76. Cannes Film Festivali’nin öne çıkan filmlerinden biri olan Pedro Almodóvar’ın son filmi Strange Way of Life (Extraña forma de vida, 2023) her ne kadar içerisinde Western öğeleri barındırsa da kesinlikle Spagetti Western tarzında bir yapım olarak görülmemeli. Öte yandan film, Almodóvar’ın alışılagelmiş stilinin de bir bakıma dışına çıkıyor. Yves Saint Laurent sunumuyla gerçekleşen filmin tadında birkaç tutam “reklam” biçiminde unsurlar bulunmakta. Gösterimin hemen sonrasında gerçekleşen basın toplantısı sayesinde filmin, beklenildiği üzere Ang Lee‘nin bir dönem çok ses getiren Brokeback Mountain (2006) yapımıyla yakın ilişkide olmadığı açığa kavuştu. Basın toplantısına bizzat katılan Pedro Almodóvar, reddedilen bir tutkuyu genel geçer aşkın yasaları çerçevesinde plastik bir estetik ile sunuyor.

Tutkunun Objeleri
Sinematografik açıdan her filmde kullandığı renkler ve mekân tasarımlarıyla dikkat çeken Almodóvar, Strange Way of Life filminde de buruşuk beyaz çarşaflar, kovboy kıyafetlerinin mekân içerisindeki dağılımı, diğer filmlerine oranla canlı renklerin az kullanılması ve bunu takiben maskülen objelerin kendilerini daha çok ön plana çıkarabilmesi filmin anlatısındaki estetik açıları besleyen noktalar oluyor. Strange Way of Life filminde kullanılan gey teması daha çok tutkunun reddini takiben sevginin açgözlülüğüne dayanıyor. Bu da filmdeki anlatı kompozisyonunu karakterler arasında en çok güçlü kılan özellik olarak kendisini gösteriyor. Sadece 31 dakika süren filmin yapımcı koltuğunda Saint Laurent otururken, başrolleri de Pedro Pascal (Silva) ile Ethan Hawke (Jake) paylaşıyor. Eşcinsel bir western kısa filmi olarak geçen Strange Way of Life, kendi sınırlarını zorlamadan usulca bir anlatım sergiliyor.

Tutkunun Şiddetli İhlali
Film gösterimi öncesi Croisette‘de yaklaşık 1 saat boyunca bekletilen büyük kalabalık, 76. Cannes Film Festivali’nin öne çıkan ilk olaylı günlerinden birinin ateşini verdi. Filmin gösterimine talebin büyük olması bir anlamda filmdeki “çölü aşma” metaforunu özenle besledi. Sırtını tam anlamıyla batı estetiğine yaslamayan Strange Way of Life, daha çok sergilediği arzu anlayışını izole etmeyi tercih ediyor. Film boyunca Pedro Almodóvar’ı bir anlamda arkada bırakan Yves Saint Laurent tasarımı ise filmin estetik olarak farklı bir yanının olmasını kesinlikle destekler halde.

Bir Kovboy İdili
Queer Western’in son zamanlarda ihmal edildiğini vurgulayan Almodóvar, eşcinsellik konusunun pek tartışılmadığını da ekleyerek konuşmasına Jane Campion‘ın son dönemlerde dikkat çeken çalışması The Power of the Dog (2021) filmine de göndermede bulundu. Campion‘ın filminde karakterlerin cinselliğinin belirsiz olduğunun altını çizen Almodóvar, bu türün klasik tarzına kendi çalışmasının yakın olduğunu vurguladı. Yönetmenin filmde yaratmış olduğu her iki karakter de birbirine zıt bir kompozisyon çiziyor. Filmin başlangıcından beri ortada duran üzeri açık gizli bir yan, karakterler arasındaki sevginin bir başka niyetini de okşuyor. Cinselliğin anlatılabildiği her unsuru filme yedirmek istediğinden bahseden yönetmen, cinselliğin kendisini olabildiğince açmasına izin veren öğeleri kullandığını da dile getirdi.

Her ne kadar çıplaklığı filmde açık bir ifadeyle göstermiş olsa da, seksi tamamen pür haliyle resmetmeyerek aynı zamanda karakterler arasındaki duygusal gerilimle de belli bir harmoni yakalıyor Strange Way of Life. Bu şekilde filmde konuşan sadece bedenler olmuyor, aynı zamanda karakterlerin jestlerine, bakışlarına da en hafif anlamıyla şiddetli bir şekilde maruz kalıyoruz. Şu sıralar yeni çalışması A Manual for Cleaning Women adlı filmi üzerine çalışan Pedro Almodóvar’ın sinematografisinde Strange Way of Life, eminiz ki her zaman özel bir yer tutacaktır. Modern zamanın sıradışı kovboy idili olarak da literatürde yer alabilecek olan bu film Almodóvar severler için de sevginin izole olmuş diğer haline bir tanıklık oluşturacaktır.
