Nobel ödüllü ekonomist Paul Krugman kendi Master Class reklamına “Tuhaf bir çağda yaşıyoruz” cümlesiyle başlıyordu aylar önce, acaba şu anki pandemi durumunu tarif etmek için hangi sıfatları kullanıyordur, tahmin etmek çok zor. Evet olağandışı bir dönemden geçiyoruz, bu dönemi endişe verici kılan ise elbette bunun bir dönem mi; yoksa yaşanan toplumsal travma sonucu hastalığın tedavisi bulunduktan sonra bile yerleşmeye devam edecek değişikliklerin ilki mi olduğunu bilmediğimiz gerçeği.

Sinemanın durumundan ve karantina dönemindeki uygulamalarından bahsetmeye başlamadan önce, COVID-19 ile mücadelede ön cepheyi oluşturan doktorların ve tıp çalışanlarının ne kadar önemli, tarihsel ve yüce bir iş yaptıklarını, Dünya’nın bu hastalığa karşı verdiği topyekün savaşta en kritik noktada onların bulunduğunu hatırlatmak isteriz. Sonrasında da elbette her gün dışarı çıkarak hayatlarını tehlikeye atan, barış döneminde “normal meslek” sayılan kargo çalışanları, teslimatçılar, tamirciler, toplu taşıma çalışanları ve daha unuttuğumuz onlarcası. Demek istediğimiz, her ne kadar sürekli evde kalmak pek kolay olmasa da, bu karantina günlerini, asıl zorluğu her gün hastalıkla burun buruna gelerek kimlerin yaşadığını unutmadan geçirmekte fayda var. Ön cephede savaşanlara bir kez daha teşekkürler.
Sinema Salonlarının Durumu
Ülkemizde karantina günleri çerçevesinde sinemanın aldığı ilk kötü haber, REXX Sineması’nın kapanması oldu. Geçtiğimiz günlerde, yıllardır süren durgunluk ve son gelişmeler ışığında artık faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldığını açıklayan sinemanın kendi kirasını karşılayamayacak duruma geldiği de iddialar arasında. Sonrasında ise Beyoğlu cephesinden başka bir kötü haber geldi; ATLAS Sineması da kapanıyordu. Bu ikinci haber “aslında Atlas Sineması’nın bir sinema müzesine dönüştürüleceği” bilgisiyle biraz daha az üzücü bir hal alsa da, sinemanın kapanacağı gerçeği değişmedi. REXX ve ATLAS sinemalarıyla ilgili biraz daha ayrıntılı habere MedyaScope sitesinden ulaşabilirsiniz.

Bu iki haber Türkiye’de sinema seyircisinin giderek azaldığı, sinema sanatının karanlık sinema salonlarıyla değil, daha çok internetle veya bilgisayar hatta cep telefonu ekranlarıyla bağdaştırıldığı gerçekleriyle de geliştirilebilir ancak konumuzdan sapmayalım. Zira tüm Dünya’da olduğu gibi ABD’de de COVID-19 bağlamında sinemaların durumu pek farklı değil. Bunun en iyi göstergelerinden birisi de Criterion Collection ile Janus Films kardeş firmalarının bir araya gelerek ABD’deki bağımsız sinema salonlarının her birine 2500 USD ulaştırabilmek için bir kampanya başlatmış olması. Her iki firma da kendi kampanyalarına 25.000 USD bağışta bulunarak bu hareketi başlattılar, amaçları toplamda 500.000 USD’lik bağışa ulaşmak. Bağış sayfasına bu linkten ulaşabilirsiniz.

Fransa’da ise, ülke genelinde son derece büyük bir sinema salonu ağı bulunan CNC Sinemaları, genel karantinanın ilan edildiği 14 Mart 2020’den kısa süre önce gösterime giren tüm filmleri dijital ortamlarda ücret karşılığında gösterime sokma kararı aldı. Aralarında 1917 ve Invisible Man’in de bulunduğu 31 filmin (Fransızca) adlarına buradan ulaşılabilir. Buradaki bir diğer amaç da Fransa’da yasal olarak bir filmin sinema salonlarında gösterilmeye başlanasıyla DVD’sinin çıkması arasında en az dört aylık süre bulunması zorunluluğunu yumuşatmak, daha doğrusu bu süreyi kısaltmak.

Üçüncü olarak yine ABD’den, tüm dünyadaki sinema severleri memnun edecek başka bir haber geldi, 2002’den beri her yıl Nisan ayında yapılan Tribeca Film Festivali, bu yıl online / çevrimiçi olarak gerçekleştirilecek. Robert De Niro, yapımcı Jane Rosenthal ve eşi Craig Hatkoff tarafından kurulan festival, Manhattan’ın TriBeCa (isim Triangle Below Canal Street’in kısaltması olarak kullanıma girmiş) bölgesinde aktif olarak bağımsız filmlere yer veren, önemli bir etkinlik. Festivalin sitesine buradan ulaşabilirsiniz. Sitede henüz güncelleme olmamış bu yeni haberle ilgili ama takipte kalmakta fayda var.
Dijital Platformlarda Sinemasal Hareketlilik – Türkiye
Başlıktaki yanlış anlaşılma olasılığını ortadan kaldıralım öncelikle, dijital bir platformda sinema kavramından bahsedilemez, sinema, mümkünse sinemada izlenir. Şu sıralarda mümkün olmadığı için, yukarıdaki iki paragrafta bahsettiğimiz gibi, birçok festival veya sinema salonu, filmlerini dijital ortamda seyircilerle buluşturuyor.
Ülkemizde de ne mutlu ki bunun örnekleri var elbette, ilk olarak Başka Sinema’dan bir haber geldi, kurum blutv işbirliğiyle sinemada gösterime sokmayı planladığı filmleri, blutv üyeliği gerekmeden, belli bir ücret karşılığında (bilet alır gibi: yaklaşık 20 TL) 8 Nisan 2020’den itibaren beğeninize sunuyor. Bu yazının yayınlandığı gün (9 Nisan 2020), The Kindness of Strangers, The Specials ve Le jeune Ahmed gibi festivallerde beğeni kazanmış yapımlar gösterilecek. İlerleyen günlerle ilgili film akışına Başka Sinema veya BLUTV bağlantılarından ulaşabilirsiniz.

Diğer bir haber de Covid-19 pandemisi yaygınlaşmaya başladığında 39. İstanbul Uluslararası Film Festivali’nin tarihlerinin değişeceğini açıklayan İKSV’den geldi. Festival yıl içinde ileriki bir tarihe ertelendi, yine de kurum, 10-21 Nisan 2020 tarihleri arasında, kendi deyimleriyle “İstanbul Film Festivali’nin son 10 yılına damga vuran ödüllü filmlerden oluşan heyecan verici bir seçki” hazırladı ve bu filmler, başka bir yaygın dijital platform olan MUBI’de sinema severleri bekliyor olacak. Söz konusu filmler şunlar:
1. Tony Manero (Pablo Larraín, 2008)
2. Körlük / Blind (Eskil Vogt, 2014)
3. Faydalı Hayat / A Useful Life (Federico Veiroj, 2010)
4. Oslo, 31 Ağustos / Oslo, August 31st (Joachim Trier, 2011)
5. Mikrofon / Microphone (Ahmad Abdalla, 2010)
6. İşe Yarar Bir Şey (Pelin Esmer, 2017)
7. Ne Yaptın Richard / What Richard Did (Lenny Abrahamson, 2012)
8. Şeylerin Boktanlığı / The Misfortunates (Felix Van Groeningen, 2009)
9. Taş Bebek / Papusza (Joanna Kos & Krzysztof Krauze, 2013)
10. Camille Claudel, 1915 (B. Dumont, 2013)
11. İmkânsızın Şarkısı / Norwegian Wood (T. Anh Hung, 2010)
12. ’93 Yazı / Summer 1993 (Carla Simón, 2017)
Ayrıntılar için MUBI’nin sitesine bakabilirsiniz.
Bunun dışında Dünya çapında gösterime girecek olan blockbuster filmlerin de gösterim tarihleri değişti doğal olarak. Bu yapımların sayısı oldukça fazla ama yine de birkaç örnek verelim:
- Mulan – 24 Temmuz 2020
- Wonder Woman 1984 – 14 Ağustos 2020
- A Quiet Place Part II – 4 Eylül 2020
- Candyman – 25 Eylül 2020
- The French Dispatch – 16 Ekim 2020
- Black Widow – 6 Kasım 2020
- Free Guy – 2 Aralık 2020
- Top Gun: Maverick – 23 Aralık 2020
Farklı Dijital Gelişmeler
Yazımızı karantina altında (tabii karantina dışında da) zaman ayrılabilecek bazı gelişmelerle noktalıyoruz. Şimdiden herkese iyi seyirler, iyi çalışmalar (home office) ve sağlıklı günler.

- Apple iTunes ve iTunes Türkiye, sinemada gösterim şansı bulamayan veya çok az gösterilebilen filmleri “erken gösterim” başlığı altında zamanlarından çok daha erken bir şekilde dijital platformlarına taşıdılar, bir bakmakta fayda var.
- Japon devlet televizyonu NHK, anime ustası Hayao Miyazaki’nin hayatına odaklanan, yaklaşık 50’şer dakikalık dört bölümden oluşan enfes bir belgeseli herkesin ulaşımına açtı. Üstelik Türkçe altyazı seçeneği de mevcut. İlk bölüm için tıklayın lütfen.
- İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), yapımcılığını İstanbul Tiyatro Festivali’nin üstlendiği 2015 tarihli Haldun Taner belgeseli “Ve Perde!”yi YouTube üzerinden paylaşıma açtı. Bu bir saatlik belgeseli hemen izlemek için tıklayın.
- Bu paylaşım daha çok Fransızca ve İngilizce konuşanları ilgilendiriyor ama dili engel olarak düşünmeden dahi izlenebilir kanımızca: La cinémathèque française 1432 adet röportaj, görsel ve işitsel kayıttan oluşan benzersiz, sinema tarihine ışık tutan arşivinin tamamını, herkese açık hale getiriyor. Şimdiden keyifli gezintiler.
- Son olarak da İngilizce yayımlanan Czech Film gibi, son derece değerli makaleler içeren bir derginin ücretsiz olarak okurlara yüksek çözünürlükte sunulduğunu hatırlatalım.