Bu yıl 6-12 Aralık tarihleri arasında 11. kez düzenlenecek olan Paris International Fantastic Film Festival (PIFFF) kapsamında Dial M for Movie olarak festivalin basınında yerimizi almış olmaktan dolayı son derece memnunuz, festivali sizler için Paris’ten takip edeceğim. 2011 yılında Paris Ciné Fantastique Derneği tarafından korku, gerilim ve bilimkurgu türlerindeki filmleri takipçileriyle buluşturan festival, yine aynı türdeki filmler için arşiv niteliğinde içerikler oluşturan ve bu yıl 50. yaşını kutlayan Fransız Mad Movies dergisi tarafından da desteklenmektedir. PIFFF, kendisi gibi aynı türdeki festivallerden farklı olarak gri bölgede, tabiri caizse kıyıda köşede kalmış filmleri uyandırmakta oldukça usta bir yaklaşım sergiliyor. Programında Alexandre Aja, Lucile Hadžihalilović, Kurtis David Harder, Viljar Bøe ve Raúl Cerezo, Jonas Govaerts gibi isimleri barındıran festival, 6-12 Aralık tarihleri arasında, Paris’in en görkemli sinema salonlarından Max Linder Panorama’da izleyicilerine kapılarını aralayacak.

Dial M for Movie olarak festival seçkisi altında dikkatimizi ilk çekenler arasında 1983 yapımı Gerald Kargl’ın yönetmiş olduğu Angst (Schizophrenia) yer alıyor. Erwin Leder’in karakteristik görselliği, Klaus Schulze‘nin tınıları eşliğinde korkunun izole hali en sentetik şekliyle karşımıza çıkıyor. Neredeyse gri bölgede kaldığını söyleyebileceğimiz Angst, korkunun tekinsiz sinema grameri için izleyicileri kendisini okumaya davet ediyor. Festival programında dikkatimizi çeken bir başka isim ise Alexandre Aja.

Bir zamanlar The Hills Have Eyes (2006) yeniden uyarlaması (remake) ile dönemin -sosyo-politik ve biyolojik etmenli yayılan dehşet verici- korku türüne önemli bir halka ekleyen Aja’yı festivalde Haute Tension (2003) ile görüyoruz. James Cameron ve Jay Cocks tarafından yazılan Kathryn Bigelow tarafından yönetilen Strange Days (1995) de yine radarımıza takılan gri bölgedeki bir başka film oluyor. Bu kategoride dikkatimizi çeken filmler seçkimizi Tinto Brass’ın Caligula (1979) filmiyle taçlandırmak doğru olacaktır. Zira böylesine tarihsel bir figürün adı altında erotizm ile auteur sinemasını aynı potada eritebilen yönetmen, PIFFF’te önemli bir yere sahip.

Festivalde gözlerimizi üzerine alan bir diğer film ise Lucile Hadžihalilović’in Earwig’i (2021) oluyor (Earwig hakkındaki yazımıza buradan ulaşabilirsiniz). Ayrıca Shudder’ın gözde filmleri arasında yerini almış olan Rebekah McKendry’nin yönetmenliğindeki Glorious (2022) da festivalin öne çıkan filmlerinden. John Swab’ın Candy Land’i (2022), Mercedes Bryce Morgan’ın Fixation’ı (2022) Jonas Govaerts’ın H4Z4RD’ı (2022), KIM Hong-seon’un Project Wolf Hunting’i (2022) ve V/H/S/99 (2022) filmleri de PIFFF çerçevesinde ilgiyi hak eden güncel yapımlar arasında. Önümüzdeki iki hafta içinde festivalden izlediğim filmler hakkında yazacağım, herkese bol filmli günler.





