BOOLEAN VIVARIUM: Hikâye Anlatıcısının Meta-Analitik Odaklı Modellemesi

Anlatısal ulaşımın bir öncüsü olan meta görüntü modellemesi, günümüzün tüketim denemesinin bir başka boyutu olarak görünmez arka planda bir hayat inşa ediyor. Bu yıl 46.’sı düzenlenen Cinéma du Réel – Paris Belgesel Film Festivali’nin yarışma kategorisinde yer alan, Nicolas Bailleul tarafından yönetilen Boolean Vivarium (Boole Vivaryumu, 2024), gündelik hayatın mevcut yansımalarından kırıntılar yakalayıp onları tam da günümüzde tenimizle bütünleşmiş olan teknolojik ekranın içerisine yerleştiriyor. Bu şekilde başlangıçtan itibaren gerçekliğin neliğine dayalı sorunsal, filmin akışı boyunca yakamızdan ayrılmıyor. Oyun ve oyun dışı bir oturum şeklinde arttırılmış tasarım biçimi, standart bir tasarım halinin kontrolü altına girmiyor. Bireylerin fiziksel alanlarına da sızan bir tasarım mekânı, dijital bir yapıda olmasına rağmen hibrit bir şekilde film boyunca Léo ve Nicolas karakterleri etrafında şekilleniyor. Bu anlamda Boolean Vivarium, günümüzün gerçekliğine indirilmeye çalışılan dünyanın eşiğini resmediyor.

Nicolas Bailleul (sağda)

Kaybedileni Tekrar Ele Geçirmek

Boolean Vivarium anlatı kompozisyonu olarak öznenin kendisini kaybettirmeye yönelik bir akışı takip ediyor ancak bunu yaparken süreç içinde kaybettiği öznenin kendisini arayarak avucundakini elden çıkarmaya çalışıyor. Oldukça insanî bir yansımaya sahip olan bu durumun dijital kodlar birleştikten sonra ortaya çıkan manzarası tam anlamıyla varoluşsal krizi fantezi haline getiren bir yapıda. Ana öznelerin kendilerini radikal bir şekilde boşlukta bulmasıyla dünyanın dışında, ekranların içinde ancak örneğini dünyanın tam içerisinden almasıyla ölümcül bir benliğin aşkına tanıklık ettiğimiz Boolean Vivarium, kopya bir evrenin içinde süzülen avatarlarıyla ve eşyalarıyla bir uydurmacaya değil, yakın geleceğin benlik algısına göndermede bulunuyor. Bu şekilde objet a tamamen ortadan kalkar, özellikle hemen ilk sahnede iç tasarımı gerçekleştirilen odanın içerisine klima yerleştirilirken objet a’daki kaybın kendisi de aradan çekilir. Bu da kaybın kendisini kurtarır; olumsuzlama da olumsuzlanır. Léo ve Nicolas’nın eşyalardan oluşan dijital tasarım dünyası bir karakteri kendi alanında ağırladığı andan itibaren yeniden üretilen parçacıklar etrafa saçılır. Öyle ki, tasarımı yapılan karakter mükemmele yakın dahi değildir. Evin iç tasarımı ise oldukça sıradan bir şekilde canlandırılmaya çalışılır, böylece meta dünyada tam da sunulmak istenilen mükemmeliyetçi tasarının hayali hiçbir zaman Boolean Vivarium’da yer almaz.

Yeniden Üretilen Bir Müphemlik

Ontolojik olarak imkânsız gözükeni dışarıdan mahrum bir dairenin içerisine yerleştirerek bir anlamda gerçekliğe bir uçurumdan bakan Léo ve Nicolas karakterleri bütünün parçalanmış ve pozitif bir sonuçla çözüme ulaşan sorunsalının manzarasını çiziyor. Doğru veya yanlış, evet ya da hayır sisteminin yansımasını temelde insan bedeni içerisine yerleştiren ve 19. yüzyıl filozof / matematikçisi George Boole‘un adıyla anılan sistemin metaforik yansımasını hem karakterleri hem de tasarı aşamasındaki görsel dünyanın içerisine bir nevi hazine gibi yerleştirerek bir ayna sistematiği oluşturan Nicolas Bailleul, belirsiz bir durumu başka belirsiz bir eşdeğer ile kavuşturarak kendi tarzında bir doğrulama kombinasyonu ortaya koyuyor. Film her ne kadar teknik açıdan belli bir anlatının sanatsal düzleminde dolaşsa da, kompozisyonu mizahi bir ara tabana da değiyor. Bu şekilde birbirlerine dahi zaman zaman belli bir mesafesi olan karakterler arasında bir köprü kuruluyor. Filmin bu yansıma dolayısıyla ortaya çıkan anlatım biçimi bazı anlarda yerini doğrudan bilgisayar ekranının içerisine bırakıyor, o aşamada tam zamanlı olarak tasarının gerçekleşmeye çalıştığı ortamı büyük bir ekran içerisinde deneyimleyebiliyoruz. Bu da bizi sinema salonunun içerisinde sanal gerçekliğin bir temsili haline getiriyor ve bizi başlangıçtan beri tasarım aşamasında olan mekân içine ziyaretçi konumunda yerleştiriyor. Nicolas Bailleul’un bilinçli olarak yapmış olduğu, bilgisayar ekranını tam ekran olarak deneyimleme hali oldukça canlı bir atmosfer oluştururken diğer yandan daha önceden yıkılmış olan objet a’ya da göndermede bulunuyor.

İmgesel Gerçek ile Simgesel Gerçeğin El Sıkışması

Film boyunca görsel dünyanın tutkulu bir bağımlısı olarak harf ya da herhangi bir formülün izleyicileri haline geliyoruz. Bu anlamda zaman zaman karakterlerin mırıldandığı ve takip ettiği tınıların düzenli olarak gerçeklik imgesine dokunması antagonizmanın yaratmış olduğu bir tür karşıtlık örtüşmesi ile izleyiciyi gerçekliğin katmanlarında asansörsüz bir şekilde dolaştırıyor. Léo ve Nicolas karakterleri üzerinden “aynı”nın saf bir tekerrürü haline gelen filmin görsel tasarımı kendi doğallığı içerisinde evrilirken yoğunluğu sabit kalmayarak değişiklik gösteriyor. Bu şekilde tek mekân çatısı altında sadece iki karakter eşliğinde ilerleyen kompozisyonun akışı başka bir mekâna ve karakterlere bağlanma aracı olarak yine onları kullanıyor. Bunu yaparken asıl madde olan kendilerini hiçbir şekilde çürüme akışına bırakmayan Boolean Vivarium, kendisi varken yansımasını, yansıması var iken kendisini yok etme yoluna başvurmuyor.

Dolayısıyla filmin sonlarına doğru tıpkı Nicolas’nın tasarım içerisinde Léo’nun yaratmış olduğu sanal karakter üzerindeki boyut kararsızlığında olduğu gibi, herhangi bir boyuta özellikle işaret edilmiyor. Bu da, eğer bu yapımı bir oyun anlatısı gibi düşünecek olursak herhangi birinin kazanıp kaybetmesiyle alakalı olmadığını gösteriyor. Yansımanın birliğine dayalı özerkliğe dikkat çeken filmin sonunda tıpkı başlangıcında olduğu gibi bir sahne ile karşılaşıyoruz. Ancak bu seferki karşılaşma bir yaşanmışlığın ağırlığını taşıyor. Son ana kadar takip ettiğimiz tüm akış kendi kendisini tekrar eden bir fark değil, öznelliğin kurucu unsuru olan virtüel farkın nesneye ilavesiyle ilgili. Saplanıp kaldığımız tasarımın nesnesi ise aslında doğal akışın saplanıp kaldığı minimal bir ret. Cinéma du Réel Belgesel Festivali’nde favorilerimiz arasında yer alan Boolean Vivarium, kör içgüdüsel bir muğlaklığı değil öz şeffaflığa dayalı bir alan yolcuğunu temsil ediyor.

Burcu Meltem Tohum

Bir Cevap Yazın