SERVANT (Sezon 2, Bölüm 6: ESPRESSO) – Tözün Varlığı İnsanın Özüne Ait Değildir

Kendine özgü bir mistik havayla başlayan dizinin altıncı bölümü insanın “zorunlu” olarak varoluşuna bir methiye niteliğinde. Leanne Grayson’ın (Nell Tiger Free) dizinin ilk sezonundan beri üzerine birer kazak, ceket gibi atılan tanrısal sıfatlar bunun en önemli göstergesi. Espresso bölümüyle birlikte Leanne’in tözünün varlığının, insanın özüne ait olmaktan hayli uzak olduğunu görüyoruz. Daha çok neden-sonuç ilişkisine odaklanan bu bölümde “bir şeyin var olabilmesi” için “önce onu itekleyen özün ‘katıksız’ bir şekilde bağımsız olması” gerektiğini görüyoruz. Bu savımızı en iyi destekleyen nesne, elbette bu bölümde karşımıza çıkan Sean Turner’ın (Toby Kebbell) biricik Espresso makinesi oluyor.

Bir Çukurun İçinden Tüm Dünyanın Manzarasına Hâkim Olmak

Servant artık doğası gereği kendisine bir evren kurmuş düzeyde bir yapım. Öyle ki bir yandan Jericho ile bağlantılı olarak gösterilen beşik ve onunla ilişkilendirdiğimiz evin bodrum katındaki yarıklar diğer yandan Turner’ların evdeki varoluşları, bir dünya (doğa) ile insan arasındaki kaçınılmaz bir bağı kişileştiriyor. Bu durumda Turner’lar dünyanın kendisi olurken Jericho ve onu temsil eden nesneler ise insanlığın en saf hali olarak biçim alıyor. Espresso bölümünün hemen açılış sahnesinde beşiğin içinden Dorothy Turner’ın (Lauren Ambrose) yüzüne doğru bakıyor olmamız bu açıklamayı daha da pekiştirebilir. Öte yandan bölümde sürekli olarak aşağıdan yukarıya doğru odaklanan çekimler Turner’lar üzerine yansıtılan tanrısal göndermeleri de destekler nitelikte; buna yine evin merdivenlerinden yapılan çekimleri katabiliriz.

Bu bölümün yönetmen koltuğunda Isabella Eklöf var. Kendisi dizinin sekizinci bölümü olan Loveshack’in de yönetmeni. Dizinin her bölümünde değişen yönetmenler bu zamana kadar izleyiciyi birbirinden bağımsız çok aykırı görselliklerle baş başa bırakmadı ancak işin özü çok açık ki dizinin ilk sezonunun hemen ilk bölümünün verdiği o onirik görsellikten çok uzaktayız. Bunu hem bir artı hem de eksi olarak nitelendirmek mümkün çünkü dizinin ilk sezonunda olaylardan ziyade karakterlerin özünü anlamak çok önemliydi. İlk sezonun en azından ilk birkaç bölümü karakter odaklı olduğundan çekim teknikleri de buna göre bir yol takip etti. Hikâye derinleştikçe ve olaylar arttıkça dizi artık olay odaklı bir anlatımı takip ettiğinden çekim teknikleri de buna göre evrim geçirdi.

X, Y’nin Özüdür

Bölüm adı olarak seçilen“Espresso”, ilginç bir şekilde nesne-insan ilişkisini aynı havuzda topluyor. Bölümde iki farklı zaman dilimi açımlanıyor. Her iki zaman diliminde de evin içine yeni biri geliyor; dışarıdan, daha önce eve ait olmayan biri. İlk zaman dilimin bunun doğrudan temsili Espresso iken diğer zaman diliminin temsili George Amca (Boris McGiver) oluyor. Tam bu noktada neden-sonuç ilişkisi baş gösteriyor. Eve giren bu iki yeni unsur da maddenin-var olanın değişmez gerçekliğine atıfta bulunuyor. Her ikisi de kendinden bağımsız bir şekilde hikâyenin içine giriyor, aksiyomları gereği her ikisi de belli bir sonluluk yaratıyor ancak geride bıraktıkları sonuçlar ise yeni sorunlara gebe oluyor.

Evin içindeki mekanlar ve insanlar arasındaki boyut ve mesafe çekimine özen gösteren Eklöf, kamerasıyla tanrısal bir bakış açısı yaratmış. Espresso’nun eve ilk geldiği zamanlar aydınlık bir ortam bizi beklerken, George Amca’nın eve girdiği andan itibaren loş ışık ve görsellik izleyiciye göz kırpıyor. Servant’ı eğer Dante’ye göre yorumlamış olsaydık kuşkusuz bu geçişlerin tanrısal ve ilahi yanlarına izleyici olarak kendimizi daha çok kaptırabilirdik. Dizinin bu tip yorumlamalara da çok açık olduğunu söyleyebiliriz.

Örneğin George Amca’nın evin temelindeki meşhur çukurda Leanne’in saçını bulması ve ardından gelen “süreç başlamış” sözleri, üstüne de tam Leanne evden Sean ile birlikte çıkmaya karar verdiğinde söz konusu çukurdan onlarca hamam böceğinin sanki batan gemiyi terk edercesine çıkması, tüm bunlar elbette Leanne’in üzerinde Murnau’nun Nosferatu’su benzeri bir lanet olduğuna, gittiği yerin hastalıklarla, uğursuzluklarla dolup taşacağına yönelik yapılan göndermeler. Aklımıza Aronofsky’nin Mother! filmindeki kompozisyon geliyor.

Bu bölümdeki Espresso makinesi, fikren ve fiilen hikâyenin kaybolmuş parçası olan Jericho’yu anlayabilmemiz için bir ipucuydu. Bu makine-nesne aracılığıyla olup biten her şey Turner’ların zihninde algılanmak üzere kaldı. George Amca’nın eve tekrar gelmesinde de bir görev üstlenen Espresso makinesi, nesnenin fikrini bir bedende buluşturarak izleyicinin zihni tarafından algılanmasını ‘nedensellik’ anlamında daha zorunlu kıldı ve hikâyenin tam bu noktasında bir başlangıç yapılmış hissi uyandırdı. Bu açıdan dizinin bu bölümünü bir parantez ya da dipnot bağlamında ele alabiliriz.

İnsan Mezarlığı’na Yolculuk

Stephen King’in aynı adlı romanından uyarlanan 1989 yapımı Pet Sematary (Hayvan Mezarlığı) filminde Brad Greenquist’in canlandırmış olduğu Victor Pascow adında kilit bir karakter vardı. Servant’ın bu bölümünde Leanne’ın hem ruhsal hali hem de görsel olarak çizdiği kompozisyon Pascow’u hatırlatan cinsten. Bu sezonun başından beri Marino ailesi için önemli sayılan Leanne’ın, Pascow gibi bir sonu olacak mı merak konusu. Dizinin bundan sonraki bölümünün adının Marino olması belki bazı soruların cevaplarının doğuşu açısından yardımcı olabilir.

Marino bölümünün Ishana Shyamalan tarafından yazılmış olması yine dikkat çekici bir ayrıntı. Dizinin yaratıcısı olan Tony Basgallop, sezonun önceki bölümlerinde Sinner (2018-2020) dizisinin yazarı olan Nina Braddock ile birlikte çalışmıştı. Bizim de favorilerimizden biri olan Pizza adlı bölümü Ishana Shyamalan’ın yönetmiş olduğunu biliyoruz ancak söz konusu bölüm Ishana tarafından yazılmamıştı. Bu bilgiler ışığında onun kalemini merakla bekliyoruz. Kendisinin bu sezonun 19 Mart 2021’deki final bölümünü hem yazıp hem yönetmiş olarak karşımıza çıkacağını da hatırlatalım.

Burcu Meltem Tohum

SERVANT 2. Sezon Tüm Bölümler (yeni pencerede açılır)

Bir Cevap Yazın