SEVERANCE (Sezon 1, Bölüm 6: Hide and Seek) – Kusurlu Benliğini Mükemmel Kılmada Asla Başarılı Olamayacaksın

Lucretius’a göre tüm bedenler belli tohumlardan yaratılıyor. Filozof, bu tohumların hangilerinin diğerlerinden daha “üstün” olup olmadığı konusunda bir sınıflandırma yapılabilecek herhangi bir bilgi kaynağı sağlamamış. Her halükârda canlı form, belli bir ortamın içine gömülmüş halde kendi kalıtımsal formülünü meydana getiriyor. Fiziksel ve psikolojik olarak oluşum gösteren karakterin kendi içindeki uyumu, Severance sınırları bağlamında uçurumlar kadar fark taşıyor. İçine düştükleri ortama uyum sağlamalarına rağmen daimî olarak değişim geçiren karakterler için artık dışarıda olmanın, içeride olmaktan hiçbir farkı kalmıyor. Bölüm, adı itibariyle (Hide and Seek / Saklambaç) dışarıda olanı rahatlıkla içeriye davet eder kıvamda. Elbette saklambaç oyunun kendine has çizgileri vardır, oyunun kapsadığı alan sadece onun içindekileri ilgilendirir ve o çizgileri aşanlar ise oyunun dışına doğru itilir. Ancak çizgileri genişletmek kuralları koyan grubun oluşturmuş olduğu çizgilerin tam sınırında gezinmekle mümkündür. 

Scott, Turturro, Cherry & Lower

Öte yandan Mark (Adam Scott), Dylan (Zach Cherry), Irving (John Turturro) ve Helly’nin (Britt Lower) Lumon sınırları içinde takip etmiş olduğu çizgiler tam da bu özellikte bir taraf oluşturuyor. Grekçe karşılığı Apodidraskinda (ἀποδιδρασκίνδα) olan saklambaç oyunu, ilk kez dilbilimci Iulius Pollux‘un (2. yy) Onomasticon adlı eserinde geçiyor. Oyun herkesin bildiği üzere belli bir ortam içinde kendilerini gizleyen bir grup insanın teker teker bulunmasını takip ediyor. Gizli bir arayıcı ortamın içinde gizlenenleri ararken oyun boyunca kendilerini gizleme konusunda başarılı olan/lar ise oyunun galipleri niteliğinde değerlendiriliyorlar. Tüm oyuncular kendilerini gösterene kadar devam eden oyunun Severance versiyonu beklendiği ölçüde uzun sürmüyor. Hareket halinde olan Lumon ekibinin, toplu bir şekilde hareket ettiklerinden dolayı bulunmaları hayli hızlı gerçekleşiyor. 

Oysa Hakikatin İkizi Vardır

Bölümün hemen açılış sahnesinde Cobel’in (Patricia Arquette), şirketin CEO’su Kier Eagan’a yönelik tasarlamış olduğu bir nevi ibadet mekânını görüyoruz. Bu durum öznenin kendi içinde kendine karşı oynadığı bir saklambaç oyununa örnek oluştururken Cobel’in “gerçek hayat” ile Lumon’daki hayatı arasında bir noktada sıkıştığını da gözlemleyebiliyoruz. Lumon’da ne kadar güçlü bir yönetici olarak kendini sergilemeye çalışsa da oranın dışındaki yalnızlığı Lumon’daki varlığı ile adeta bir kovalamaca halinde. Eğer belli standartlardaki hayallere dokunmak kişisel rüyalarımızda yüzmemize işaret ediyorsa Cobel’in tam olarak bu türden bir gerçeklik yaşadığını söyleyebiliriz. Hide and Seek bölümü boyunca ideografik olanın temsillerini ararken buluyoruz kendimizi. Burt’ün (Christopher Walken) varlığı ve onun departmanının çalışmalarıyla bu ideografik yapının duruşu, esnekliğini koruyor. 

John Turturro & Christopher Walken

Psikiyatride kullanılan Elektrokonvülsif Terapi, beyne gönderilen elektrik uyarımlarıyla ruhsal rahatsızlıkların tedavi edilmesine yardımcı olan yöntemlerden biri. Lumon’da Dylan’ın ortaya çıkardığı ideografik kartlar bu anlamda içsel karakterler arasında bir nevi şok etkisi yaratırken diğer yandan başka duyguları da harekete geçirmiş oldu. Bir nevi hassas ve gizli bilgi niteliğinde sunulan bu kartlar üzerinden, bir anlamda kişinin kendini savunma anında sergileyebileceği hareketlere de dikkat çekiliyor. Bu da demek oluyor ki ortada görünmez bir tehlike cirit atmakta. Önceki bölümde Burt’ün koleksiyonunda denk geldiğimiz tablo gizliden gizliye bir karışıklığın habercisiyken “gizli” olanın bu denli naif bir şekilde teker teker ortaya çıkması serideki tedirginlik havasının kafasına ince bir poşet geçiriyor. 

Britt Lower

Suni Bir Epilepsi 

Eğer aradığımız tüm cevaplar taşımakta olduğumuz bedenin içindeyse, ona hâkim olacak yollar aranır. Gizemli gerçekliğin önüne geçebilecek yegâne eylem bu “arayış” olacaktır, ki bu da özneyi doğrudan bedeni ile olan bir iletişime yönlendirir. Öte yandan bir önceki bölümde Helly’nin bedeni ile olan keskin iletişimi de bu yönde bir işaretti. Lumon’daki “gerçeklik” koruyucusunun sadece asansör mekanizması olduğu düşünülünce Lumon binasını bir anlamda beden olarak hayal etmek güç olmayacaktır. İlk bölümlerde Helly’nin bedenini bir mesaj iletim noktası olarak belirleyip kollarına yazılar yazması, asansörde kendini asmayı deneyişiyle aynı amaca hizmet ediyor. İlkinde beden öznenin taşıyıcısıyken ikincisinde bedenin taşıyıcısı onun dışarıdaki nesnesi oluyor. Coğrafi olarak ayrılmış olanlar her zaman öteki öznelerinin düşünsel ağırlıklarını taşırken hali hazırda varolan kamburlarına katman olarak bir yenisini ekliyorlar. Bu da “unutulmuş” olanın hafifliği yerine çok daha fazla ağırlığı peşinden getiriyor. Öyleyse Eternal Sunshine of the Spotless Mind’da (Michel Gondry, 2004) olduğu gibi unutmada ya da hatıraların silinip gitmesinde yararlı hiçbir şey yok. Aksine kayıp olanın yerini doldurabilmek için alınan yolun uzunluğu ve o yol için harcanan enerjinin yoruculuğu var. 

Devon’ın (Jen Tullock) doğum sonrası ikinci kez karşılaştığı kadın ve kocasıyla olan diyalogu yine cevaptan çok soru doğuruyor. Kafaları karıştıran ise, “ayırma” işleminin sadece Lumon’da değil dışarıda, gündelik hayat içinde de kullanılıyor olması ihtimali.

Benim Olmayan Bir Bedenin Omuzlarına Gözyaşlarımı Kondurdum

Anılara ket vurmak veyahut onların zorunlu olarak başkaları tarafından ket vurulmasına şahitlik etmek ötekinin sözlerini işitip kendimizinkini anlamamaya benziyor. Bölüm boyunca Mark ve Casey (Dichen Lachman) arasındaki boşlukta tam olarak bu türden bir enerji saklı tutuluyor. Bu da sözel sağırlığı doğuruyor ancak tam anlamıyla bilinçli olarak gelişmediği için tüm sorumluluk özneye ait değil. Zihindeki geçmişi kullanan devinim mekanizmaları kişisel imgelerine öznellik katarken imge ve anı hareketini birbirinden ayırıyor. Şundan kesinlikle eminiz ki Lumon’da karşılaştığımız hemen her karakter evine gitmek istiyor. Bu “ev” sadece fiziksel bir yapıyı temsil etmiyor elbette, evin kendisi tadılmış en güzel anının bir yansıması da olabilir. 

Adam Scott

Mark, Dylan, Irving ve Helly belki de Lumon’dayken kendilerine ait, sarılabilecekleri fiziksel bir evleri olmadığından Lumon içindeki arayışlarını sürdürüyorlar. Bir evi baştan inşa etmektense daha önce öznenin kendisine ait olanı almaktaki ısrar ise, seride dram unsurunu yükselten en önemli yansımalardan. Bellek, Lumon’un içindeki belleğin dışarıdakine göre yapabilecekleri pratik eylemler silsilesine dayandığı için, çoğunlukla kural gereği itaat etmek durumunda kalıyor. “Tanıma” meselesi ise “önceden görmeyi” gerektiren bir eylem durumu olduğundan, her bir karakterin hem bireysel olarak hem de birbirlerine yönelik karma arayışları temsil ettiklerini söyleyebiliriz. 

Patricia Arquette, Michael Chernus & Jen Tullock

Rüyadaki Yanılsamanın Gerçeklikle Örtüştüğü An

Her şeyin kırılmak üzere sisteme geçirildiği Lumon yasaları, öznenin kendini tanımasını istemezken, doğal olarak öznenin tek amacı kendini tanımaktan geçiyor. Aynaya baktığımızda gördüğümüz yansımanın bize ait olmasına rağmen aslında tam olarak biz’i yansıtmamasının altında yatan eylem, Lumon’un tasarımıyla nesnel bir benzerlik taşıyor. Koridorları, büyük bir titizlikle departmanlar arası dağıtımı gerçekleştirilmiş olan eşyalar, yönetimin ve çalışanlarının bulunduğu noktalar birbirine sıkıca kenetlenmiş bir şekilde dururken içerinin yapısına hakim olan bu denli düzenlilik, yeterli olmayabiliyor. İçerinin dışarıya ihtiyacı olduğu noktada Dylan ile Milchick’in (Tramell Tillman) karşılaşmasını örnek verebiliriz. Algı ile anının yakınlaştığı bu sahnede anının tasarımlar arasındaki ilişkisinin “karanlık” bir cevaba ihtiyacı olduğunu hissetmek mümkün. Aynı zamanda bu karşılaşma Lumon’un, çalışanlarını keyfi olarak “uyandırabilme” veya onlara herhangi bir zaman ve mekanda innie / outie versiyonları arasında geçiş yaptırabilme imkanına sahip olduğunu açık etmesi açısından, dizinin tamamı bağlamında en kilit sahnelerden biri.

Dylan (Zach Cherry) kendi evinde uyandığında.

Güneş, Rolünü Dünya’ya Veriyor 

Gerçeği yanılsamanın karşısına koyunca gerçeğin merkezini tam ortadan kesen bir doğru ile karşılaşabiliyoruz. Mark ve Alexa’nın (Nikki M. James), Petey’nin (Yul Vazquez) kızı June Kilmer’ın (Cassidy Layton) sokak konserinde eşlik ettikleri, Lumon’a karşı yazılmış olan marş, öznenin saf ve basit yıkımının göstergesi adeta. Mükemmel bir eve sahip olmanın yolu Lumon’dan geçtiğine göre bu tür dışavurumların, gerçekle kurulmaya çalışılan bağları bir hayli zedelediği konusu, ortaya yıpratıcı bir senaryo çıkarıyor. Yeni kapıların bir nevi “unutturucu” yeni asansörler modelinde sunulduğu ancak onların da arızalarının bulunduğu Hide and Seek bölümü, kült sayılabilecek bir teknoloji üzerinden kurbanını iyi tanıyan bir “iyileştirme” arayışını bizlere sunuyor. Dışarıdaki beklentileri içeriye almadığımız sürece içsel mükemmellik ile harmanlanması beklenen düzen Lumon’dakiler için geleceğin habercisi değil, daha çok hazırlayıcısı niteliğinde. 

Burcu Meltem Tohum

SEVERANCE 1. Sezon (9 Bölüm, 9 Eleştiri Yazısı – Burcu Meltem Tohum)

Bir Cevap Yazın