’a denk geliyorsa. Set yine ekstralar açısından içi dolu turşucuk kıvamında, posteri ve kitapçığı, kartpostallarıyla birlikte sadece 20 sterlin civarında. Almayı düşünenler hemen alsın diyoruz, tahminen 15 gün içinde tükenebilir.

Son olarak önümüzdeki ayın dokuzunda piyasaya çıkacak olan bir başka Arrow Video setinden bahsetmek gerek; Koreli yönetmen Chan-Wook Park’ın meşhur üçlemesi The Vengeance Trilogy, kitapçık eksiğiyle de olsa inanılmaz zengin ekstralarla satışa sunulmayı bekliyor. Üstelik sadece 27 sterlin.
Setteki filmler:
- Sympathy for Mr. Vengeance (2002)
- Oldboy (2003)
- Lady Vengeance (2005)

Evet Avrupa DVD – Blu-ray sahnesinde durum aşağı yukarı böyle, daha Criterion’un İngiltere ve genel olarak ikinci bölgeye özel yayınladığı filmlerden, Powerhouse / Indicator şirketinin yıllardır devam eden Hammer Films koleksiyon setlerinden ve Night Tide (1961) olgusundan bahsedemedik bile. Herkese keyifli seyirler.