Ben’in Dipsizliği ya da Tekil Bireyin Yasaklı Öznesi : ONE FINE MORNING

Mia Hansen-Løve’ın son filmi olan 2022 yapımı Un beau matin (One Fine Morning), bireyin kendisini “berisinde” varsaydığı, öznenin düşüncelerinin bahis konusu yapıldığı ve oldukça kırılgan bir anlatıya sahip, ülkemizde Güzel Bir Sabah adıyla gösterilmiş bir film. Tamamen güneşli bir günde pencerelerini Paris’in tanıdık sokaklarına açan film, gündelik hayatın kalabalık yapısını, aynı dar sokakların içine hapsederek … Okumaya devam et Ben’in Dipsizliği ya da Tekil Bireyin Yasaklı Öznesi : ONE FINE MORNING

THE NOVELIST’S FILM: Mermer Tozu Kağıdı Üzerindeki Mürekkep Lekeleri

Karşılaşmaların ve tesadüfi olarak meydana gelen farklı olayların film kompozisyonuna incelikli bir şekilde dahil edildiği durumlara Krzysztof Kieslowski eserlerinde oldukça sık denk geliriz. Film içindeki mekânlara dahil olmak ve mekânlardaki adaptasyonumuzu güçlendirmek için bilinmeyenin izinde olma durumuna ise daha çok Éric Rohmer filmlerinde rastlarız. Güney Koreli yönetmen Hong Sang-soo’nun neredeyse tamamını siyah beyaz olarak çektiği … Okumaya devam et THE NOVELIST’S FILM: Mermer Tozu Kağıdı Üzerindeki Mürekkep Lekeleri

Friedrich Wilhelm Murnau, FAUST ve Yeryüzü Cehennemi

Friedrich Wilhelm Murnau dendiğinde, akla genellikle haklı olarak Nosferatu (1922) gelse de, Murnau’nun “şaheserim” dediği filmi, 1926’da çektiği Faust’dur. Biz sinemaseverler için Murnau filmleri arasında ayrım yapmak neredeyse imkansız, ancak yönetmenin bu saptaması da göz ardı edilecek gibi değil. Bunun nedenlerine inmeden önce, Faust’un kökenini hatırlayalım: Marlowe’un Faust’u, Goethe’nin Faust’u ve Alman halk masalları. Eleştirmen … Okumaya devam et Friedrich Wilhelm Murnau, FAUST ve Yeryüzü Cehennemi

LA FEMME DE L’AVIATEUR: Hayatın Histerik Bir Portresi

Genellikle kimsenin mutlu olmadığı ya da mutlu olsa bile bundan zerre haberi olmayan kişilerin anlaşarak bir araya geldiği bir başka Éric Rohmer filmi olan La femme de l’aviateur (1981), her karakterin birbirine bağlı olarak mutluluk alışverişi yaptığı ancak “sona kalanın” elinde koca bir boşluk olduğu bir film. Bu boşluklar sadece karakterlerin ruhlarının içine sızmakla kalmıyor … Okumaya devam et LA FEMME DE L’AVIATEUR: Hayatın Histerik Bir Portresi

FABIAN: Benimle Her Gün Saat 15:00’da Son Nefesimi Aldığım Yerde Buluş

Alman Sineması’nın dikkat çekici, filmlerinde sürekli yeni metotlar deneyen yönetmeni Dominik Graf’ın son filmi “Fabian: Going to the Dogs” (2021), Uluslararası Rotterdam Film Festivali’nin (IFFR) Harbour Kategorisi’ndeki en dikkat çekici yapımlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Hem biçimi hem de anlatısında tercih ettiği dışavurumlar gereği toplamda 176 dakikadan oluşan Fabian: Going to the Dogs, tam anlamıyla bir … Okumaya devam et FABIAN: Benimle Her Gün Saat 15:00’da Son Nefesimi Aldığım Yerde Buluş

La Boulangère de Monceau: Paris Sokaklarında Bir Avare

Éric Rohmer’in Altı Ahlak Hikayesi (Les six Contes moraux) başlığında toplanan seri içindeki ilk film olan kısa metrajlı La Boulangère de Monceau (Monceau Pastanesi’ndeki Kız, 1963) rastlaşmanın, hayatı akışına bırakmanın ve bu akışta bir rutin edinmenin en saf yollarından birini gösterir. Éric Rohmer ya da gerçek adıyla Maurice Henri Joseph Schérer, ikisi kısa dördü uzun … Okumaya devam et La Boulangère de Monceau: Paris Sokaklarında Bir Avare

Dial M for Movie – Ocak 2021 Seçkisi

2020 yılını geride bırakmış olmak neredeyse bütün Dünya için anlamlıydı, bizler içinse bir anlamı daha vardı, 2021'in Ocak ayında, Dial M for Movie olarak yaklaşık 200'ü film incelemelerine ayrılmış toplam 300 yazıyla, iki yılımızı geride bırakmış olduk. 2021'de de eleştiri yazılarımız, sinema haberlerimiz, röportajlarımız ve takip ettiğimiz uluslararası festivallerle karşınızda olmaya devam edeceğiz. Geçtiğimiz ayın … Okumaya devam et Dial M for Movie – Ocak 2021 Seçkisi

Dial M for Movie – Aralık 2020 Seçkisi

Evet Mart ayından beri "bitsin de kurtulalım" dediğimiz 2020 yılının sonuna gelmeyi başardık, 1 Ocak 2021'de herşeyin mucizevi bir şekilde normale dönmeyeceğini bilsek de, yaklaşan bitişin belli bir rahatlama sağladığı da bir gerçek. Seçkilerimizin sekizincisiyle, yıl sonu seçkimizle karşınızdayız. Bu defaya mahsus olmak üzere üç kişinin elinden çıkan Aralık seçkisi, yine de çeşitlilik açısından diğerlerinden … Okumaya devam et Dial M for Movie – Aralık 2020 Seçkisi

Dial M for Movie – Eylül 2020 Seçkisi

Film seçkilerimizin üçüncüsüyle karşınızdayız, çeşitlilik konusunda yine önceki iki seçkiden aşağı kalır bir yanı olmadığını gördüğümüz Eylül seçkimizde de 1930'lu yıllardan günümüze dek farklı türlerde, her zaman olduğu gibi toplam 10 filme yer verdik. Umarız sinema zevkinize uygun bir veya birkaç film ile karşılaşır, yeni filmler veya yönetmenlerle tanışırsınız. Bol filmli günler, şimdiden iyi seyirler! … Okumaya devam et Dial M for Movie – Eylül 2020 Seçkisi

Paris’te Öğleden Sonra Söylenceleri: L’Amour l’après-midi

Éric Rohmer’in Six Contes Moraux (Ahlak Üzerine Altı Öykü) adlı serisinin yapı taşlarından biri olan 1972 yapımı L'Amour l'après-midi[1], Paris’in sokaklarında, kafelerinde, gözde butiklerinde her öğleden sonra vuku bulan arzunun itici gücünün gerekliliğinin inkâr edilemez yapısını gözler önüne seriyor. Rohmer sinemasında dönemin ahlak yapısının ekrana çeşitli semboller, eşyalar aracılığıyla yansıtılması oldukça rastlanan ve bilinen bir … Okumaya devam et Paris’te Öğleden Sonra Söylenceleri: L’Amour l’après-midi