LA STRANEZZA – Pirandello ve Yazarını Arayan Altı Kişi

Dünya Prömiyerini 20 Ekim 2022’de Roma’da yapan, bizim ise Rotterdam’da (IFFR) bu yılın Ocak ayında izleme şansı bulduğumuz, yönetmen koltuğunda Roberto Andò’nun oturduğu La Stranezza (The Strangeness, 2022), İtalya sınırları dışında hak ettiği ilgiyi görmemiş olsa da, kesinlikle yılın en iyi filmlerinden biri. Kurgusal olaylar eşliğinde, buna rağmen gerçeğe uygun bir Pirandello anlatısının şiirsel ve teatral dışavurumunun ortaya konduğu The Strangeness, 64 yaşındaki İtalyan yönetmen Roberto Andò’nun 14. filmi. İtalyan yazar, dramaturg ve şair Luigi Pirandello (1867-1936) rolünü üstlenen deneyimli oyuncu Toni Servillo’nun yanısıra, en az başrol kadar öneme sahip diğer iki rolü hayata döndüren Salvatore Ficarra ile Valentino Picone de beyazperdede harikalar yaratıyor. Yönetmen Andò’nun da IFFR seyircisine bizzat söylediği gibi, İtalya’da “süperstar” konumunda olan bu üç oyuncu filmi sırtlayıp götürüyor.

Toni Servillo, Valentino Picone, Salvatore Ficarra

Yapımın IFFR’deki gösteriminin ardından seyircilerle bir soru-cevap gerçekleştiren Andò, kendisini böyle bir film çekmeye iten noktalardan bir tanesinin de Pirandello’nun, hayatının o dönemi (1920 yılı ve izleyen birkaç ay) için kullandığı “la stranezza” kavramı olduğunu belirtmişti. Filme geçmeden önce yapıma adını da veren bu terimi açıklamakta fayda var zira dilimize “tuhaflık, tekinsizlik, anormallik” gibi çevrilebilecek olsa da, Pirandello bu terimi biraz daha farklı bir kültürel bagajla birlikte kullanmış. Kısa süreli bir beyaz sayfa sendromu (writer’s block) yaşayan ve yeni bir şeyler yazamayan Pirandello, yazar dostlarına içinde bulunduğu durumu bu “stranezza” kavramı ile tarif etmiş: “Tuhaf bir ruh hali, bir anormallik söz konusu, yazamıyorum”. Ki filmin de kronolojik açıdan doğru bir şekilde konumlandırdığı üzere, bu cümleyi 1920 yılında sarf eden Pirandello o sırada 53 yaşındadır ve onlarca oyun, kısa öykü ve roman yazmıştır.

Salvatore Ficarra, Toni Servillo

Altı Kişi Yazarını Arıyor

Filme konu olan oyunun kendisi ise, filmden çıktığınızda “keşke Türkçe’ye çevrilmiş olsa da okusam” diyeceğiniz türden. Ben oyunu daha önce duymadığım için salondan bu şekilde çıktım, ne mutlu ki oyunun yer aldığı bir Pirandello seçkisi, Necdet Adabağ çevirisiyle yayınlanmış (Altı Kişi Yazarını Arıyor, İletişim, 2023). Adının da belirttiği üzere tamamlanmamış bir oyuna ait altı karakter, oyunları tamamlansın, rolleri bir amaca hizmet etsin (veya mecazi olarak hayatları bir anlam ifade etsin) diye bir yazar aramaktadırlar. Bu satırları yazdığım 2023 yılında dahi, en azından bana son derece yenilikçi gelen oyun, ilk kez sahnelendiği 1921 yılında kim bilir nasıl karşılanmıştır diye merak ediyorsanız hemen söyleyelim; yuhalanmış (!) Bu efsanevi, kural yıkıcı ve çağının ötesinde olan oyunun anlaşılması için 1925 yılını beklemek gerekmiş, zira eserin üçüncü baskısı için o yıl Pirandello, oyunun yapısını ve çıkış fikrini açıklayan bir önsöz yazmış. Seyirciler ve açıklanan oyunlar söz konusu olunca Okan Bayülgen’in halen gösterimde olan Richard oyununa selam etmeli, kendisi oyunun 27 Şubat 2023 gösteriminin ardından gerçekleştirdiği sohbette bazı seyircilerin açıklama talep ettiğini söylemişti.

Valentino Picone (ortada)

Senaryo

Tabii hemen belirtelim, La Stranezza yukarıda bahsettiğimiz Altı Kişi Yazarını Arıyor eserinin sinema uyarlaması değil. Yönetmen Roberto Andò, birçok projede birlikte çalıştığı arkadaşları Ugo Chiti (1943 doğumlu yazar ve sanat yönetmeni) ve Massimo Gaudioso (1958 doğumlu yazar ve yönetmen) ile bir araya gelerek ortaya harika bir senaryo çıkartmış. Film baştan itibaren, Pirandello’yu beyaz sayfa sendromunu aşarak böyle yenilikçi bir oyun kaleme almaya itebilecek kurgusal olayları resmediyor. Kapalı bir tabut üzerinde kahvaltı yapılması gibi göstergebilimsel çözümlemeye açık sahnelerle ve mise en abîme (oyun içinde oyun) olarak nitelendirilebilecek manevralarla dolu senaryo kesinlikle çok zengin bir okuma sunarken, seyir keyfini de yine bu içerik ve usta oyunculuklar sayesinde zirveye taşıyor. Başta da söylediğimiz gibi Toni Servillo, Salvatore Ficarra ve Valentino Picone üçlüsünün oyunculukları saf usta işi ve yapımın değerine değer katan türden. Yan roller ise en ufak bir sırıtma göstermiyor, İtalyanca’nın kıvrak yapısıyla da birleşen diyalogların hayata dönüşünü izlemek gerçekten büyük keyif.

Tiyatro / Sinema İkiliği

Beyazperdeye uyarlanan tiyatro eserleri, “piyes gibi film” dedirten yapımlar, Dogville (2003) gibi dekorların görünür kılındığı ve teatral havanın tavan yaptığı çalışmalar, tiyatroda olma duygusunun beyazperdeye taşınması derken işler iyice karıştı. Diğer bir deyişle birçok yapımda sinema ile tiyatro arasındaki kalın çizgi silinmeye çalışılıyor ve doğal olarak başarılı olunmuyor da. Yine de, tiyatro ile sinema tamamen ayrı iki sanat dalı olsalar da seyircilerin çoğunluğu bu şekilde görmeyebiliyor, sinemanın emekleme dönemlerinde film göstermeye başlayan bazı tiyatroların, adlarının yanına “Elektrikli Tiyatro” şeklinde bir ibare ekleyişini hatırlayalım. Halbuki tiyatroda her temsil biriciktir, özgündür ve seyircinin sürece dahil olmasını talep eder. “Seyircinin enerjisi” nedeniyle farklı bir şekilde sahnelenen oyunlar söz konusu olduğu halde, her gösterimin, bireysel seyirciler açısından olmasa da oyuncular ve yönetmen açısından tamamen aynı olduğu sinema söz konusu olunca bu iki ayrı sanat dalının bir tutulması hayret verici.

Marta Lìmoli & Salvatore Ficarra

Sonuç

Sözü daha fazla uzatmadan La Stranezza’nın, bu iki sanat dalı arasındaki çizgiye baştan sona saygılı bir şekilde ilerlediğini söyleyelim. Yeri geldiğinde çekim açısı, ışıklandırma, müzik ve ağır çekim gibi teknikler aracılığıyla sinemaya saygı duruşunda bulunan Andò, yeri geldiğinde seyirciye tiyatronun gücünü muhteşem bir manevrayla göstermeyi biliyor. Oyunculuklar, senaryo ve yönetmen dahil neredeyse herkesin işinin ehli, alanının duayeni olan bir ekiple çekilmiş olan La Stranezza, kesinlikle son zamanların en iyi filmleri arasında, keşke İtalya’da olduğu gibi birçok yabancı ülkede de daha çok seyirciye ulaşsaydı. Yine de henüz geç değil, tiyatro sevgisiyle yoğrulmuş olan bu yapım umarız daha çok sinemasevere ulaşır.

H. Necmi Öztürk

Bir Cevap Yazın