Şimdiden üçüncü sezonunun çekimlerine başlanan Servant’ın yeni sezonunun ilk bölümü geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Yayın hakları Apple TV+ platformu üzerinde olan dizinin ikinci sezonu üzerine her hafta yazılarımızla burada olacağız. Dizinin ilk sezonunun genel incelemesini ise yine sitemizde bulabilirsiniz. Servant ilk sezon finaliyle, her gerilim yapımının yaptığı gibi gizemli bir şekilde ardında birçok açık kapı bırakarak gitmişti. Dizinin ilk sezonunun hemen birinci bölümünün adı “Reborn” idi.
Hikâye tam anlamıyla bu bölüm aracılığıyla kendini gerçekleştirmeye başladığından sezonun ilerleyen bölümlerini görmeden dizinin ilk bölümünün adına anlam vermek güç sayılırdı. Bir nevi dizinin altın taşı olan Jericho ile tam da bu bölümde tanışmıştık. Dizinin ilk sezonunun Jericho ile bağlantılı olarak “Yeniden Doğuş” ile başladığını söylemek kolaydı ancak yine aynı sezonun finaliyle gördük ki Dorothy Turner (Lauren Ambrose) ve ailesi kendi “yok oluş”una (deadened) tanıklık ediyor. Bu yorumu yapabilmek için elbette dizinin ikinci sezonunun ilk bölümüne ihtiyacımız vardı. İkinci sezonun ilk bölümünün adının ise “Doll” olması oldukça ironik.
İlk sezonun başında izleyiciye doğrudan bir oyuncak bebek olarak sunulan Jericho’nun ortadan kaybolmasıyla, sonraki bölümlerde ondan artık tamamen canlı bir insan gibi bahsedebiliyorduk. Ancak bu sefer onun “doğmuş” olmasıyla Turner ailesi içsel bir çöküntüye gidiyordu. Bu bağlamda ilk sezon direkt olarak Jericho ile bağdaşırken, ikinci sezon ise doğrudan Turner ailesini temsil eden bir yapıda. Elbette diğer yandan ilk sezon, Jericho’nun kanlı canlı bir birey olmasıyla Dorothy Turner’ın yeniden doğuşu şeklinde de yorumlanabilir ancak ikinci sezonda görüyoruz ki bu seçenek, yorumlama açısından ne pratik ne de sürdürülebilir. Bunun en açık ve net ifadesi, Jericho etkisini Sean Turner (Toby Kebbell) üzerinde de görmemiz oldu.
İyi Tasarlanmış Olan Mimari Kusursuz mudur?
Dizinin bu sezonunda yönetmen koltuğunda çok ilginç ve tanıdık bir isim görüyoruz: Julia Ducournau, ona bu yönetmen koltuğunda eşlik eden ise Isabella Eklöf. İkinci sezonun başlangıcı için altın değeri taşıyan bu isimleri hatırlatmak gerekirse, Ducournau’nun 2016 yılında hem yönetmenliğini hem de hikâye ve senaristliğini üstlendiği RAW filmini ve Eklöf’ün ise 2018 yılında Holiday adlı ses getiren filmlerini sayabiliriz. Eğer daha önce bu iki yönetmenin saydığımız filmlerini izlediyseniz Servant’ın bu sezonunun çekim estetiğini çok daha rahat bir şekilde yakalayabilirsiniz. Dizinin bu bölümünün tüm diyalogları ise dizinin yaratıcısı olan Tony Basgallop’a ait.
Ducournau’nun bu bölümde en iyi imzasını taşıyan sahne ise Sean Turner’ın ocakta elini yakması ve yanmış olan elin dönüşümünün kameraya yansıma şekli: Sean’ın yaktığı elinin dönüşümü, bir nevi kendini yenileme (belki de tam tersine yok etme) hali gerçekliğe oldukça yakın bir şekilde çekilmiş. Her ne kadar bu gerçeklik ilk bakışta belki izleyicinin midesini kaldıracak gibi olsa da bu “dönüşüm”ün çok başarılı bir aktarım örneği olduğunu söyleyebiliriz. Bu sezonun görsel çakrasında, dizinin ilk sezonunda olduğu gibi bir M. Night Shyamalan muğlaklığı ve sis havası yok. Bu noktada ise Isabella Eklöf’ün kendini gösterdiğini söyleyebiliriz. Bu da dizinin ikinci sezonuna farklı bir renk katmanı eklemiş oldu. Dizinin ikinci bölümü olan “Spaceman” doğrudan Julia Ducournau yönetmenliğinde çıkacağı (22 Ocak 2021) için heyecanlıyız.
İlk sezonda neredeyse tüm olaylar evin merkezinde dolandığı için ikinci sezonda da hala evin içinde olmamız bizi şaşırtmıyor. Dışarıya sadece Dorothy Turner’ın muhabirliğini yaptığı haberlerle çıkabiliyoruz. Bu bölümde izleyiciyi tamamen Dorothy’nin yönettiğini söyleyebiliriz. Başlangıçtan beri “kusursuz” olarak çizilen bu karakterin hayatı iyi tasarlanmış içten çürük bir bina gibi. Buna karşın yine de çürümüş olduğunu inkar edercesine tasarımını son derece katı bir şekilde savunuyor. Bu da doğal olarak günümüzdeki kusursuz sayılabilecek yapıları akla getiriyor. Keza Dorothy’nin evi bunlardan sadece biri.
Bilindik Bir Panik Dalgası
Leanne Grayson’un (Nell Tiger Free) ortadan ani kayboluşuyla evin bağrına düşen panik dalgası her bir karakterin üzerinde farklı dalgalanmalar yarattı. Bu dalgalanmaların en vurdumduymaz modeli ise yine Julian Pearce’in (Rupert Grint) üzerinde toplanmış. Yeni sezonda gördüğümüz karakterlerin herbirinin üzerinde değişimler varken Julian Pearce’in bu durumdan tamamen soyut halde bırakılmış olması ilgi çekici. Karakterin böyle çizilmesi aynı zamanda bir gizem de yaratıyor. Özellikle bölümün sonunda Turner’ların kapısının önüne bırakılan zarf bunun ilk ipucu modellemesi olabilir. Son zamanların gizem konusunda soru/lar doğurmayı en çok seven televizyon dizisi Servant, anlaşılan o ki izleyiciye cevaplarını ikircikli şekilde vermeye devam edecek.
