AHS: DOUBLE FEATURE (Bölüm 2) – Bedenlerine İhtiyaç Duymadan Solmayı Başaranlar

Mükemmel olmanın bir ihtiyaç olduğu aşamada aç kalmak bedenden ziyade onun direksiyonu olan zihin için oldukça tehlikelidir. Harry Gardner’ın (Finn Wittrock) kusursuz düzeyde kendini adamış olduğu üretim çemberi, sezonun tam da Pale (Solgun) adlı ikinci bölümünde ortaya çıkıyor. Hiçbir şeyin bedelsiz kalmayacağı, arzunun tüm bedeni baştan aşağı tırmaladığı bu bölümde tekinsiz olan ancak güvende olduğumuzu zannettiren bir ilacın peşine takılıyoruz. Böylece ilk bölümde yumurtaları ortaya atılanların kabukları yavaşça kırılmaya başlıyor ve sezonun birinci kısmının olay örgüsünde bir sonraki adımına geçiyoruz. Ryan Murphy ve Brad Falchuk ikilisinin yazmış olduğu senaryonun biçimi her ne kadar düzenli bir olay örgüsüne sahip olsa da sezonun ilk kısmında, olayları açıklayıcı öğeler son bölümlere kadar izleyicinin dikkatini ayakta tutan en büyük koz. Bu anlamda solgun ve solgun olmayan varlıkların imparatorluğu olarak adlandırabileceğimiz Cape Fear bölgesi, öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrılıyor. Sezonun her iki kısmında da anlatım biçimi, kemiklerini bu iki temel kategori çevresinde güçlendiriyor. Araya ise irili ufaklı denilebilecek alt anlatımlar giriyor.

Finn Wittrock & Lily Rabe

Klasik Vampir Anlatılarına Öykünme

Kusursuz olma arzusu bir nevi zihni en çok uyaran etmen olarak tanıtılıyor. American Horror Story: Double Feature sezonunda, yaratım sürecinin cezbediciliği vampirize ediliyor. Burada tek fark kusursuz derecede yaratıcı olma yolunda bedende vampir özelliklerini doğuranın özel olarak geliştirilmiş bir ilaç olması. Ancak alınan risk, hali hazırda var olduğunu sandığınız yeteneğinizi de alıp sizi tamamen soldurabilir. Solmak ise tamamen amaçsız olarak aç olan bir bedenin hiç durmadan kendini doyurma isteğine maruz kalmasıdır. Beden bir noktada vardır, canlıdır da ancak etrafında olan her şeyden habersiz sadece varlığını sürdürür. Bu anlatım biçimi Double Feature’un kesinlikle hiciv yanını açığa çıkarıyor. Ona göre dünyada iki tip insan modeli maskesini gösteriyor. Biri tamamen yaratıcı olan diğeri ise varlığını herhangi bir “işe yaramadan” sürdüren.

Sarah Paulson & Macaulay Culkin

Solgun olarak adlandırılan bu grup yorulmaz, dinlenmez aksine yorgunluk diye adlandırabileceğimiz şey onları hiddetlendiren, uyandıran bir itkiye sahiptir. Bu da onları diğer gruptakilere göre daha aç yapar çünkü aksi durumda yemekten, tüketmekten başka çareleri yoktur. Solgun kategorisindeki karakterleri canlandıranlardan Adam Lendermon ve V Nixie’nin fazlasıyla başarılı olduklarını söyleyebiliriz. Solgun olma seçeneği hiçbir zaman Harry karakterine sunulmuş bir bilgi olmamakla birlikte solgun olmamanın nasıl bir şey olduğunu da ilk kez onunla öğrenmiş oluyoruz. Bu aşama bize olay örgüsünde Harry’nin yanında olmamız için ipucu veriyor. Ancak ilginçtir ki Harry yaratıcılıktan, sanatçı ruhundan uzaktaki solgunların grubuna girmemiş olsa da onun bağımlılığı solgun bir duygu durumunu beraberinde sürükleyecektir. Bu da herhangi bir bedene ihtiyaç duymaksızın ortaya çıkan görünmez bir durum olarak diğer yaratıcı beyinlerin kimliklerine birer birer yansıyacaktır.

Etrafı Solgun‘larla çevrili Harry.

Adı Olmayan Bir Dilek Tutulur

Harry karakteri üzerinden aktarılan doyumsuz üretim hali hiçbir şeyin sonsuza kadar sürmemesinin korkunçluğunu çiziyor. Böylece bir şeyler üretmek için en iyi zaman yok çünkü aslında her zaman, zamanın kendisinin en iyisi olması bekleniyor. Bu da ilhamın mevcut cazibesinin güzelliğinden çalıyor. Vampirizm etkisinin her açıdan belli erotik göndermeleri mevcut. Bunu ısırma biçimlerinden, dişlerin kendi kimliklerini yaratmasından çıkarmak mümkün. Karakter erotik bir kimliğe büründüğündeyse onun nesneleştiğinin farkına varırız. Bir nesne olarak karakterlerin sonsuz ilham arayışı kimin solgun kimin kurban olduğu konusunda zihinde soru işaretleri doğuruyor. Austin Sommers (Evan Peters), Belle Noir / Sarah Cunningham (Frances Conroy) ve Angelica Ross (Kimyager) kendi ilham haremlerini kurmak için büyük açlık içindeyken o esnada sadece yaratıcı olmanın en büyük amaç olmadığı ortaya çıkıyor. Öte yandan bu uğurda bir şeyler feda ederken bu eylemi tıpkı solgunlar gibi bilinçsiz bir şekilde gerçekleştiremiyoruz. Üçlünün bu uğurda birer skopofili türünde ilham avcıları olduklarını söyleyebiliriz.

Finn Wittrock, Evan Peters, Frances Conroy

Yükselen Hava Hepimizi Ele Verebilir

Atmosfere sızan yaratıcı bedenlerdeki boşluklar Cape Fear’da terapötik (sağaltımsal) bir zemin hazırlarken ikinci bölüm (Pale), sezonun bu kısmında tam olarak soru işaretlerinin sızdırıldığı bir bölüm oluyor. Loni Peristere yönetmenliğinde çekilen bölüm başlangıçtaki gri, bulanık kamera dilini devam ettiriyor. Cape Fear’ın tuzlu suları kıyıya vurdukça kamera dili daha fazla gizem derinliği kazanıyor. Renkli olan herhangi bir şey ise gözümüze çarpmıyor. Bu anlamda gizli olanın tamamen örtük olduğu hissi hem içerik hem de biçimsel olarak kimlik kazanmış oluyor. Öte yandan örnek vermek gerekirse, Harry’nin sadece yazma eyleminde yaratıcılığını gösterebildiğini ancak görsel olarak ortaya gözlerimizi açacak büyüklükte yaratıcı herhangi bir şey sunmadığını fark ediyoruz.

Bu da yapılan eylemin paylaşılmasını, yani ortaklaşa olmasını engelleyen bir unsur. Yazmak eylemindeki yaratıcı haz sadece Harry’i besleyen bir hareket haline geliyor. Dolayısıyla karakter, gizemin içinde kavrulurken kamera dilinde herhangi bir değişim olmuyor. Yine de içerik olarak bir devinim söz konusu. Double Feature’un neredeyse her bölümünün farklı yönetmenlerce ele alındığı düşünülürse ortak bir kamera dilinin bu anlamda yaratılmasının güçlüğünün farkına rahatlıkla varabiliriz. AHS’nin 10. sezonunda kamera tutarlılığı iki kısımda da varlığını koruyor olsa da, örneğin spin-off American Horror Stories’in bu konuda başarılı olduğunu söyleyemeyiz.

Billie Lourd

Eskiden İçinde Olduğum Dünyaya Hükmetmemi Sağla

Güç ve ilhamın genç tadına kendini bırakanın önceden içine doğmuş olduğu dünyadaki hükmü ancak yeni dünyası izin verdikçe gerçekleşebilecek bir durumdur. Vampirlerin sembolik olarak romantikleştirildikleri ancak romantikleştirildikleri kadar haz almadıkları, aksine acıyı kendi içlerinde defalarca doğurdukları düşünülünce susuzluk asıl hüküm süren güç oluyor. Serinin inşa etmeye çalıştığı her nokta sorgulayıcı etkiler yaratırken, bir başka vampir miti de böylece doğmak üzere ilk işaretlerini veriyor.

Burcu Meltem Tohum

AMERICAN HORROR STORY: DOUBLE FEATURE Tüm Eleştiri Yazıları

Bir Cevap Yazın