Bu yıl, bilhassa yaz aylarında, “eğlencesine” yapılan bir gerilim filmi ile karşılaşmamıştık. Geçtiğimiz 10 yıl içinde bu tip filmler daha çok “bir grup genç yazın kampa gider ve macera başlar” şeklinde olsa da bu hafta vizyona giren Crawl filmiyle şunu görüyoruz ki 90’ların başına tekrar gitmişiz. En son 1997 yapımı Anaconda filminde bu tip bir gerilimi hatırlar gibi oluyorum. Teknoloji geliştikçe sinema perdesi doğal olarak tüm dönemleri kapsıyor hatta o da yetmiyor elimizdeki tüm teknolojiyi kullanıyor ve yakın geleceği bu perdenin içine hapsediyoruz. Bu tip sinemasal oyunlar bazen çok estetik gelirken bazen bizi kendinden soğutabiliyor. Sinemada iki tip zamansal geriye dönüş vardır: Bunlardan biri fiziksel diğer ise zihinsel olarak geriye gitme. Yani birinde direkt olarak hikâyenin geçmişte geçtiği size bildirilirken diğerinde sadece anlatım seviyesi bakımından bir geriye gidiş vardır ki buna bir anlamda yenilikten uzak “replika” modellemesi de diyebiliriz. Crawl esasında tam anlamıyla ikinci kategoriye giriyor.

DİKKAT! Tepede 2 Timsah VAR!
Filmin yönetmeni Alexandre Aja’yı The Hills Have Eyes, Haute Tension ve Piranha 3D, Maniac gibi filmlerden hatırlayacaksınız. Fransız bir yönetmene göre Dünya korku sinemasında kendine bugüne kadar iyi bir koltuk edinmiş olan Aja, Crawl ile herkesin empati kurup gerilim yaşayabileceği bir çerçeveden çok uzakta bir film ortaya koymuş. Elbette timsahların yoğunlukta olduğu ve sürekli yağmurlu, fırtınalı havaya, büyük kasırgaların yaşandığı durumlara maruz kalan bir kesim için bu filmin yapısındaki hikâye ile duygusal bir bağ kurmak daha kolay. Bir korku veyahut gerilim filmiyle duygusal bağ yakalanması o filmin kendi üzerinizdeki etkisinin daha fazla olduğunun bir göstergesidir. O yüzden bu tip filmler daha çok coğrafi yapıda değerlendirilebilir. Sanırım uzun zamandır Florida’da yaşasaydım ve timsah çiftliklerini de çokça ziyaret edip, hafiften de bu hayvanlara dair korkum olsaydı sanırım film üzerine bu bağlamda eleştirel bir yorum getirirken daha yumuşak olabilirdim.

Bir Timsah Yemi Ne Kadar Eder?
Film, Raimi Productions’dan çıktığı için insan fragmanını izlese bile başlangıçta bu filme gitmeden önce biraz heyecanlanabiliyor. Bir de The Hills Have Eyes ve Maniac faktörleri de var. Ancak ne yazık ki film genel hatları itibariyle ne görsel efektleriyle ne de duygusal olarak herhangi bir gerilim anı yaşatmıyor. Teknolojinin sinema sektörünce bolca kullanıldığı bu zamanlarda bile filmde efekt bab’ında herhangi bir şey görmek mümkün değil. Tahmin edersiniz ki bazı korku filmlerinin gerçekten sağlam bir gerilim hikayesi vardır ve ondan sürekli beslenir ancak korku öğesine her zaman efektlerle de vurgu yapar. Aja’nın sinematografisine baktığımızda bu film onun gerilim ve korku ekseni için bir zayıf halka olarak değerlendirilebilir.

Tam Anlamıyla Film Kurallarına Uygun
Sinema dünyasında filizlenen her nüvenin belli bir hikayesi vardır ve bu da genellikle giriş, gelişme ve sonuç gibi temel öğelerden oluşur. Birçok filmde artık deneysel bir giriş, gelişme ve sonuç geçişleri görülürken Aja’nın bu bakımdan klasik bir yol izlediğini söyleyebiliriz. Bunu en çok da Haley (Kaya Scodelario) karakterinin babasıyla (Barry Pepper) arasında geçen duygusal geçişlerden çıkartıyoruz.

Piranalar, Timsahlar Yetmez, Biraz da Kobra Getirin
Crawl’da bir sahneden kendi Piranha 3D filmine bir gönderme yapan Aja, bir sonraki filminde bir Kobra macerasıyla karşımıza çıkacak gibi gözüküyor. Anlaşılan o ki yönetmen hayatında “yırtıcı hayvanlardan gerilim filmi yaratma” aşamasında. Tam anlamıyla bir hayatta kalma hikayesi içine iç güdülerini kısmen kullanmayı yediren bir film olan Crawl, klasik bir macera sunmaya çalışıyor.

Küvette Bir Timsah ile Yıkanmak
Tüm hafta içi çalışmanın yorgunluğundan kurtulmayı sıcak bir duş alarak kendinizi küvetin derinliklerine bırakmakta arıyorsanız bir misafiriniz var demektir. Crawl kendisini izletirken insanın zihninde bu tip sahnelerin canlanmasına neden oluyor ancak bu tip sahneleri gerçek anlamda seyirciye vermekten uzak.
Sonuç olarak Crawl, zemini oldukça ıslak, labirentvari ve klostrofobik bir film olmaktan çok da öteye gidemiyor.