AMERICAN HORROR STORIES: Dehşet Olduğu Anda Bir Hikâye Ortaya Çıkar (Bölüm 6)

Kulaklarımız duyduğumuz herhangi bir çığlığın yanından umursamazca geçemediği gibi dehşetin yüzünü görmeye başladığımız zaman da başını başka yere çeviremez olur. AHS (American Horror Story) serisinin de genel olarak takip ettiği yol bununla bağlantılıdır. Son derece sert, işkence görmüş şiddetli bir hikâyenin peşinden sürekli olarak sürüklenir dururuz. Spin-off serisinin altıncı bölümü olan Feral’da (“yabani koşullarda yaşayan” anlamında) ise hikâyedeki resmin şiddetinden hiç bahsedilmez çünkü bölüm başladığı andan itibaren şiddetin doğrudan içine girmişizdir, bir nevi yoluna eksi sıfır ile başlayan kurbanızdır. Bölümün başlangıcından sonuna değin The Hills Have Eyes (Tepenin Gözleri), Wrong Turn (Korku Kapanı) ve Jeepers Creepers gibi klasikleşmiş “feral” serilerine yapılan göndermelere maruz kalırız. Bölüm, sinema tarihinde kültleşmiş olan bu filmlere dair bir nevi nostalji yaşamak için bire bir kompozisyon çizer. Serinin önceki bölümlerinde de adı geçen ve bu bölümün de yönetmeni olan Manny Coto, tamamen sansasyonel ve klişe olandan beslenmiş, klasik korku serilerindeki aynı korku öğelerini kullanarak korku figürünün kendisini şiddetin resminden ayırmıştır.

Görsel Duyumsama

İnsan bedenine indirgenen açlık duyumsaması görsel düzeye yöneldiğinde yürüyen ayaklara uygun ayakkabılar bulmak için hakiki cambaz olmak gerekiyor. Spin-off serisinin sondan bir önceki bölümü olan Feral, orman imgesini de kullanarak insanların diğer insanları kabul etmediği bir doğa çemberi kuruyor. Bölümün doğası her ne kadar yaşamsal ritimleri gösterse de bunu yaşamın kendisini yok etmeye çalışarak var kılabiliyor. Buna dair anlatımdaki hareketlerin hepsi varoluşa saygılarından var olmamayı talep edebilecek kadar cüretkâr. Kendi doğasından uzaklaşan ancak kendi doğasıyla aynı yaşamsal özelliklere sahip olan ormanın sakinleri varoluşlarında yarattıkları ikilem ile özlerine yönelik bir tablo çıkarmaktansa görsel olanın iletişimine başvuruyor.

Görünmez Kuvvetlerin Beden Üzerindeki Hakları

Bir nevi belirsiz bir nedene bağlı olan biçimleştirme içgüdüsü, var olan beden/ler üzerinden yeniden biçimleştirme hatta onları öğütme yolu açıyor. Öğütme, eylem halinde bir başkasının bedeninde gerçekleşirken öğütülen beden öğüten kişi/lerin o bedenle bütünleşerek yeniden vücut olmasını sağlıyor. Bu durum akıllara 2013 yapımı The Green Inferno filmini getiriyor. Ancak Feral, buraya kadar bahsettiğimiz yapımlar denli aksiyonu yüksek bir bölüm değil. Sadece izleyiciye açıkça sunduğu referansların yansıması hayli güçlü. Feral, tüm bunların ortasında dönen bir figür gibi. Siz onu çevirdikçe aklınıza bağlantılı referanslar gelebilir ancak figürün dönüş gücü sadece bununla sınırlı kalıyor.

Seri boyunca Manny Coto elinden çıkmış olan bölümlerin seride yaratmış olduğu kalite düşüşünü göz önüne alacak olursak seri boyunca kendi anlatımıyla dönüştürdüğü figürü bu bölüm ile kurtarmaya çalıştığına tanık olabiliriz. Yapmış olduğu referanslar güçlü olmasına rağmen yine de sırtımızı dayamak için yeterince güvenilir değiller. Coto’nun izleyicide kendine özgü bir spazm yaratma tarzı olsa da her deneyişinde nesnesine bağımlı, ancak özgünlük yolundan çıkmış oluyor.

Hareket Ötesinde Hareketlilik

İzleyicide farklı duyu organlarına yönelik yapılan göndermeler temsilin ortak ağırlığından uzak, kendine göre bir bağımsızlık yaratır. Bu bakımdan Feral’da sekans sekans gösterilen doğa ile bütünleşmiş insan bedenleri izleyici üzerinde diğer görsel duyuların aktifleşmesini takip ederken üzerinde, anlatımın estetiğine bağlı olarak yeterli bir süre durulmadığından aktifleşmeye başlanan duyular çok geçmeden kendi kendini kapatabilir nitelikte kalıyor. Bu bölüm de dahil olmak üzere serinin ilk iki bölümü dışında izleyicinin görme haricinde diğer duyu organlarına dokunabilen özellikler göze çarpmıyor. Sürekli olarak modernleştirme içgüdüsüyle üzerlerine tekrardan kıyafetler giydirilen bölümler kendilerini tekrarlıyor. İlk iki bölümden sonra her bölümün birbirinin devamı olmadan ayrı ayrı ele alınması ise zaten hali hazırda bölüm başına hiç de uzun olmayan anlatım biçimlerinden kopmamıza neden oluyor.

Sonuç olarak Feral, gönderme yaptığı filmlerle ayakta durmaya çalışan bir bölüm olmanın ötesine geçemiyor. Bu da görsel iletişimde ön plana çıkan görsel duyumsamanın bir anlamda ritmine demir kazık sokuyor ve onu ritimsizliğe gebe bırakıyor. Spin-off serisinin her bölümünde görmeye alışık olduğumuz asıl serinin kahramanlarından bu sefer Cody Fern (Stan Vogel) ile karşılaşıyoruz. Kendisini AHS’nin Double Feature adlı onuncu sezonunun ilk bölümünde de (Double Feature / Part I: Red Tide) göreceğimizin altını çizelim.

İkinci sezonunun onayını almış olan bu serinin ilk sezon finali Murder House’a gönderme yaparak Game Over adlı bölümle son bulacak. Bu bölüm aracılığıyla gelecek yazımızda, umuyoruz ki duyumsamanın sadece döndürülen bir figür olarak kalmadığı bir boyutta tekrar buluşacağız.

Burcu Meltem Tohum

AMERICAN HORROR STORIES Tüm Bölümler (6 inceleme yazısı)

Bir Cevap Yazın