AŞK ve GURUR: Toplumsal Statüler ve Duygusal Bedenler

Sevgililer gününde bir başıma evde oturuyor olmamı fırsat bilerek -evet yalnızlığı fırsat olarak görmek istiyorum, lütfen bunun ardındaki umutsuz romantizmime kimse dokunmasın- yine yeniden 2005 yapımı Pride and Prejudice’ı, (Türkçe’ye zaman zaman Gurur ve Önyargı olarak doğru çevrilen eser nedense film söz konusu olunca Aşk ve Gurur olarak çevrilmiş) tüm zamanların en sevdiğim filmlerinden olan … Okumaya devam et AŞK ve GURUR: Toplumsal Statüler ve Duygusal Bedenler

SPACEMAN: Kontrol Altına Alınmış Saf Aklın Alegorik Esrarengiz Figürü – Berlinale #3

Johan Renck’in kendi sanatsal ve yaratımsal aurasından ilham alarak yönetmiş olduğu Spaceman (2024), yalnızlık için yazılmış sonlu bir şiir havasını taşıyor. Bir astrofizikçiyi canlandıran Adam Sandler (Jakub Prochazka) tam anlamıyla gerçekçi ve sembolik olanın, tanınabilir ve gizemli olan ile yerlerini değiştiriyor. Kendini evinde hissetmek üzere kurulmuş olan kendi anı dünyasına istemeden son derece sadık kalan … Okumaya devam et SPACEMAN: Kontrol Altına Alınmış Saf Aklın Alegorik Esrarengiz Figürü – Berlinale #3

SALTBURN: Tuzlu Gözyaşlarından Kokteyl Yapmak

Bir nevi peri masallarında sıklıkla karşımıza çıkması muhtemel olan minyatür oyunlara benzeyen Emerald Fennell’in son filmi Saltburn (2023), nesneler aracılığıyla oluşturulan hayallerin kökenini samimiyetle deşiyor. Yılın en çok beklenen filmleri arasında yer alan yapım, sadece bir hayalperestin düşlerine odaklanmıyor aynı zamanda onu, kanatları kırılan bir hayalpereste dönüştüreni de hedef alıyor. Formel bir düzene yeni bir … Okumaya devam et SALTBURN: Tuzlu Gözyaşlarından Kokteyl Yapmak