THE CONJURING 2: Poltergeist, The Crooked Man & Valak

Devam filmleri söz konusu olduğunda, korku türünde olsun veya olmasın, bildiğimiz gibi genellikle ilk filmler tercih edilir. Belki The Godfather, Ju-On (Garez), Final Destination, Nightmare on Elm Street gibi film serileri bu kuralın dışında tutulabilir, veya devam filmleri tarihinde nadir bir yerde olan (devam filmi ilk filmden daha çok beğenilir) Terminator 2: Judgement Day. Neyse ki The Conjuring’in devam filmi de, ilkini aratmayacak türde. Tabii The Conjuring: The Devil Made Me Do It devam filmleri bağlamında hangi sınıfa girecek, yakında izleyince görecek ve sizlerle paylaşacağız. The Devil Made Me Do It’in yönetmen koltuğunda oturan isim, çekileceği duyurulanlarla birlikte 10 filmlik The Conjuring evreninin en az beğenilen filmi The Curse of La Llorona’nın yönetmeni Michael Chaves olunca, farklı bir “korku dolu bekleyiş” içindeyiz doğal olarak.

2013’te tanıştığımız ilk filmden tam üç yıl sonra gösterime giren The Conjuring 2’nin (2016) yönetmen koltuğunda yine James Wan bulunmakta. Senaryo da aynı şekilde Hayes kardeşlere emanet. İlk film hakkındaki yazımızda, yaratılan yepyeni bir evrenden bahsetmiştik, The Conjuring 2 de bu evrene katkıda bulunmaktan hiç geri durmamış. Hatta ilk filmde sadece Annabelle rol çalarken, bu yapımda hem The Crooked Man (dilimize “eğri büğrü adam” şeklinde çevrilebilir) hem de rahibe görünümündeki iblis Valak, kendilerini bu gittikçe genişleyen evrene hediye ediyorlar. Valak kendi filmine (The Nun, 2018) bir de muhtemel devam filmine sahip, The Crooked Man için de ayrı bir film çekileceği duyuruldu ancak bildiğimiz kadarıyla halen çekimlerine başlanmış değil.

Evin eski ve yeni hali.

Filmin açılış sahnesinin konuğu olan ünlü Amityville olayı da hatırı sayılır bir yer ediniyor bu filmde. Bilindiği üzere 13 Kasım 1974 Çarşamba günü aynı aileden altı kişinin , “aile babası” tarafından öldürülmesi sonrasında Aralık 1975’te söz konusu cinayetlerin işlendiği 112 Ocean Avenue’daki evi çok uygun fiyata (doğal olarak) satın alan Lutz ailesi, 28 gün sonra “lanetli olduğu” gerekçesiyle evi terk edince Amityville’deki bu ev paranormal araştırmacılar için bir çekim noktası haline geldi. Bu olayı konu edinen 9 roman yazıldı, 20’nin üzerinde de film çekildi. Hatta o kadar turistik bir konuma ulaştı ki evin bugünkü sahipleri biraz huzur bulabilmek adına (hayaletlerden değil, insanlardan dolayı) evin en ayırt edici özelliği olan eğri pencerelerini değiştirdiler, böylece ev artık kolayca tanınamıyor.

Poltergeist

The Conjuring 2’nin açılış sahnesi olarak Amityville olaylarının kullanılma nedeni biraz da filmin ilerleyen dakikalarında karşımıza çıkacak olan, Papalık temsilcisinin Warren’lara söylediği “Enfield için İngiltere’nin Amityville’i diyorlar” cümlesi. Zira filmin ana konusu, 1977 – 1979 yılları arasında İngiltere’nin Brimsdown Enfield bölgesinde, 284 Green Street adresinde yaşanan poltergeist olayı. Almanca kökenli (“poltern”: gürültü yapmak, “geist”: hayalet / ruh) poltergeist sözcüğü paranormal araştırmacılar tarafından gürültü yapan, farklı sesler çıkartan, evdeki nesneleri oradan oraya fırlatan veya eşyaların yerlerini değiştiren, kısacası eve veya kişilere fiziksel zarar veren, ayrıca mekanlardan ziyade kişilere musallat olan hayaletlerle ilgili olayları nitelemek için kullanılıyor.

Ed ve Lorraine Warren, aslında Enfield’daki poltergeist vakasına filmde gösterildiği kadar dahil olmamış, hatta Londra’ya gittiklerinde eve bile alınmamışlar. Öte yandan temelinde hayaletler bulunan bir kurgu eserden bahsederken gerçeğe uygunluk arayışına girmek ne kadar doğru, tartışılır. Zaten Enfield olayının iki yıla yakın sürmesi ve sadece 11 ile 14 yaşlarındaki iki çocuğun beyanlarına dayanıyor olması, üstelik 11 yaşındaki Janet’ın bir röportajda “evimiz lanetli değil ki” dedikten sonra ablası Margaret tarafından aceleyle susturulması gibi etmenler, yaşandığı öne sürülen doğaüstü olayların doğruluğuna zamanında yeterince gölge düşürmüş. Senaristler ile James Wan da filmlerini, gerçekte ne olduğunu çözmeye odaklamamış, aksine kendi senaryolarını, kendi gerçeklerini kurgulamışlar. Sinemaya katkıda bulunacak olan da bu tutum elbette, yoksa bilimsel yaklaşımın yeryüzünde yaşandığı öne sürülen hiçbir hayalet vakasının gerçeğe dayanmadığını kanıtlamasının çok kolay olduğu aşikar. Bir bakıma sinema ve edebiyatın güzelliği de, kendimizi bize sunulan kurguya, gerçekte olan biteni düşünmeden gözleri tamamen kapalı teslim edebiliyor olmamız.

The Crooked Man

The Conjuring 2’de az ama öz görünen The Crooked Man, aslında bir korku öğesi olmaktan hayli uzak. Kökenine baktığımızda “There Was a Crooked Man” (Eğri Büğrü Bir Adam Varmış) başlıklı çocuk şarkısına / tekerlemesine ulaşıyoruz. Tabii The Wicker Man (1971) ve The Witch (2015) filmlerinde Baa Baa Black Sheep, Elm Sokağında Kabus film serisinde de One Two Buckle My Shoe gibiçocuk şarkılarının korku / gerilim amacıyla kullanıldığını göz önüne alırsak bu yeni bir icat değil. Ne var ki James Wan’ın bu tekerlemeyi kol gücüyle çalışan mekanik ahşap bir oyuncağa entegre etmesi kesinlikle dahiyane, zira korku filmlerinde veya hayaletlerin musallat olduğu anlatılarda bu tür yarı mekanik oyuncaklar, bilindiği üzere kendi kendilerine hareket etmeleriyle meşhur. Söz konusu tekerlemenin temeline inmeden önce, kendisini kısaca hatırlayalım:

  • There was a crooked man, and he walked a crooked mile.
  • He found a crooked sixpence upon a crooked stile.
  • He bought a crooked cat, which caught a crooked mouse,
  • and they all lived together in a little crooked house.

Dilimize şu şekilde çevrilebilir:

  • Eğri büğrü bir adam, yürüdü eğri bir yolda.
  • Eğri büğrü bir çit yanında, buldu eğri bir para.
  • Satın aldığı eğri büğrü kedi, yakaladı eğri bir fare,
  • ve yaşadılar hep birlikte eğri büğrü küçük bir evde.

Tekerleme ilk kez 1842 yılında, İngiliz tekerleme ve peri masalı koleksiyoncusu James Orchard Halliwell tarafından yayımlanan bir kitapta yer almış. Tabii bu, şarkının ilk kez 1800’lerde ortaya çıktığını ifade etmiyor. Tahminlere göre tekerlemenin kökeni 1600’lü yıllara, Londra’nın yaklaşık 100 km kuzeydoğusunda yer alan Lavenham kentinin birbirine tuhaf açılarla “yaslanan”, birbirinden güç aldığı izlenimi uyandıran eğri büğrü evlerine dayanıyor. Bu “eğri büğrü adam”ın İskoç general Alexander Leslie (1580-1661) olduğu ihtimali de iddialar arasında. “Eğri para” ibaresi de bir dönem çok ince basılan gümüş bozuk paraların, kolaylıkla bükülebiliyor olmalarına dayandırılıyor.

Dediğimiz gibi Crooked Man filmde çok kısa arz-ı endam etse de, bıraktığı etki oldukça güçlü. Zaten bu filmin yayınlanmasının hemen ardından “The Crooked Man” adlı bir film çekileceğinin duyurulması da bu etkinin temelsiz olmadığını gösteriyor. Bu veriler arasında tek negatif yön, aradan beş yıl geçmesine rağmen filmin çekimlerine henüz başlanmamış olması. Umarız proje rafa kaldırılmaz.

Vera Farmiga & Bonnie Aarons

Valak

Valak adlı iblisin rahibe kılığında olmasını da yine James Wan’ın hayal gücüne borçluyuz, zira demonolojide “Valak” adına yakın isimde (bilinen) sadece bir iblis var, adının “Volac” olması bir yana, görünümü de rahibe kılığında değil. Wan, karaktere biraz daha derinlik (backstory) katmak adına Valak’ı filmdeki kılıkta tasavvur etmiş. İşe de yaramış çünkü bilindiği üzere kendine ait iki filme sahip olma yolunda emin adımlarla ilerliyor Valak. Bu iblisin özgün formu sadece kendisini son kez, Lorraine Warren tarafından Cehennem’e geri gönderildiği anda kısaca görebiliyoruz (bkz. aşağıdaki görsel).

Fransız araştırmacı Edouard Brasey’nin “Traité de Démonologie” adlı yapıtında Volac şöyle tanımlanır: “Cehennem’in önemli efendilerindendir. Melek kanatlarına sahip bir çocuk görünümündedir ve iki başlı bir ejderha üzerinde tasvir edilir. Gezegenlerin yerleri, yılanların nerede uyudukları gibi bilgilere vakıftır. Emrinde [iblislerden oluşan] otuz lejyon vardır”. Brasey’nin kaynağı dışında az sayıdaki kitapta da benzer bilgiler bulunmakta, bunlara sadece yılanları kontrol etme ve onları istediği anda ayağına çağırabilme becerilerini katabiliriz. Brasey’nin kitabında Volac’ın görsel karşılığı aşağıdaki gibidir.

Valak’ın adıyla ilgili bir konuya da değinmemiz gerekiyor, zira James Wan film boyunca bu ismin bir türlü bilinememesiyle çok ince bir şekilde dalga geçmiş, hatta aynı espriyi 4 defa yaptığı için artık filmi üçüncü veya dördüncü izleyişinizde espri, inceliğinden hayli yitiriyor. Bilindiği üzere bir iblise hükmetmek veya onu çıktığı yere geri göndermek için onun adını bilmek gerekiyor demonologlara göre. İlk filmde “Batsheba” adı kilit rol oynamıştı, bu filmde de Valak. Lorraine Warren bu rahibe kılığındaki iblisin adına astral seyahat yaptığı sırada bilinçsizce İncil’e karaladığı harfleri bir araya getirerek ulaşmıştı ve filmin en önemli bilgilerinden biriydi.

İşte bu önemli bilgiyi James Wan, film boyunca bize dört defa gösteriyor inanılmaz bir şekilde. Seyircinin konuyla ilgisiz gibi görünen bir ayrıntıya dikkat etmeyeceği ilkesinden hareket ediyor belki de. Yukarıdaki görselde VALAK adının açıkça gösterildiği kitaplığı, aşağıdakinde de bu adın seçilebildiği diğer iki noktayı görebilirsiniz, biraz dikkat etmek yeterli. Dördüncü yer ise Judy Warren’ın (Sterling Jerrins) yaptığı bileklikte görünebilir ancak çok net seçilemediği için görsellere dahil etmedik. Bu dört noktadan üçünün Warren’ların kızı Judy’nin yaptığı elişi üretimler olması da hayli ilginç.

Sonuç

İster “gerçek olaylara dayanmaktadır” beyanı sadece etki yaratmak için yazılmış, isterse de Valak “gerçekte”(!) farklı bir iblis olsun, The Conjuring 2’nin ilk filmin yarattığı evrene yakışır bir nitelikte olduğu ve korku filmleri arasında önemli bir noktada kalmaya devam edeceği su götürmez bir gerçek. Ed ve Lorraine Warren’ı canlandıran oyuncular Patrick Wilson ile Vera Farmiga kesinlikle filmi sırtlayan en önemli iki unsur. Onların yüz ifadelerindeki duygusal yoğunluk, ince oyunculukları ve aralarındaki kimya olmasa, bu seri bu kadar çok izlenir miydi bilemiyoruz. Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi, umarız The Conjuring: The Devil Made Me Do It (2021) önceki iki filme yaraşır bir noktada olur. Conjuring evrenindeki sekizinci filmin şanssızlığı, bir bakıma önceki iki Conjuring yapımıyla çıtanın hayli yükseğe konmuş olması.

H. Necmi Öztürk

THE CONJURING: Bir Evren Yaratmak
THE CONJURING: The Devil Made Me Do It (Beni Buna Şeytan Zorladı)

Bir Cevap Yazın